Bu bölümün tema şarkıları: Defenceless, Copy Of A Copy Of A Copy, Fearless (kendi kurduğum bakış açısına göre) Bonus I Will Survive...Ek bilgi; bölüm ile ilgili olmasa da İlk kısmı yazarken Sam Fender - Will We Talk dinledim. İkinci ve Louis ile ilgili olan kısmı yazarken de Bring Me The Horizon - Can You Feel My Heart
*
"Hangi rüzgar attı seni buraya?"
Niall'ın sorgulayıcı gözleri kapının önünde duran Harry'i süzüyordu.
"Beni içeri almayacak mısın?"
Niall omuz silkti. "Yıllardır tek yaptığımız bir iki öylesine telefon konuşması olunca, açıkçası şaşırdım."
Harry haklı olduğunu biliyordu. Yaslandığı kapıdan omzunu ayırdı ve doğruldu. Geriye doğru bir adım attı. "Özür dilerim. Haklısın.. Hemen gidiyorum."
Harry arkasını döndü ve yüzü bahçe kapısına doğru bakarken "İyi akşamlar." diye mırıldandı. Fakat sözü, kolunu tutan bir el ile kesildi.
"Saçmalama, Harold." Niall Harry'i kendisine doğru çevirdi ve kapıyı sonuna kadar açtı. "Adresimi değiştirirken size de göndermemin sebebi buydu. Ne olursa olsun, kapım her zaman açıktı."
Harry mahçup hissediyordu.
İçeri girdiklerinde Harry temkinli adımlarla Niall'ı salona doğru takip etti.
Niall salonuna devasa bir akvaryum kurmuştu. Akvaryumun önünde ise bar tezgahına benzer bir stand duruyordu. Bu çocuğun zevkleri her zaman alışılmadık olmuştu. Harry bozuntuya vermedi.
"Evin güzelmiş."
"Teşekkür ederim."
Harry burada, onunla olduğu için çok mutlu hissediyordu. Fakat onu huzursuz eden bir şeyler vardı. Garip hissettiriyordu. Evet en doğru ifade buydu. Harry kendini burada garip hissediyordu. Louis'yi yılların ardından tekrar gördüğünde sanki aradan hiç zaman geçmemiş ve daha dün onunlaymış gibi hissetmişti. Fakat şu an aynısını hissetmiyordu. Niall ile kaybettikleri zamanın soğukluğu rahatsız edici şekilde hissediliyordu. Bir zamanlar kardeşi gibi olan bu çocuğun, şu an az tanıdığı bir adam olarak karşısında dikiliyor olması kendisini kötü hissetmesine sebep oldu. Bunda büyük bir payı vardı.
Niall karamel rengi parlak pantolonunun cebinden ellerini çıkardı. Takı takmaya başlamıştı. Bileğinde birkaç bileklik ve yüzük parmağında bir yüzük vardı. Neyse ki evlilik yüzüğü değil diye düşündü Harry. Düğününü kaçırmak istemezdi.
"Ne içersin?"
Harry boş gözlerle Niall'a baktı. Bu yüzden Niall açıklama gereği duydu.
"Bu saatte, bunca zaman sonra bana geliyorsan sadece merhaba demeye uğramış olamazsın, Harry. Sert bir şeyler içmek zorunda olacağımız bir konuşma seziyorum."
Harry gülümsedi. Ve o saniyeden itibaren, kendini tutamadı. Öne doğru büyük bir kaç adım attı ve kendini Niall'a bıraktı. Kollarını onun etrafına doladı ve ona uzun süredir çok özlemiş olduğu büyük bir sarılma verdi. "Seni özledim dostum."
Niall ise ona, diğerlerine hiçbir zaman duvarlarını koruyamazdı. Onlar birbirlerine duvar öremeyecek kadar küçük yaşlardan itibaren tanışmış, bunu başaramayacakları kadar fazla şey paylaşmışlardı. Sadece duvar gibi görünen bir hologram olabilirdi aralarında.
Niall da kollarıyla Harry'i kavradı ve onu sıkıca kavradı. "Ben de seni çok özledim kaz kafalı."
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all the songs i wrote
Fanfiction"yazdığım bütün şarkılar seni anlatıyorken, daha fazla ne söylemem gerekiyor?" Yıllar önce Louis Harry'i terk etmiştir. Onu acılara boğacak hayatının hatasını yaptığını o zamanlar bilmiyordur. Eleanor ile daha kolay bir hayatı seçmesi Harry'i mahved...