ÇOĞU ZAMAN OSAMU VE SUNA'YI YALNIZ BIRAKTIM. bilirsiniz, sevgililerin yaptığı ama başka kimselerin bilmemesi gereken şeyler vardır. koridorda gizlice dudakları birbirleriyle buluştu, insanların nefretlerinin buluştuğu ruhlarını temizlemek için. onlar kapının ardında sessizce sevişirken, anneme osamu'nun suna'ya ders çalışmaya gittiğini söylemekle meşguldüm bense.
fakat sonra, ormana gittiğimizde ya da herhangi bir buluşmamızda çektiğim fotoğraflar ortaya çıktı. babamın gözümün önünde telefonumu sallamasının sebebi de buydu. açıkçası çok absürt bir fotoğraf değildi, sonuçta sevişirlerken bir fotoğraflarını çekmemiştim. yalnızca, suna kolunu osamu'nın omzuna atmış yanağını öpüyordu. güzel görünüyorlardı, lakin babam olacak dangalak herif oğlunun mutlu olduğunu görmek istemeyecek kadar aptaldı.
en sonunda siktir olup gittiğinde osamu'ya koştum, inanır mısınız bilmem ama ilk defa hâline nefesim kesilene dek ağlamak istedim. masanın üzerine bıraktığı kâğıtla aklından ne geçtiğini anlamıştım, sadece onaylar bir şekilde kafamı salladım.
birbirimize sarıldığımızda bu bir vedaydı,
''geri gelemem.''
''geri gelemezsin fakat nerede olursanız olun ben size gelirim. yalnız kalmak ya da üçüncü teker olmak istemiyorum..'' ortamı yumuşatmak için hafiften güldüm, o da bana eşlik etti. ''hayatımda uğruna savaşmaya değer biri olduğunda, onun ellerini sıkıca tutup yanınıza geleceğim. sizin safınızda savaşmaktan onur duydum, her şeye rağmen yeniden binlerce kez de savaşırım. ama, sizin yara aldığınız ebesinin ağzı bu boktan yerde savaşmamam üzgünüm. gidebildiğiniz kadar uzağa, size mutluluk veren yere gidin. tüm yüreğimle, her zaman sizi destekleyecek ve seveceğim.''
annemlere nefretle yazılmış o mektup masanın üzerini süsledi, osamu yaralarının tek dermanı sevgilisine koştu, ben de olan biteni odamın camından seyrettim. koştular, kaderlerinden kaçmak için nefesleri kesilinceye kadar koştular, gözden kayboluncaya dek onları seyrederken ütopya kurmak istedim. çünkü, osamu ve suna tek değildi. insanlar cahil ve kördü bunun üzerine geçemezdik.
onlar gittikten sonra mahalle biraz daha konuştu, sonra sustu. babam eskisi gibi bizi tanımazdan gelmeye devam etti, yalnızca annem pişman olmuştu. o da biliyordu ama oğlunda açtığı hiçbir yarayı saramayacağını.
dileğim, onların sonsuza dek mutlu olmasında.
bu saflarında savaşmaktan en çok gurur duyduğum aşkın hikayesiydi. esenlikle ve sevgiyle kalın dostlarım.
--
selamlar! sizi bilmem ama ben iki kişinin aşklarını anlatmasından daha çok üçüncü bir ağızdan dinlemeyi daha görkemli buluyorum, umarım atsumu'nun ağzından anlatmam sizi rahatsız etmemiştir, ve beğenmişsinizdir. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sunaosa 一 anamız babamız yok deriz
Fiksi Penggemar[ osamu miya & rintarou suna ] // homofobi, psikolojik şiddet fakat mutlu son, tamamlandı. her şeyi başa saralım, hepsini tüm berraklığıyla anlatacağım şimdi. anlatacağım ki, saflarında savaşmaktan tamamıyla gurur duyduğum dudak uçuklatıcı aşkı göre...