Israrla çalan kapıya söverek yerimden kalkarken Şimal'in nerede olabileceğini düşünüyordum. Normalde olsa asla ben bu haldeyken beni yalnız bırakmaz, kapıyı açmama izin vermezdi.
Neredeydi bu kız?
Telefonumu elime alarak kapıda ki sabırsız kişiye de sövmeye devam ederek indim alt kata.
Kimin geldiğine bile bakmadan, umursamadan açtım kapıyı.
Tabii açtığım gibi kapatmam da bir oldu. Halüsinasyon görmeye başladığıma inanamıyordum. Elbette unutacaktım ama halüsinasyon ne alakaydı ya.
Karşımda Bulut'u görmüş olamazdım. O kadar gelme dememe rağmen gelmiş olamazdı. Hem Şimal buna izin vermezdi.
Kapıyı bir kez daha açarak onun sadece bir halüsinasyon olduğuna emin olmak adına şansımı bir kere daha denedim.
Gerçek olduğunu anlayıp kapıyı tekrar yüzüne kapatacakken tutup beni içeriye çekmesi ve kapıyı kapatması bir olmuştu.
Anın getirdiği heyecan ve stres bana ağır gelirken başım çoktan dönmeye başlamış, bilincimi yavaş yavaş kaybetme aşamasına kadar gelmişti.
“Sen,” diyebildim hissettiğim güçsüzlükle.
O'nun yaptığı tek şey hızlıca bana sarılmak olurken itmeye bile gücümün olmadığını fark ettim.
Kokusu burnuma dolarken gözlerimden bir damla yaş tişörtüne düşmüştü. Ne sarılabiliyordum ne de itebiliyordum.
“Aden.” Adımı o'nun ağzından ilk defa o yanımdayken duymanın getirdiği mükemmel his içime dolarken daha fazla dayanamamış ve karanlığın beni içine çekmesine izin vermiştim.
Bayılmadan önce duyduğum son şey; Bulut'un adımı haykırışı, Şimal'in yan odadan çıkıp yanımıza gelişiydi.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Kim Ölü Kim Diri'
Short Story••• Sen biliyor musun, Kim ölü kim diri? Ben öldürüyorum, İçimde ki seni... •••