Yatakta gözlerini açan Beth karşısında Attila'yı görünce öyle şaşırır ki yüzüne bakan kör anlar yani şaşkın olduğunu.
— Sen şimdi birde açıklama istersin değil mi?
— Aynen öyle odamda o halde ne işin vardı.
— Seni elde etmek için hazırlık yapıyordum.(!)
— Neeeeeeeeeee...
— Sonuçta kölemsin ne dersem yapmak zorundasın yanlış mıyım.(!)
— İntihar ederim daha iyi.
— Gerçekten inandın mı ya.
— Benimle dalga mı geçiyorsun.
— Gerçek olmasını isterdin yoksa.
— Haaaa... Sen beni ne sanıyorsun elbette hayır.
— O zaman niye kapıyı çalmadan pat diye içeri girdin bir açıklama bekliyorum.
— Benim odam istediğim gibi girerim.
— Hayır canım kendi odanda olsa kapıyı çalar insan en azından ben geldim der be. Ne biçim soylusun sen.
— Hey öncelikle sorularım var sana ancak o zaman iyi bir köle olurum.
— Tamam dinliyorum. Eğer seni uslu yapacaksa her sorunu yanıtlarım.
— İlk olarak bu okulda ne işin var?
— Ben müdirenin oğluyum. Evet ikinci.
— O zaman odamda ne işin vardı yani başka boş odamı yok.
— Onu bende bilmiyorum ama büyük ihtimalle müdirenin işidir.
— Müdireye niye "anne" demiyorsun peki.
— Çünkü daha iki gün önce evlat edinildim.
— Fakat müdire sürekli bir evlatlığı olduğunu söylüyordu.
— Sallıyordur.
— O zaman gerçek annene ne oldu?
— Yıllar önce öldü fakat geçmişimle ilgili soru sormaya devam edersen senin için kötü olur.
— Ama-
— Konu kapanmıştır.
Uyacağını söyleyen Attila yatağına gidip yüzüstü uzanmıştır. Duşunu hamamda alan Beth'te yatağına girip uyumuştur.
Sabah erken kalkan Attila yürüyüşe çıkmıştır. Biraz sonra kalkan Beth kendini kontrol ettikten sonra Attila'nın yatağını da kontrol eder. Ve bir şey fark eder Attila'nın yastığı sırılsıklamdır. Beth ilk başta ter olduğunu düşünüp koklamaya karar verir. Koklar, koklar koklamaz gözünden bir damla yaş süzülür. Çünkü Attila'nın yastığı gözyaşı ile ıslanmıştır. Durduk yere onu o kadar ağlattığı için hüzünlenmiştir. Ne kadar onu kölesi yapsa da onunda bir kalbi var ve Beth onu kırmıştı. Ve kötü şeyler olabileceğini anlamıştı. Beth odadan çıktıktan bir süre sonra Attila odaya geldi üstünü değiştirdi. Derslere girdi fakat tek kelime etmedi öğle yemeğinde bile çıt çıkarmadı. Taa... ki düello vaktine kadar.
Koruyucu hakemin açıkladığı kurallar şunlardı: biri bilinçsiz kalana kadar maç bitmez.
60,59,58,57,56,55...
— Seni böcek seni ezecek ve kardeşimi özgür bırakacağım.
10,9,8...'
— Özür dilerim.
— 1 BAŞLAYIN.
Attila bütün enerjisini serbest bıraktı. Öyle ki sırf zincirlerini kırdığı için şiddetli bir rüzgar esti geçti. Ne olduğunu Melis daha anlamadan Attila hamle yaptı. Melis'e vurduğu anda Melis öteki uca fırladı. Fakat Attila birden duvarın önünde belirip Melis'e başka bir tane yapıştırdı. Onu sahanın ortasına geldiğinde yukarı doğru fırlatıp tam tepesinde belirdi ve ona yukardan aşağıya ezici bir güçle bir darbe indirdi. Melis feci yaralanmış ve bilincini yitirmişti. Ve tüm bunlar 10 saniyede olmuştu. Melis'in hamle yapma hakkı bile yoktu. Ve bu dövüş okul içinde canlı yayındaydı. Bütün izleyenler öyle şaşkına dönüştü ki yayın kapanmıştı. Olanları Beth 'de görmüştü. Bu dövüşü izledikten sonra kendi savaşında ona sadece hamle hakkı tanındığını anlamış ve korkmuştu. Çünkü ablasını bugüne kadar sadece müdire yenmişti. Yani o yenilmez kraliçe idi. Fakat Beth üzgünde hissediyordu. Çünkü Attila'nın kalbine zarar vermiş onu üzmüş öfkeden kontrolünü yitirmesine sebep olmuştu. Ve ablasına, onu korumak için alelade birine meydan okumuş kişiye zarar vermişti. Attila okul içinde haberlere çıkmıştı(gerçi okulun kendisi Kıbrıs kadar büyük bir alana sahip).
Attila'nın adı bütün okulda duyulmuş hatta ünlü olmuştu. Akşam odaya geldiğinde duş alıp yattı. Ertesi gün okulda kimse yanına yaklaşamadı. Attila Melis'in uyandığını duyduğunda o kadar sevindi ki bütün hızıyla hastaneye gitti. Melis'in kaldığı odayı hemen buldu. Kapıyı çaldı izin alır almaz içeri girdi. Yatakta yatan Melis'in dizlerinin üstüne başını koydu ve ağlayarak "özür dilerim, gerçekten çok özür dilerim kendimi kontrol edemedim, sana zarar verdim , özür dilerim..."
Attila'ya doğru uzanan Melis "Asıl ben özür dilerim, çarpışmamız pardon daha doğrusu talimin sırasında bir an zihnini okudum. Bütün geçmişini yaşadıklarını hüznünü acılarını gördüm. Tek bir sorunun sana bu kadar zarar verebileceğini bilemedim. Hem kardeşim hem kendi adıma özür diliyorum. Ve seni affediyorum. (Tam o sırada Beth kapının önüne gelir ve konuşmaları dinler.)
— O zaman bende seni affediyorum.
— Ama bir dede için oldukça duygusalsın
— Hey onun için biraz fazla yaşlı değil miyim(!)
Beth pat diye içeri girip: Bensiz ne konuşuyorsunuz bakım. Yanıt ablasından geldi: "hiç efendimle biraz sohbet ediyoruz." Diye konuşma başlar.
— Hemen benimsemişsin kölelik işini ablacım.
— Senin kadar olamaz Eliz sonuçta Attila senin odanda kalıyordu değil mi ?
— Hey ben istediğim için gelmedi değil mi. O da bilmiyordu benim odamda olduğunu.
Artık gülümseyen Attila'yı gören kızlar aynı tepkiyi verdi.
— Sonunda içten gülüşünü gördük.
— Evet JJ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK
Science FictionGelecekte bir gün doğan bir çocuk insanlığın kaderini değiştirebilir mi ? yoksa sadece savaş ve kabus mu getirebilir. bu soruların yanıtının çoktan verildiği bir zamanda kendini kurtaran ve geleceğe kaçan bir gencin yaşamı.