"Vaay. Amma da yakışıklıymış.". "SANA ŞUAN ODAKLANMAMIZ GEREKEN ŞEYİN BU OLMADIĞINI SÖYLEMEDİM Mİ!!" diyerek payladın Sakura'yı. Hala gözünü tam ayıramasa da onu ormana yöneltmeyi başardın. Hep gittiğiniz yere gidip yine çalışmaya başladınız. 6 yıldır oraya gidiyordunuz ama hiç yakalanmamıştınız. O yüzden gelen o normal dışı çıtırtı seni her ne kadar şüphelenendirse de Sakura'nın dikkatini bile çekmedi. Önce kendin durdun, sonra da Sakura'yı durdurup etrafı kontrol etmeye başladın. "Sumaya sakin ol, burayı kimse bilmiyor. Sadece bir hayvandır. Hadi devam edelim.". Onu durdurmaya çalışsan da durmamış, toprağı bükmeye devam ediyordu. O sırada çalıların arasından bir kız çıktı.
"Hah! İşte gördüm! O, toprağı büktü." dedi küçük bir kahkahayla. "Şimdi ise gidip ateş halkına teslim olacaksın. Ve bence sen de işin içindesin." diyerek seni işaret etti. Bu cümlesi sende bir merak uyandırdı. Neden 'götürüp teslim edeceğim' yerine 'gidip teslim olacaksın' gibi bir deyiş kullanmıştı ki?Bir adım yaklaşarak "Sen, kim olduğunu sanıyorsun?" dedin alaycı bir tavırla. O da bir adım yaklaşıp "Bu seni asla alakadar etmez. Siz gibi ezikleri teslim eden bir görevli olarak bilmen yeterli.". Onun da görebileceği şekilde gülerek "Elinde hiçbir kanıt yokken kimi kime şikayet etmeyi düşünüyorsun? Ha ama deli muamelesi görmek istiyorsan amenna." Birkaç adım daha gelip "Burada benim söylediğim şeye inanmayacak insan olduğunu sanmıyorum seni aptal kasabalı.", güldü "Ahh, şu hiçbir şey bilmeden aptalca konuşmanız..." öne attığı adımları tersine çevirip senden uzaklaşarak "Ezik bir kasabalı olduğunu çok belli ediyorsun.". Sen cevap verecekken gittikçe yaklaşan bir ses vardı."Rinie! Neredesin sen?!?!". Sesin sahibinin o yeni gelen çocuk olduğunu görmenle bunun kaçmak için bir fırsat olduğunu fark etmen bir olmuştu. Sakura'yla farklı yönlere koşmaya başladınız. "APTAL ZUKO! Senin yüzünden kaçırdık onları!" diye bağırdı Rinie. Olanları Zuko'ya özet geçtikten sonra Zuko'dan Rinie'ye bir iddia geldi. "O zaman... Yarış?"dedi sırıtarak. Kuzen olmalarına rağmen Zuko'yla sürekli bir rekabet içerisinde olan ve onun önüne geçme konusunda sürekli fırsat kollayan Rinie bu düello için dünden hazırdı. Rinie'nın de bakışları ile onaylaması ile ikisi birden seni ve Sakura'yı kovalamaya başladı. Sakura'nın evi ormanın sınırında olduğu için Rinie yetişemeden evine gitmişti. Ama sen o kadar şanslı değildin. Yeterince uzaklaştığını düşünerek yavaşladın. Etrafı kolaçan ettiğin anda arkandan yeni çocuk Zuko'nun yaklaştığını gördün. Tekrar koşmaya başladığında aranızda yaklaşık 10 metre kadar vardı. "Boşuna kaçmana gerek yok küçük hanım, zaten yakalanacaksın." diye seslendi arkandan.". "Görelim bakalım." diye yanıtladın hızını artırırken. Uzun bir süre daha koştuktan sonra "Sen hiç yorulmaz mısın?" diye bir ses duydun. "Hahha. Zaten yakalanacaksın mı demiştin?" diyerek güldün. Son bir hızla yolunu değiştirip yeni çocuğun seni yakalamasına izin vermeden eve girdin. Eve girdiğinde annen evde yoktu. Her salı yaptığı gibi pazara gittiğini anladığında küçük bir kahkaha attın o nefes nefese halinle. Oysa ki sen eve girmeden hala eve gidince kan ter içinde olmanı annene nasıl açıklayacağını düşünüyordun. Evde olmadığını görünce içine bir su serpildi. Hemen gidip elini yüzünü yıkayıp biraz soluklanmak için yatağına uzandın. Biraz dinlenmeyi denesen de merakın yorgunluğunu baskılıyordu. Kimlerdi? Nereden geliyorlardi? Ve neden hem ateş halkına hem de kasabalılara benzemiyorlardı? Yaşadığın aksiyon tekrar risk almana engel olmadı. Evden çıkarak yeni gelenlerin evine doğru yöneldin. Arkasına saklanabileceğin hiçbir yer yoktu çünkü sokağın ortasında yürüyerek konuşuyorlardı, duyabilmek için hareket halinde olman lazımdı. Gözün birbirine yakın ve tek katlı evlere ilişti. Hemen ilk dama çıkarak sessizce ilerlemeye başladın. "Neden beni takip ettin? Sen gelmesen onları yakalayacaktım!". Konuşma ilginçleşiyor, her geçen saniye dikkatini daha fazla çekiyordu. "Sence neden takip etmiş olabilirim?! Yeni geldiğimiz bir kasabada anında bir yere kaybolman çok normal bir şey mi? Ayrıca kendi başının çaresine bakabileceğinden emin olsaydım gelmezdim." dedi Zuko gülerek. Karşılığını ise Rinie'den güzel bir yumruk ile aldı. "Ahh! Hey bu adil değil. Ben yumruk yiyecek bir şey yapmadım. Sadece doğruları söyledim.". "DAHA NE YAPACAKTIN?!". Rinie'nin cümlesini bitirmesiyle ateş halkıyla karşılaşmaları bir olmuştu. Onları daha önce görmemiş olmalarının verdiği şüphe ile onlara yaklaşıp yüzlerindeki peçeleri indirmelerini istediler. Zuko ve Rinie yüzlerini göstermeye eğilim bile göstermeyince görevliler peçeleri indirdi. Yüzleri görünür görünmez ateş halkı"BUNLAR ONLAR! YAKALAYIN!" diyerek bağırmaya başladılar. Zuko ateş kralının oğlu, Rinie ise kralın yeğeni olarak aile büyükleriyle amaçları çelişince ateş krallığından kovulmuşlardı. Kovuldukları gün iki kuzen Avatar'ı bularak Krala teslim edip onurlarını geri kazanmaya yemin etmişlerdi. Avatar'ı aradıkları tahtı isteyen diğer amcasının kulağına gidince her yerde onları aratmaya başladı. Avatarı bulmak çok önemliydi çünkü onu bulup krala götürürlerse tahtı da kazanabilirler, onurlarını da.. Yani avatar, onların emellerini elde etmeye giden en kesin yoldu. Bu yüzden o gün bugündür hem ateş halkından kaçıyor hem de Avatar'ı arıyorlardı. Ateş halkının onları fark etmeleriyle kaçmaya başladılar. Rinie bir hamleyle evlerin arasındaki yola girdi ve kaçmaya başladı. Zuko önce iki evin arasına girse de evin arka tarafı depo olduğu için daha fazla ilerleyemedi. Ateş halkının yaklaştığını duyabiliyordu. Gidebileceği tek yer damlardı. Olabildiği kadar hızlı bir şekilde dama çıktı. Ateş halkının görünce onların seni burda görmesiyle senden de şüphelenmemeleri için sen de kaçmaya çalışıyordun. Bastığın yerleri kontrol ederek yürüyor, bir yandan da ateş halkını kontrol ediyordun. Artık yere inebilirdin. Arkanı döndüğün an Zuko'yla çarpışarak düştünüz. Konuya hakim olan sen sana açıklama yapmasına izin vermeden kolundan tutup kaçabileceğiniz yola doğru götürdün. En son dönmeniz gereken yerden de dönüp bir eve girdiniz. Önce nefeslendiniz. "Sağol" diyen Zuko'yu "Teşekkürü sonraya saklayabiliriz." diyerek ufaktan tersledin. "Artık beni teslim etmeye çalışmazsın herhalde." diye sordun alaycı bir tavırla. "O kadar emin olma." dedi gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zuko ve Sen
FanfictionHikayenin devamı vardır. Sayfamıza girip bulabilirsiniz :3 Yaşadığın kasaba ateş krallığının esiri altına alınmış, ve senin gibi olan özel insanlar toplanarak etkisiz hale getiriliyordu. Başta hoşuna gitmeyen insanların sana neler katacağından haber...