15. Bölüm

727 65 17
                                    

Ne olduğunu bilmediğim sesler duymaya başlamıştım. Sanki, sanki birisi beni çağırıyordu. Duyduğum sesler "Geel. Banaa geel." gibi seslerdi. Artık o sesler yüzünden geceleri uyuyamaz hale gelmiştim.

  Bir anda sesler kesildi. Kaşlarım çatılırken bunun neden olduğunu merak etmem gerçekten çok büyük bir saçmalıktı. Yine de kalkıp yasak saate az kalmasına rağmen şatoyu dolaşmaya başladım. Sesler yoktu ama beni çağıran şey hala oradaydı.

  Ses çıkarmamaya çalışarak birkaç katı dolaştım. En sonunda Myrtle'ın tuvaletinin olduğu kattaydım. Yani ikinci kat. Etrafta dolaşırken birden sesler tekrar yükseldi şey diyordu. "KAN, KAN İSTİYORUM!" Gözlerim kocaman açılırken ne yapmam gerektiğini düşündüm.

Bu sahnede geriye dönersem bana hiçbir şey olmazdı. Ancak oraya gidersem ne olacağını bilmiyordum. Tam geriye dönecektim ki Harry'nin bu tarafa geldiğini gördüm. Sanki duvarları dinliyordu. Birkaç gündür onu boşlamıştım ancak bende iyi durumda sayılmazdım.

  Harry ise, benim gibi uykusuz kalmış gibiydi. Bu garipti, hemde fazlasıyla ancak Harry'nin o sese gitmesi dışında hiçbir şey düşünmemek zorundaydım.

  Gözlerimi devirerek onun yanına ulaştım. "Harry! Burada ne yapıyorsun? Senin ortak salonda olman gerekiyordu." Dediğimde bana dönen zümrüt gözleri rahatlamıştı.

"Da-Daisy orada birisi birini öldürecek, sesleri duymuyor musun? Birisi ölebilir kan istiyor bu... olmaz, olmamalı!" Hafif yüksek sesle konuştuğu için derin bir nefes aldım. "Harry o sesleri sadece biz duyuyoruz. Bu da bizimle bağlantılı bir sorun bunu kimseye anlatamazsın! Bak, o sesler nereden geliyorsa ikimizi de uyutmuyor. Neden geri dönmüyoruz?" Söylediklerim etki etmedi ve yanımdan hızla ayrıldı.

  Karşısına bu sefer Ron ve Hermione çıktı. Onlarla konuşmadan sese doğru hızlı adımlarla ilerlemesini izlemek dışında yapacağım en iyi şey Filch'i durdurmak olurdu ancak yine de peşlerinden gittim "Tam bir aptal." Mırıldanırken Hermione'nin sırtına çarpınca kaşlarımı çattım.

  "Pardon da neden durdunuz?" Harry'i gösteren Ron baya korkmuş gibiydi. Derin bir nefes aldım ve onun ne olduğuna baktım. Gördüğüm şey korkunçtu! Filch'in kedisi Bayan Norris ölmüş müydü? Hayır, hayır taşlaşmış gibiydi.

  O halde canavar taşlaştırabiliyordu! Bu, bu korkunç. Harry'i geriye çektim ve "Harry o kedi taşlaşmış ona dokunma!" diyerek onu azarladım. Beni onayladıktan sonra "Varisin düşmanları kendinizi kollayın" duvardaki yazıyı sesli biçimde okuyan Hermione ekledi. "Kanla yazılmış." Üçümüz birlikte yutkunurken Harry ne olduğunu sorarcasına bakıyordu.

  "Şey Harry galiba sırlar odası açılmış. Varis aslında Slytherin'in varisi demek. Ve onun düşmanları ise," sözümü devam ettiren Hermione'ydi. "Muggle doğumlular!" Harry kaşlarını çatınca etrafımızdaki kalabalığı gördük. Filch ise duvatdaki kedisine bakıyordu önce kaşlarını çattı sonra ise ona en çok yakın olan bana baktı. "SEN! KEDİMİ SEN ÖLDÜRDÜN!" Bense omuz silkip umursamadan kalabalığın arasında gitmeye yeltendim.

  O sırada Dumbledore geldi. Mcgonagall'da bizim gibi yutkunmuştu. "Profesör, izniniz olursa gidebilir miyim?" Sözlerim ile bana döndüler, Dumbledore gülümseyerek "Öncelikle herkes dağılsın." Bizde arkamızı dönmüş gidiyorduk ki "Siz dördünüz hariç." sesini duymamla içimden küfürler savurmaya başladım. Yani bizim yapmadığımızı zihinlerimizden görebilirsin. Yani benimki dışında ancak yine de bu ona yetmiyor mu? Arkamı fazlasıyla yavaş bir şekilde dönerken Dumbledore'un gözlerinde hayranlığı görmem normal mi?

  Kaşlarımı çatarak karşısında dikildim. "Profesör, sorularınızı sorun suçlu olmadığımızı kanıtlayalım ve ardından gidelim. Lütfen." Pekala dercesine başını salladı. "Burada ne aradığınızı söyler misiniz?"

  Derin bir nefes aldım. "Harry'i arıyordum, Ron ve Hermione de öyle, Harry ise Lockhart'ın mektuplarına cevap vermekle meşgulmüş." Arkama dönerek Harry'e göz kırptım. "Umarım sizin için yeterli olmuştur, Profesör Dumbledore." Bu sözleri öyle bir kinayeyle söylemiştim ki Mcgonagall gözlerini kocaman açmış bize bakıyordu. "Yeterli Bayan Potter. Ancak sizinle özel bir görüşme yapabilir miyim?" Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Dumbledore'un odasına girdiğimiz gibi beklemeden sandalyeye oturdum.

  Bir an duraksayan Dumbledore bana "Ona benziyorsun, Ariana'ya.." dediğinde kaşlarımı kaldırarak ona ona baktım. "Ariana, kim o? Sevdiğiniz kadın? Hayır öyle olsaydı anlaşılırdı. Kardeşiniz miydi, Profesör." bana gülümseyerek baktığında anladım düşüncemin doğru olduğunu. Kardeşine davranış olarak benziyor olamam güç, olabilir. Zeka, elbette! Kardeşine benziyorum ancak görünüşüm kesinlikle onun tam zıtdı olmalı. "Kardeşiniz öldü değil mi? Sizin yaptığınız bir hata yüzünden, hatta sizin yüzünüzden." Bana tekrar gülümseyen yaşlı adama karşı içimde bir empati hissi doldu.

  Galiba bende Harry'i koruyamasam onun gibi olurdum. Düşünüyorum da hayat gayem Harry'i korumakken onu koruyamayıp ölümüne sebep olsam neler olurdu?

  Gerçi bu olursa yapacağım ilk şey Voldemort'u öldürmek olurken ikincisi büyü dünyasına kıyameti getirmek olurdu.

  Yani asla bu durum olmamalı. Eğer Harry ölürse ben Gri Taraftaki olarak anılırdım. Şuanda aydınlık taraftayım belki ancak Harry beni burada tutuyor. Hogwarts'dan başlayarak tüm büyü dünyasına korku salabilirim ancak hayır, Harry varken bunu asla yapmam.

  "Bayan Potter burada mısınız? Size bir şey söylemek istemiştim. Zihnifend ve Zihnibendde bu kadar iyi olmanız harika ancak bunu bir başkasının bilmesi sizin için çok zararlı olabilir."

  Derin bir nefes aldı ve devam etti. "Bunun farkında olduğunuza eminim elbette. Fakat sizde kızkardeşim Ariana'yı görmem dolayısıyla sizi korumam gerektiğine inanıyorum." Sözleri fazlasıyla iyimserdi.

   Gülümseyerek asla bilmemem gereken bir şey söyledim. "Kelid/dilek aynasında onu görüyorsunuz değil mi? Savaştığınız adamı, mağlup ettiğiniz ancak sevdiğiniz adamı." Bana kocaman gözlerle bakmaya başladı.

   Bir adım ileri gittim. "Profesör, beni tanımıyorsunuz. Ben Daisy'im Lily değil. Evet dışarıdan tam olarak bir Lily olsam da bu beni Lily yapmaz bunu en iyi siz biliyorsunuz." Odayı yavaşça turlamaya başladım.

   "Ben pek çok kişinin asla inanamayacağı birine benziyorum, ah o kişiyi söyleyeceğime inanmış olamazsınız söylemeyeceğim. Ben Daisy Lily Potter eğer buradaysam bunu seçilmiş kişiye borçlusunuz. Harry ölürse ben size Voldemort'tan bile daha korkutucu bir Leydi olarak dönerim. İnanın bana Morun Doğuşu asla iyi olmaz."

  Sözlerim bittiği anda reverans yaparak ofisten çıktım. Dumbledore sözlerimin anlamını kesinlikle çok iyi biliyordu. Gülümsemeye başladım. Belki de yakın zamanda zekamı dersler dışında bir yerlerde kullanmalı ve bunu Dumbledore'un anlayacağı bir şekilde sergilemeliydim. Gösteriş yapmam gerekiyor değil mi?

   O zaman kesinlikle mükemmel bir oyunum var!


























892 kelime

bölümü 3 defa yazıp sildim ve bu sefer yakın zamanda izlediğim Sharlock Holmes sağolsun Daisy'i Sharlock'a benzetme kararı aldım.

   Oyuna ihtiyacımız vardı ve benim kitabım tamamen boş bir kurgu tabii Daisy'e ekleyeceğim özelliği sayesinde artık bu olmayacak herneyse Ravenclaw'da 1 olduk bu beni fazlasıyla mutlu ediyor!

  Artık soru sormayacağım çünkü gelecekte neler olacağını o soruları yanıtlayarak anlayabiliyordunuz bende dedim ki herkes bundan sonra Daisy hakkında bir kehanette bulunsun en sevdiğim kehanetin bir cümlesini Daisy'nin hayatına ekleyeyim. Tamamen boş konuştum en iyisi buradan gideyim.

Bu arada bölümler arada geç gelecektir çünkü ben bu bölümleri yazarken sadece düşünüyorum. Öyle bu böyle olsun şu şöyle diyerek ve hoşuma gitmeyince değiştirmek zorunda kalıyorum. Bu sebeple 4. defa yazdığım bölümü yükleyeceğim tabii bunda kesinlikle birisinin yb ne zaman demesinin bir etkisi yok.

.

Tchüss (Kesinlikle Almanca dersine hiç çalışmadım.)

Daisy Lily Potter| Harry Potter İkiz Fanfiction [ASKIDA] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin