suh'un kırsal alandaki devasa malikanesinde herşey mükemmel görünüyordu. davetliler büyün zevkle kokteyllerini yudumluyor, pahalı elbiseleri ve mücevherleriyle birbirlerine gösteriş yapıyorlardı. hepsi de adeta parıldıyordu ancak jaemin'in gözleri johnny'nin özel koruma ekibine sızmayı başaran sevgilisinden başkasını görmüyordu. genç adam saçlarını iki yana doğru taramış, siyah bir forma giymişti. sağ eli, olası bir saldırıya karşılık daima belindeki silahın üzerindeydi.
tam da manzaranın tadını çıkarttığı esnada arkasından yükselen yabancı sesi işittiğinde gergin tavırlarıyla sallayıp durduğu tek dizini durdurmak zorunda kalmıştı.
"eğleniyor musun?"
"huh?"
şaşkın gözlerle karşısındaki adamı süzdü ve otuzlu yaşlarının başındaki yabancı masasına yaklaşırken mırıldandı,
"sizi tanıyor muyum?""sanmam senin kadar göz alıcı bir genç adamla daha önce karşılaşmış olsam hatırlardım."
harika, bir tek bu eksikti.
nezaketen gülümserken başını hafifçe eğdi,
"teşekkür ederim.""size ne ikram edeyim."
jaemin acil durum bahanesini devreye sokması gerektiğine karar vermişti.
"aslına bakarsanız arkadaşımı bekliyordum."
"oh, öyle mi? o halde desenize yazık oldu çünkü kapılar çoktan kapandı. bu saatten sonra partiye gelecek hiçbir davetli içeriye alınmaz."
genç adam kaşlarını çattı, zenginlerin partilerinde böyle saçmalıklar da mı vardı?
"yazık olmuş cidden, her neyse ben gidip yeni bir içecek daha ala-"
ayağa kalkmaya yeltenen jaemin'in girişimi, kolunu kavrayan yabancı yüzünden başarısız oldu ve yerine oturmak zorunda kaldı.
"ben ısmarlarım diye düşünmüştüm."
pekala, işler ciddileşmeye başlamadan önce bu gidişe dur demesi gerekiyordu. kaşlarını çatıp en resmi ses tonuyla uyardı,
"üzgünüm ama gitmenizi istemek zorundayım.""yalnız kalmak istediğine emin misin?"
"oldukça."
yabancı, nananın masanın üzerine bıraktığı elini okşarken diretti.
"belki de birlikte gitmeliyiz... arka bahçeye mesela?""n-ne?"
"anlamadığımı mı sanıyorsun, kesinlikle buradaki yaşlı adamları eğlendirmek için gelen gençlerden biri olmalısın. kılığının başka bir açıklaması olamaz..."
güzel çocuğun yanakları iyiden iyiye kızarırken sakin kalmaya çalışıyordu.
oturduğu koltukta hafifçe kıpırdandıktan sonra bakışlarını suh'un hemen yanında bekleyen sevgilisine çevirdi, göz göze geldikleri birkaç saniyelik süre içerisinde bile jeno'nun ne kadar öfkeli olduğunu anlayabilmişti. normal zamanlarda dahi oldukça korumacı davranan sevgilisi şimdi -çoktan diken üstündeyken- oraya gelip adamı uzaklaştırmamak için kendisini zar zor kontrol ediyor gibiydi.göreviyle uğraşan sevgilisinin o uzaklıktan ne konuştuklarını duymasına imkan yoktu ancak beden dili okumasını iyi bilirdi ki aralarındaki sorun buna gerek dahi kalamayacak derecede açıktı.
nana istese bu adama haddini kendi başına bildirebilirdi ancak planı tehlikeye atmak, dikkat çekmek istemiyordu.derin bir nefes alıp yeniden ayaklanmasıyla yabancının koluna yapışması bir olmuş, kendisini rahatsız olduğu tutuştan kurtulmaya çalışırken bulmuştu. çaresizce çırpındığı, ne yapacağını bilemez şekilde etrafa bakındığı esnada yabancının kolunu sertçe tutan başka bir el daha gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
finders keepers losers wheepers - nomin
Acciónbıkkınlıkla sordum, "nereyi soyuyoruz?" "bir seksenlik afetin tekini, johnny suh'un yarı tanrı sevgilisini."