"Ne demek hafızasını kaybetmiş?"
"Bildiğin hafızasini kaybetmiş işte Hwa."
"E o zaman bu dalyarak nasıl Yeosang'ın sevgilisi oluyor!"
"Hop hop hop.Ağır ol.Yeosangımı üzmeden önce düşünecektin bilader."
"BAK HALA YEOSANGIM DIYOR ÖLDÜRÜRÜM ÇOCUK SENI!"
Seonghwa bir kaç adım ilerisindeki Lucas'a yaklaşıp tişörtünün yakalarından tuttu.
"Bana bak seni burada öldürürüm ve kimse de karışamaz çocuk."
"Yeosang'ın hemen karşısında mı?Yap ta bir gör sonucu,Yeosang seni affeder mi?"
Seonghwa duydukları ile elini geri çekip sedyedeki sarışın çocuğa döndü.Gözleri dolmuştu ve dokunsan ağlayacak gibiydi. Sedyeye doğru bir adım attığında Yeosang yattığı yerde gerilemişti.
Seonghwa büyük bir sıkkınlıkla nefes verdi.
"Bak güzelim,bu aptal senin sevgilin felan değil.Senin sevgilin benim."
Yeosang tek kaşını kaldırarak cüretkar bir biçimde kendinden büyük olana baktı.
"Ben böyle zorba birisi ile çıkmam bir kere."
Seonghwa ellerini saçlarına atıp çekiştirdi.
"Tanrım,sabır ver sabır."
"Yeosang,Seonghwa zorba değil.Hatta nornalde şiddet kullanmaz konu seni kaybetmek olunca biraz delirdi.Kusuruna bakma onun."
Sarışın olan başı ile onayladı.
O sırada kapıdan içeriye Taeyong ve Mark girmişti.
"Ah Yeosang'ım...Ne oldu sana!"
"Ah hyung~Çok özledim seni."
Taeyong dramatik bir şekilde koşarak sedyede uzanan sarışına sarıldı.
"Owww güzel bebeğim."
"Çattık vallahi."
Işleri iyice sarpa sarmak🤝bne
Ay çoksel bir bölümdü bsjsjjss her şey birbirine girdi.