Yeosang odasına gittikten sonra Seonghwa da peşinden gitmişti.Aşağıda kalan,evin diğer üyeleri Hongho ikilisini tebrik etmişti.
Seonghwa kapıyı tıklatıp kapıyı açmaya çalışmıştı ama kapi kilitliydi.
[Seongsang - Dm]
Yeosang kapıyı açar mısın?
Hayıe
Ağladığını duyabiliyorum
Bak,nedenini sormayacağım
Sadece sana destek
Olmak istiyorum
Ama yanında olarak?Pkwi
Görüldü✔✔Seonghwa içeriden gelen minik ayak sesleriyle kapının açılmasını bekledi.Kapı açıldığında içeriye geçip kapıyı kapattı.Yeosangın yüzüne kadar çektiği çarşafla Seonghwa onu fazlasıyla şirin bulmuştu.Aşağıda ağzından birden çıkan o şeyi...Yeosanga nasıl anlatacaktı?
Yeosangın yanına oturup dısarda kalan sarı saçlarını okşadı.Yumuşacıktı ve bu hissi sevmişti.Yeosangda onu çeken bir şeyler vardı.
Yeosang başındaki çarşafı indirip Seonghwaya baktı."H-hyung,sen neden bu kadar üzgünsün?"
"Çünkü sen ağlıyorsun."
Yeosang aniden gelen itirafla şaşırmıştı. Yanakları al al olurken onun görmemesini diledi.Ama Seonghwa çoktan görmüştü bile.
"Yeosang kafa dağıtmak ister misin?"
Yeosang biraz düşünüp başını salladı.Ne yapacaklardı ki?
Seonghwa kendi dolabına ilerleyip içinden bir kaç şişe viski çıkardı.Pek içmezdi hatta bazıları çok değerliydi onun için ama Yeosang için değerdi kendine göre.
Yeosang saşırmıştı,çünkü hiç içen biri gibi durmuyordu Hwa."Hiç içtin mi?"
"Fazla değil hyung,ama dayanıklığım azdır..."
"Sorun değil."
Ilk şişeleri açıp masada ki bardakları aldı. Bardaklara dökerken Yeosang onu dikkatlice izliyordu.Ya sarhoş olursa ve ağzından kaçırırsa?
"Hyung eğer sarhoş olursam ne dediğimi umursama olur mu?Çok saçmalarım ben çünkü."
Seonghwa gülüp başıyla onayladı.Bardakları doldurduğunda Yeosang çekingen bir tavırla kendi bardağını eline aldı ve fazla düşünmeden pembemsi dudaklarına dayadı bardağı.Gözlerini kapatıp dolapta olmasına rağmen soğuk olan sıvı yavaşça boğazından aşağıya indi.Sarışın olan yutkunduğunda genzinde hissettiği acı ile yüzünü buruşturdu.
Kararmış gözleriyle sarışın bedeni izleyen genç kafasını dağıtmak için şişeyi direk kafasına dikmişti.
Düşüncelerine bir türlü anlam veremiyordu. Hongjoongu sevdiğini söylüyor ama Yeosangın her bir detayı da aklını başından alıyordu.Hongjoongu hiç kıskanmamıştı ama Yeosangı Wooyoungdan bile kıskanıyordu.Yeosanga baktığında gözlerinin hafif kapandığını gördü.Yeosangın uykusu geldiğini fark edip yatağına yatırmak için kucağına aldı.
Sarışın olan kollarını boynuna dolayıp başını büyük olanın boyun girintisine soktu.Küçüğün nefesi her boynuna değdiğinde Seonghwa sıcakladığını hissediyordu.Belki de bunun sebebi içtiği viskiydi?
Yeosangı yatağa uzandırdığında sarışın genç diğerinin kolundan tutup onu yatağa çekti. Kollarını boynundan çekmeden ve gözlerini açmadan üzerine uzandı.Seonghwa kaskatı kesilirken Yeosang sanki inatmışçasına yerinde kıpırdandı.Eğer uyumuyor olsa kesinlikle yanlış şeyler düşünecekti Seonghwa.Ama Yeosang asla böyle bir şey düşünmezdi.Seonghwa alt taraflarında ki büyüme ile dudaklarını dişledi.Bu hiç sırası değildi.Yeosang minik bir kedi gibi koynuna sokulmuştu ve ne kadar tatlı görünüyor olsa da bir tarafı çok ateşli görünüyordu.Pembe dudakları nedenini bilmediği bir sekilde şişmiş ve daha da kızarmıştı.Sarı ve uzun dağınık saçları,üzerinde ki shirtün kapatamadığı süt beyazı boynuna ve omuzlarına düşüyordu.
Yeosang bir kızın ya da bir erkeğin yolda defalarca bakabileceği bir güzelliğe sahipti. Onu öpse şuan ne olabilirdi ki?Ah bunu düşünmek için fazla geç kalmıştı bile çünkü gözleri sarışının dudaklarına kaydığı an düşünmeden dudaklarını birleştirmişti bile. O kadar hoşuna gitmişti ki pişman olacağını hiç sanmıyordu.Hatta ve hatta bu şans eline bir daha geçse bir daha yapardı.Kendini tutamayıp Yeosangın dudaklarını emmeye başladı.Kucağında ki minik beden gözlerini araladığında büyük olan hazzın verdiği etki ile kapadığı gözleri yüzünden fark etmemişti bile.
Sarışın olan bulunduğu durumu fark ettiğinde gözlerini aralayabildiği kadar araladı.Minik ellerini kendinden büyük olanın omuzlarına koyup kendini geri çekmeye çalışmıştı ama belinden sımsıkı tutan Seonghwanın eli buna pek izin vermiyordu.
Aniden açılan kapı ile Seonghwa dudaklarını küçüğünün dudaklarından ayırdı.Kapıda ağzı açık duran Wooyoung,arkasında gözleri parıldayan bir Mingi,Biraz şaşırmış Yunho ve yüzünde sırıtış olan San... Rönesans tablosu gibi bir duruşla az önce öpüşen çifte-sadece Seonghwa öpüyordu- bakıyorlardı.Yeosang utanarak yüzünü büyük olanın gögsüne gömdü.Doğruyu söylemek gerekirse kimse bunu beklemiyordu. Wooyoung kapıyı kapatıp çıktığında Seonghwa miniğin başını gögsüne daha çok yaklaştırıp gözlerini kapadı.Yeosanga,bir kaç saat önce herkese söylediği yalanı anlatmayı yarına bırakmıştı.Kucağında ki minik beden de kollarını büyük olana sarıp gözlerini sıkıca kapattı ve az önceki olanlara yarın utanmaya devam edeceğini bildiği için yarın elinden geldiğince konuyu açmamayı deneyecekti.
Kısa mi oldu ne?Neyse elimden geldiğince yazıyorum.Şimdi derse gitmem gerekiyor
:(Kitabı okuyanlara teşekkür ederim.Umarım yb yi çok bekletmem.Sizleri seviyorum.600 kelimelik bir bölüm.Iyi okumalar.Bundan sonra daha uzun yazmaya çalışacağım^^