Gözlerimi yine nefret ettiğim bir sabaha açdım. Mide bulantısıyla yatağımdan kalkarak banyoya koşdum. Midemde ne varsa hepsini çıkarırken, bir yandanda saçlarımı tutmaya çalışıyordum. Düşündüğünüz gibi olmasın. Her dizide olduğu gibi kocam yada sevgilim saçlarımı gelib tutmuyordu, yada destek olmuyordu. Yalnız yapıyordum her şeyi. Kocam(!) her şeye alışdığı için hiç yanıma bile gelmiyordu. Ve böyle yaşamaktan bıkmışdım.
Ayağa kalkarak aynanın karşısına geçdim, gerçekten çok kötü bir haldeydim, saçlarım düzensiz, yüzüm çok kötüydü ve gözlerimin altında morluklar vardı. Diksiniyordum kendimden artık. Ben böyle değildim, böyle olmayı hak etmiyorum.
Rutin işlerimi hall ettikden sonra yine yatağa uzandım tavanı izlemeye başladım. Her zaman aynı şeyleri yapmak çok sıkıcıydı. Neyse, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben So Bin, 21 yaşındayım ve zorla evlendirildim. Şimdi ise hamileyim, nasıl hamile kaldım kendim bile bilmiyorum. Çok komik değil mi? Nasıl olduda hamile kaldım hemde zorla evlendirildiğim bir insandan. İnanın bunu düşünecek halim bile kalmadı. Evlenmeden önceki hayatım tam farklıydı, ama şimdi sikeyim böyle hayatımı. Sözde annem babam yüzünden bu hallerdeyim. Nefret ediyorum her şeyden, bebek için kendime zarar veremiyorum yoksa kendimi öldürürdüm. İntiharı sevmeyen biri kendini öldürmek istemesi, çok acımasız hayatım var gerçekten.
Tae'nin hiç umrunda bile değildi. Hiç umursamıyordu, hamile olduğumu öğrendiğinde yüzündeki gülümsemesi, evlendiğimizden bu zamana kadar ilk defa görüyordum onu öyle. Ama sonra aynı: soğuk, umursamaz birine döndü. Hamileliğimin dördüncü ayındaydım ama bir kez bile yanıma gelib canın bir şey çekdi mi? ya da iyi misin? söylememişdi. Hiç önemsemesemde bazen üzülüyordum, nede olsa bebek sadece benim bebeğim değildi...
Odamın kapısı çalmaya başladığında "Gir" diye bilmişdim. Başka bir şey söylemek istemiyordum. Biliyordum zaten kimin geldiğini, hizmetçiydi ve yemeğin hazır olduğunu söylemek için gelmişdi. Alışmışdım her şeye, saat kaçda ne oluyor, kim geliyor hepsini biliyordum.
Yataktan kalkarak kiyafetlerimi almak için dolabıma taraf gittim. Hiç iyi değildim, her gün dahada ölüyordum sanki. Doktora gitmeliydim yoksa her şey kötü ola bilirdi.
Bir kaç parça kiyafet seçdim ve giyinmeye başladım
Aşağı dikkatlice inmeye başladım çünki kafam çok kötü dönüyordu ve her an yere düşe bilirdim. Zorla sonuncu basamağa basarak her kesin olduğu odaya taraf gittim. Her kes dediğim Tae ve çalışanlardı. Öyle annesi yada babasıbu evde kalmıyorlardı. Taehyung'un babasının benim babama yalvarışları sonumda biz evlenmişdik. Babamda ondan iş için bir çok şey istemişdi ve en önemliside para. Babam(!) bir sözle beni satmışdı. Düşündükce dahada nefret ve kendimi öldürme hislerim çoğalıyor."Geç otur. Neden ayaktasın?!"-dedi Tae ve dikkatlice onu süzdü. Onun hiç iyi olmadığını gözlerinden ve yüzünden anlamak oluyordu. Biliyordu ki doktora götürmese büyük sorunlar olacakdı.
"Ve en önemlisi doktora gideceğiz. Hazır ol"
So Bin yemek istemiyordu, ama zorlada olsa yemek zorundaydı. Bir kaşık ağzına attığı zaman yine o nefret ettiği mide bulantısı geldi. Masadan hemen kalkarak banyoya koşdu ve kusmağa başladı. Bir yandan saçlarını tutarak ve bir yandanda kusmak istemesi onun için çok zordu. Kendine sinirlenerek elini yere sert bir şekilde vurmağa başladı. Elinin her tarafı kan olsada yinede aldırış etmeden vurmaya devam ediyordu. Nefret ediyordu her şeyden, yalnız kalmasından, böyle bokdan bir hayatı yaşamasından.
Bağırarak ağlamaya başlamışdı ve yinede elini yere vuruyordu. Çalışanların hiç biri ona yakın durmuyorlardı. Hiç onun yanına gitmiyorlardı bile.
Tae ise yine umursamaz gibi onun olduğu tarafa gitti ve gördükleri karşısında şaşırmışdı. Bağırarak ağlayan ve eli kan içinde olan bir So Bin görmeği beklemiyordu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I hate you, but I need you!- K.T.H
Fantasy"Hayatımızda Her Şey Zorla Oldu! Bu Bebekde Öyleydi. Bebeğimizi Kaybettim... Hepsi Benim Suçum, O Değil Ben Ölseydim?"~ Kız sözlerini bitirdi ve yere çökerek ağlamaya başladı