26.Bölüm(Final)

3.5K 126 103
                                    

Karakola giderken Demir yolda bir kaç avukatı arayıp onlarında oraya gelmesini istemişti. Emir'i bu durumdan kurtarabilir miyiz bilmiyorum ama elimizden geleni yapacaktık.

"Alya tüm suçu Emir'in üstlenmesini kabul edememem. Bende orada olduğumu ve bu suçu beraber işlediğimizi söyleyeceğim ama seni hiç bir şekilde dahil etmeyeceğim tamam mı?"

"Peki sana inanacaklar mı? Bu kadar kolay olur mu her şey?"

"Bilmiyorum, inanırlar herhalde."

"Tamam o halde bende orada olduğumu açıklarım. Sizinle beraber bu suçu işlediğimizi söylerim."

Sözlerimi bitirdiğim anda Demir arabayı ani bir frenle durdurdu ve bana doğru döndü.

"Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?! Seni bu olaya dahil etmeyeceğim! Senin canını daha fazla yakmak istemiyorum!"

"Sen söyleyeceksen bende söylerim!"

"Bir kerede beni dinle be güzelim!"

Omuz silktiğimde Demir bana bir süre sinirle baktı. Daha sonra arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Vazgeçmeyeceğimi anlamış olmalıydı.

Araba karakolun önünde durduğunda ikimizde indik ve içeriye girdik. Emir'i etrafta göremediğimizde masa başında duran bir görevliye sorduk ve sorguya alındığını öğrendik.  

Demir sürekli olarak suçunu itiraf edeceğini söylüyordu ama daha sonra 'bende itiraf edeceğim' dediğimde vazgeçiyordu. Ve benimde itiraf etmemi engelliyordu.  Bir süre bu yüzden tartıştıktan sonra  duvar kenarlarında duran sandalyelere oturduk. Bir süre öylece bekledik. 

"Alya"
"Hm!"

"Beni seviyor musun?" Demir'den beklenmedik bir soru duyunca  bir kaç saniye yüzüne şaşkınca baktım. Daha sonra gözlerimi Demir'in yüzünden çektim ve önümdeki duvara sabitledim.

"Emir'de bir türlü çıkmadı şu sorgudan!" Sorusuna cevap vermeyip farklı bir konuyu açmaya çalıştım.

"Hiç mi sevmiyorsun?"

Anlaşılan cevabını almadan bu konuyu kapatmayacaktı. Ona döndüm.
"Bence şuan bunları konuşmanın sırası değil."
Bu gözle görülür bir gerçekti  ki- her ne kadar kabullenmesem de- onu seviyordum. Belki de daha fazlası...

"Bende biliyorum sırası değil. Ama seni bu kadar tehlikeye attım. Hayatını senden aldım ve bunları yaparken seni düşünmedim. Seni kaçırdığımda sadece yanımda olmanı düşündüm, üzülüp üzülmemeni değil.  Şuan zaten kötü bir durumdayız. Sadece iyi bir kaç şey duyabilmek istiyorum. Sadece bir cevap istiyorum senden."

"Ben..." Tam ona kalbimden geçenleri söyleyeceğim sırada tanıdık bir sesin ismimi seslenmesiyle o tarafa döndüm. Ve dönmemle büyük bir şok yaşadım.

Haftalarca, aylarca görmediğim babam tam karşımda duruyordu. Onu bir anda karşımda görmenin verdiği heyecan ve şokla bir kaç saniye donakaldım. O an fark ettim ki onu çok özlemiştim, sarılmak istedim ama yapamadım. Çünkü ona kırgın ve kızgındım.  Ve böyle olmakta da haklıydım.

Sırf para için beni aramaktan vazgeçmişti o.
Benden vazgeçmişti.
Kızından.
Hiç bir zaman güzel bir aile olamadık biz. Ben hep onlardan uzak oldum. Çünkü sürekli olarak kavga sesleri duymaktan bıkmıştım.
Her ne kadar pek baba kız olamasak da böyle yapmamalıydı.
Umutlu gözlerle bana bakarken gözlerimi ondan çektim ve etrafta gezdirdim. Belki annemi görebilirim diye... Ama yoktu!

"Kızım, yanıma gelmeyecek misin?"
Öfkeyle yüzüne baktım ve hayır anlamında başımı salladım.

"Lütfen git!" Demir'e doğru döndüğümde onunda şaşkın ve biraz da üzgün bir halde bizi izlediğini gördüm.
"Ama neden?"

SerseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin