『十四』

828 104 30
                                    

Seonghwa

Bugün diğer günlerden daha mutlu ve erken kalmıştım bu yüzden yatakta oturur vaziyete gelmiş, telefonumu kontrol ediyordum ve Hongjoong'a mesaj atmaya karar vermiştim fakat mesaji atmak ve atmamak arasında kalmış sonrasında ise mesaj atmıştım.

Seonghwa
Günaydın

mesajı attıktan 2 dakika sonra Hongjoong ona geri dönüş yapmıştı.

Hongjoong
Sana da günaydın, çok erken değil mi?neden bu kadar erken uyandın.

Seonghwa
Bilmiyorum biraz mutluyum ondan olabilir belki.
Sen neden erken uyandın peki??

Hongjoong
Normalde de bu saatte uyanıyorum ama ben de mutluyum hem de fazlasıyla.
Hm Kahvaltı yaptın mı?

Seonghwa
Daha yapmadım annem uyanmasın diye yataktan bile kalkmadım.

Hongjoong
Ben kahvaltı yapacağım istersen gel annenin uyanmasını beklersen acıkırsın hem.

Seonghwa
YEMEEEEEEK
BEKLE İKİ DAKİKA İÇİNDE GELİYORUM.

Hongjoong
sakin olur musun hepsini iki dakika içinde yemeyeceğim Seonghwa ve ayrıca çok ses çıkarma bu saatte uyanmasın kadın.

Seonghwa
Tamamdır, efendim.
Lütfen kapıyı açar mısınız?

Hongjoong
Geldim geldim.

hehet

Hongjoong kapıyı açtığında saçı başı dağınık bir Seonghwa görmeyi beklemiyordu bu yüzden kabarık olan saçlarına bakıp gülmüş ve onu içeri almıştı.

Hongjoong Seonghwa'nın kabarmış saçlarını düzeltmek için biraz eğilmesini söylemiş ve saçlarını eski haline döndürmeye çalışıyordu. Seonghwa ise saçlarını düzeltmeye çalışan Hongjoong'a şirin şirin bakıyordu.

"Yah niye öyle bakıyorsun bana tamam yeter git elini yüzünü yıka" demiş onu koridora doğru itmisti, Seonghwa ise arkası dönük bir şekilde çünkü çok şirindin diyip tuvalete girmişti.
...

Seonghwa tuvaletten çıkmış, mutfağa girmiş ve Hongjoong'un ne içmek istersin sorusunu duymuştu.

"Sen ne içeceksin?"

"Kahve yapmayı düşünüyorum sana uyarsa yapayım mı sanada?"

"Olur genelde sabahları kahve içiyorum"

>>>>>>>>
Hongjoong kahveleri masaya koymuş ve kahvaltılarını yapmışlardı. İkisinin de iş saati yaklaşıyordu bu yüzden Seonghwa eve geri dönmüştü, eve girdiğinde annesi uyanmış kahvaltısını yapıyordu. Annesine günaydın demiş Hongjoong'un evinde kahvaltı yaptığını söylemişti sonra odasına üzerini değiştirmeye gitmişti, çıktıktan sonra masada olan bir dilim portakali ağzına atmış kapının girişinde olan anahtarlıktan anahtarını alıp evden çıkmıştı.

Hongjoong ise evden çıkmış asansöre basmış gelmesini bekliyordu, tam kapıyı çalacaktı ki Seonghwa'nın evden çıktığını görmüş ve geri adım atmıştı.

"Ver ceketini ben tutayım asansörde de ayakkabını bağlasın hadi gel" Seonghwa tamam demiş ayakkabısını bağlamak için eğilmişti, kalktığında ise tam ceketini alacaktı ki Hongjoong ceketi vermeyi reddetmişti.

...
Seonghwa dükkanın önünde durmuş Hongjoong'un inmesini bekliyordu, Hongjoong ise aniden Seonghwa'nın yanağına minik bir öpücük bırakmış, görüşürüz dedikten sonra arabadan inmişti. Seonghwa hâlâ minik öpücüğün etkisiyle Hongjoong arabadan inince anca sana da diyebilmişti. Yüzünde bir gülümseme ile şirkete sürüyordu.

Şirkete vardığında her zaman ki gibi San ile karşılaşmış ona kahve getirmesini rica etmis asansöre binmişti. San elinde kahveleriyle 5 dakika sonra gelince ne olduğunu sormuştu.

"San ne oldu bilemezsin"

"Evet eğer söylemezsen bilemem"

"HONGJOONG İLE ÇIKMAYA BAŞLADIK"

"OHA NEE NASIL LAN"

"Bak şimdi dün sürpriz yapmak için... İşte şimdi ben onu bırakınca beni öptü, az kala bayılacaktım şirkete nasıl geldiğimi bile bilmiyorum"

"Geçmiş olsun kardeş, Allah kurtarsın"

"Saol abi sen de olmasan valla"

"Ne demek yavru hadi naş işimiz gücümüz var bizim de"

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
dünyanin en zart zurt iğrenç bölümü oldu HAJDJKANDKNWNDNWKDNKWMD
ne kadar sakin kafayla yzamak istesemde kimse susmuyor amk
oy verseniz hani 👉🏼👈🏼🥺💟

落ちてくる花- Seongjoong [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin