Seçme Şansım Olsa Kalbimi Değil Aklımı Seçerdim

61 2 0
                                    

Eda her zamanki gibi ağlamaktan kuruyan gözlerini ovuşturarak televizyon izliyor, bir yandan da telefonuyla uğraşıyordu. Sonra birden telefonuna mesaj geldi. Evet doğru tahmin ediyorsunuz. Mesajı atan Rüzgar beydi. Yani sen kimsin ki kıza mesaj atıyorsun değil mi? Neyse ben anlatmaya devam edeyim. Eda gözlerine inanamadı. "Doğru mu görüyorum?" diye düşündü. Daha sonra nihayet düşünmeyi bırakıp mesajı açmayı akıl etti. Mesajda şu yazıyordu: "Naber?" Eda mesajı görür görmez içinden Rüzgar ve sülalesi hakkında güzel dileklerini geçirmeye başlamıştı. Onun hakkında bağırıp çağırıyordu. O kim oluyordu ki? Tam bir pislikti. Hem de pisliklerin kralıydı. "Pisliklerin kralı mı? Evet gerçekten sonunda sapıttım doğru düzgün küfredemiyorum bile." diye söylendi kendi kendine. Daha sonra Rüzgar'ın o mesajı niye başkasına değil de ona attığını düşündü durdu bütün gece. Heyecanlanmaktan çok Rüzgar'a sinir olmuştu aslında. Ta ki yatağa yatana kadar. O salak yataklarda ne var bilinmez insanın saçma sapan şeyler düşünmesini sağlar. Ve o gece de şaşılacak bir şey olmadı ve Eda'nın birden midesi bulanmaya, kalbi çarpmaya başladı. Neden kalbi bu kadar hızlı çarpıyordu ki? O mesaja mutlu olmuş olamazdı. Yoksa olabilir miydi? Allahım bu gönül işleri denen saçmalıklar ne kadar da gereksiz ve mantık dışıydı. Adı üstünde saçmalık. Derken Eda uyuya kaldı. Ve bu bölümü okurken kendi kendinize sorduğunuz sorunun cevabı: Evet, tabi ki Rüzgar'ın mesajına cevap vermişti.
(İyi sen?
Ben de iyiyim. Ya şey sen Mehmet hocanın ödevini biliyor musun?
Evet. Verdiği testlerin ilk üçü.
Sağol.
Ne demek.)

İlkler En TatlıdırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin