『十一』

942 117 24
                                    

Seonghwa oyunları döke saça getirmişti. Taşları 4'er 4'er dizdikten sonra el çakışmış ve oyuna başlamıştık. 'Taş, kağıt, makas yapalım'

"Bana uyar tamam"

'Hangi elimde?'

"Sol tarafta"

'Sen kazandın başla'

"Bekle bi saniye mutfaktan peçete alacağım ağlayınca gözyaşlarını silersin" demis ve gülerek peçete almış odaya geri dönmüştüm.

'Ha ha çok komiksin yarıldım gülmekten'

"Şşt iTS THE SHOW TİME"

Hongjoong dairenin içinde 1 taş kalacak şekilde taşlarını dağıtmış son taş hazinesine düştüğü için tekrar oynamıştı.

Seonghwa da aynı şekilde başlamış oyun böyle devam etmişti. Taşları bitmek üzereydi ve taşları ilk bitiren Hongjoong olduğu için karşı tarafın taşlarını da kendi hazinesine eklemişti.

"Sayma zamanıı"
İkiside taşlarını saymayı bitirmişti ve Seonghwa da 3 taş eksikti. "Buyrunuz peçeteniz Seonghwa bey"

'Güzel oyundu senin iyi olduğun oyunu oynadık sıra benim iyi olduğum oyunu oynama zamanı'

Reverse oynayacaklardı Seonghwa gerçekten bu oyunda çok iyiydi annesini ve kuzenlerini üst üste birçok kez yenmişti. Hongjoong mangala taşlarını yerine koyarken Seonghwa onu bekliyordu. 'Bu oyunu biliyor musun?'

"Tabii ki biliyorum zekâ oyunları dersinde birçok kez oynamıştım"

'Başlıyorum o zaman'

"Başla"
Seonghwa oyunun başından beri çok iyi gidiyordu her seferinde Hongjoong'un taşlarını siyaha çevirip öne geçiyordu son taşları kalmıştı Seonghwa taşını koyup 2 beyaz taşı siyah yapmıştı, Hongjoong ise sadece 1 tane taşı beyaz yapmıştı. Oyun bitmiş kimin kazandığını bulma vaktiydi.
'Hongjoong ağlıyor musun, olsun bi dahakini sen kazanırsın' diyip gülmüştü

"Ne kadar da komik bir insansın woww"

'Tamam kaç taşın var onu söyle'

"28 taşım var senin"

'36 taşım var ben kazandım ağla'

Hongjoong ayağa kalkmış "Tamam şimdi Seonghwa'ya nasıl yenildim diye tuvalete ağlamaya gidiyorum ühü"

'Güle güle sana, dur cidden nereye gidiyorsun?'

"Üstümü giyineceğim çilingir çağıracağım eve girmek istiyorum çünkü"

'Sen üstünü giyinirken ben arayayım mı?'

"Harika olur"

Hongjoong üstünü giyinirken buraya en yakın çilingirciyi internetten araştırmış ve aramıştım."Merhaba XXX çilingir adresinizi alabilir miyim?"
'Merhabalar XXX sitesi B bloğu kat 9 daire 32 ama gelince 33.dairenin kapısına vurun lütfen'
"Tamamdır efendim yaklaşık 5 dakikaya orada olurum"

Telefonu kapadıktan sonra Hongjoong'a seslenmiştim 'çilingiri aradım birazdan burada olacaklarmış'
"Tamam teşekkürler"

Kapı çalmıştı açtığımda çilingire daireyi göstermiş ve yanına gitmiştim, beklerken Hongjoong kapının kenarından çilingiri izliyordu elimle ona orada durmasını işaret etmiştim ve başını tamam anlamında sallamıştı.

Çilingir kapıyı açtıktan sonra Hongjoong parasını ödemiş teşekkür etmiş ve yanıma gelmişti. "Beni evinde ağırladığın için teşekkür ederim bu kısa zaman içinde çok eğlendim."
'Rica ederim herkes böyle yapardı'
"Emin ol yapmazlardı neyse görüşmek üzere"
'Görüşürüz' dedikten sonra eve girmiş ve bu yaşananlar için tanrıya şükretmiştim.

>>>>>>>>>>>
Yeni bir haftaya başlamıştık annem dün beni aramış salı günü geleceğini söylemişti. Şirkete girdiğim gibi San yanıma gelmiş bugün olan toplantıları söylemiş ve önemli dosyaları vermiş konuşmaya devam etmişti, odaya girdiğimde konuşmasını bitirmiş ben konuşmaya başlamıştım.
'Hafta sonu Hongjoong ben de kaldı.'

"Ne! neden?"

'Evde anahtarlarını unutmuş benden kapıyı açmak için yardım istedi açamayınca saatin geç olduğunu söyleyip eve davet ettim'

"Yani crushını eve attın inanamıyorum sana Seonghwa şerefsiz misin?" deyip kahkaha atmaya başlamıştı.

'Hayır adam gibi kalması için davet ettim sus lütfen'

"Eee sonra bir şey oldu mu?"

'Ehe sabah kalktığımda yanımda yorgana sarılmış-

"Oha Seonghwa çocuğu birde yatağa mı attın yazıklar olsun"

'Ne diyorsun lan sen gerzek gece yanıma yatan oydu zaten sonra özür diledi'

"Tamam sakin ol Park platonik Seonghwa yalnız sen iyice gossip girl oldun he Woo ile birlikte dedikodu gecesi yapmalısınız"

'Bi gün arayayım da yapalım bari sizden vakit kalırsa tabii'

"Namahrem diye bir şey var hatırlatayım"

'Hm hm neyse şuan olacak bir toplantı var mı?'

"Hayır ama bir buçuk saat sonra bir toplantın var"

'Saati geldiği zaman söylersin okey'

"Tamam bye platonik Seonghwa"

'Bi kerede sus be adam'
San yoo diye bağırdıktan sonra odadan çıkmıştı.

Yaklaşık 2 toplantıdan sonra beynim ve bedenim aşırı derecede yorulmuştuk ve saat 8'e geliyordu, San'a çıktığımı söylemiş ve evin yolunu tutmuştum. Yürürken canım yemekten sonra yemek için kurabiye çekmişti bu yüzden yolumu değiştirip pastaneye girmiştim.

Eve yemek kokuları olmadan girmek biraz canımı sıksada üzerimi değiştirip çok aç olduğum için ramen stoğumdan ramen çıkarıp kettle'a su koymuş kaynadıktan sonra ramene acı sosları ve suyu eklemiş yemeye başlamıştım.

----------------------------------------------
notlara yaziom umarim 250-300 kelimeyi geçmiştir
600 kelime olmus yeee
oy verin abee

落ちてくる花- Seongjoong [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin