Attila öğle arası fazlaca şey yedi. Kendisine 1 hafta yetecek kadar enerji elde etmişti. Ve dövüşün başlamasına son 1 saatte sadece oturdu. Şimdi kurallar belirleniyordu: biri pes edene ya da bilinçsiz kalana kadar maç bitmez. Düello için geri sayım başlamıştı.
60,59,58,57,56,55...
— Ben Elizabeth Von Mavis seni burada ezici gücümle def edecek ve kölem yapacağım ve canım sıkılınca senden kurtulacağım.
— Hah. Süslü laflarını sona sakla seni küçük kibir balonu.
Sinirlenen Elizabeth tam gücüyle saldırıp onu susturmaya karar verir.
10,9,8,7...
3,2,1
Elizabeth tüm gücüyle ileri fırlar ve Attila'nın kolunu kopartır. Attila bir çığlık atar.
— Haaaaaaa... hahhahahaahahahahah.
Diye gülmeye başlayan Attila yerdeki kolunu alır ve yerine birleştirir.
— Aferin küçük hanım bu kadarını beklemiyordum. Bunun için sana merhamet edip hızlıca bitireceğim bu işi.
— Neeeeee... Nasıl olur? Kolunu yeniledi ama bu çok üst düzey bir yetenek son sınıflara öğretilen hareketlerden birini nasıl elde etmiş olabilirsin.
Attila birden gözden kayboldu. Ve Elizabeth'in arkasında belirdi. Yavaşça Elizabeth'in sırtının ortasınına dokundu ve ardından özel hareket "HAYALET MERMİ " birden tonlarca basınca sahip itiş gücüyle Elizabeth'i sahanın bir ucundan ötekine uçurdu. Elizabeth bayılmıştı. Yaraları yavaşça kapansa da bilinci hemen açılmayacaktı.
***
Akşamüstü Elizabeth uyandığında yanında ablası Melisa Von Mavis vardı. Attila kapıyı yavaşça çalıp içeri girdi. Ablasının yüzünde sorgulayıcı bir bakış vardı. Elizabeth uyanmıştı. Attila odaya girince siniri bozulsa da yorgundu o yüzden ses çıkarmadı.
Attila:Eeee... Daha iyi misin ?
Elizabeth: Sayende hayır. Hem sen niye geldin.
Attila: Niye mi(!). Elbette kölemin sağlığını merak ettiğim için(!).
Melisa: Eliz bu neyden bahsediyor.
Elizabeth: Şey... Bizim düelloda kaybeden kazananın kölesi olacaktı. Ama kazanacağımı garantilemiştim. Onun kolunu kopartmıştım ama o kolunu geri iyileştirdi.
Melisa: Ne dediğini biliyor musun sen uzuvlarını yenilemeyi biz daha yeni öğreniyoruz.
Atilla: Eğer inanmıyorsan kolumu kopartıp kanıtlayabilirim.
Melisa : Yok kalsın inanıyorum.
Attila Elizabeth'e yaklaştı ve alnından öptü. Elizabeth kıpkırmızı olmuştu.
— Bundan sonra sana Beth diyeceğim. By.
Attila odadan çıkarken Melisa arkadan seslendi ama Attila takmayıp gitti. Şokun etkisindeki Eliz'e bakıp Attila'nın peşinden gitti.
— Seni gidi küçük haşere sen ne hakla benim küçük sevimli kardeşime bunları yaparsın.
— Öncelikle o bana kafa tuttu. İkinci olarak o benim kölem artık yani benim malım istediğimi yapabilirim. Hem ne yapabilirim şartları kabul etmeseymiş.
— Seni haşere seni bir düelloya davet ediyorum. Kazanırsam kardeşim özgür kalır, kaybedersem bende kölen olurum kabul ediyor musun.
— Vay be kardeşlerin ikisi de kölem olmak için yalvarıyor ne kadar eğlenceli tamam kabul ediyorum.
— O zaman saat kaçta olsun?(yüzünden öldürücü bir öfkeyle)
— Saat 26.00 nasıl?(800 yılda dünya yavaşlamıştır herhalde)
— Tamam uygun seni tam anlamıyla sileceğim.
— O zaman benden de merhamet bekleme.
Beth'in yanına dönen Melis ona intikamını alacağını söyler ve hemşirenin gelmesiyle odasına döner.
Gece geç saatlerde taburcu olan Beth odasına yönelir. Kapısını açtığında ışıkların açık olduğunu görür. Dikkatlice içeri girer ve o sırada üstünü değiştiren Attila'yı görür. Attila'nın yarı çıplak bedenini gören Beth öyle bir utanır kızarır ki bayılır.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK
Ciencia FicciónGelecekte bir gün doğan bir çocuk insanlığın kaderini değiştirebilir mi ? yoksa sadece savaş ve kabus mu getirebilir. bu soruların yanıtının çoktan verildiği bir zamanda kendini kurtaran ve geleceğe kaçan bir gencin yaşamı.