『十六』

709 89 47
                                    

Hongjoong

Eve gelene kadar herşey çok iyiydi fakat eve gelince kendimi halsiz hissetmeye başlamıştım, burnum akıyor ve kaşınıyordu. Hapşırmaktan artık gözlerim kızarmıştı. Ben de sıcak bi duşun bana iyi geleceğini düşünerek banyoya girmiştim. Çıktığımda öncekinden biraz daha iyiydim ama hâlâ burnum akıyordu yerimden kalkacak hâlim olmadığı için Seonghwa'yı çağırmıştım.

Kapı çaldığında yerimden kalkmış yavaş adımlarla yumuşak battaniyemle ilerliyordum, açtığımda Seonghwa şaşırmıştı.

Yüzümü ellerinin arasına alarak "Bebeğim dışarıda kalın giyinmedin mi sen" diye sormuştu.
"Gerçekten kalın giyindim hatta ayaklarım üşümesin diye iki tane çorap giydim" demiştim.

Seonghwa eliyle ateşimi ölçtükten sonra ateşin yok demiş alnıma öpücük bırakıp beni odama göndermişti, odama giderken geri dönmüş ona çorba yerine ıhlamur çayı istediğimi söylemiş ve oturma odasına oturmaya karar vermiştim.

Bir süre sonra Seonghwa bir elinde çay diğer elinde kahve olduğunu anladığım iki bardak ile geri dönmüştü. Bana her seferinde çorba istemediğinden emin misin diye soruyordu ben de her seferinde istemedigimi söylüyordum. Bu durumdan biraz sıkılmıştım açıkçası.

"Hongjoong-"

"Seonghwa gerçekten çorba istemiyorum lütfen sorma sevgilim."

"Tamam sormuyorum sustum, ama çayını içtikten sonra uyu kendine gelirsin biraz daha."

"Ben uyuduktan sonra eve mi gideceksin?"

"Dönmeli miyim sence?"

"Bence dönmemelisin ve birlikte uyumalıyız" dedikten sonra tamam o hâlde gitmiyorum demiş kahvesini yudumlamaya devam etmişti.

Televizyon izlemekten sıkılmış Seonghwa'ya uyumak istediğimi söylemiştim, Seonghwa bardakları mutfağa koyup geliyorum demişti ben de yavaş adımlarla koridorun sonunda olan odama doğru yürüyordum bir anda neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde havaya kaldırılmıştım.

"Tıpkı bi dede gibisin" gülmüştü.
Kısa süreliğine de olsa kafamı göğsüne gömmüştüm, çok güzel kokuyordu.
Beni yatağa bırakmadan beni indirmişti, yorganı üstünden biraz açmış içine girmemi sağlamıştı. İkimiz de yerleştikten sonra Seonghwa kolunu başımın altına geçirmiş beni kendine doğru çekmişti, bende biraz daha yaklaşarak elimi göğsüne yerleştirmiştim en rahat pozisyonu almış, Seonghwa'nın o güzel kokusuyla uykuya dalmıştım.

>>>>>>>>>>>>
Seonghwa

Uyandığımda kafamı kaldırmış Hongjoong'u uyandırmamaya dikkat ederek saati kontrol etmiştim. Akşam olmuştu bile tam 5 saattir uyuyorduk, yerime tekrar yattıktan sonra Hongjoong'un ateşi var mı diye ne olur ne olmaz diye kontrol etmiştim ateşi yoktu. Onu uyandıracaktım fakat biraz izlemeye karar vermiştim.
Tekrar kolumu kafasının altından yavaşça geçirmiş saçlarını okşamaya başlamıştım, bir süre önce kırmızıya boyattığı saçları akmış yerini nar çiçeği gibi bi renge bırakmıştı her ne kadar böyle de çok güzel gözüksede doğal saç renginden vazgeçemiyordum. Biraz daha izledikten sonra onu uyandırmaya karar vermiştim.

"Sevgilim uyanacak mısın?"
Uykulu sesiyle uyanacağını söyleyen mırıltılar çıkarıyordu. Yanağına parmağımı dokundurup duruyordum.

"Uyanıyor musun?"
"Hmmm hm" "Kalkıyorum o zaman ben"
Kendini konuşmaya zorladığı çok belli bir şekilde saatin kaç olduğunu sormuştu. "Saat 7 oldu bile bitanem kalkacak mısın artık"

"Hm kalkıyorum şimdi"
Kalkacağını söyledikten sonra tuvalete elimi yüzümü yıkamaya gitmiştim.

Çıktığımda Hongjoong yatakta bağdaş kurmuş bekliyordu. Yaklaşıp yüzünü ellerim arasına almış dudağına öpücük bırakmış tavuklu erişte yapacağımı söylemiştim, kafasını tamam anlamında sallamış o da tuvalete girmişti.

Erişteleri yaparken Hongjoongun mutfağa geldiğini fark etmiş ona nasıl olduğunu sormuştum, iyi hissettiğini söyledikten sonra ellerini kamera olarak kullanmaya başlamış ne yaptığımı soruyordu
"Park bey ne yapıyorsunuz anlatabilir misiniz acaba?" "Sevgilim ve bana tavuklu erişte yapıyorum kendisi çok acıkmış da"
"Hm anlıyorum efendim sevgiliniz kulağıma fısıldadı az önce canı yemekten sonra tatlı istiyormuş"
"Anlıyorum sevgilime ne istediğini sorabilir misiniz?" Hemen demiş parmağını kulağına tutmuş sanki ses geliyor gibi yapmıştı. "Kendisi damla çikolatalı kurabiye istediğini söyledi şimdi ve umarım yapar." dedi "Düşünmem lazım yapsam mı hmm"
"Bence yapmalısınız gece film izlemek istediğini söyledi çünkü." "Hm eğer bana yardım ederse tadı daha güzel olabilir bir sorar mısın?" "Tabii ki de yardım edeceğini söyledi efendim"

hehet

Seonghwa erişteleri pişirmiş bu kadar yeterli hadi yemeye başlayalım demişti. Hongjoong hızlı bir şekilde yemeğini yedikten sonra dolaptan kurabiye için gerekli malzemeleri çıkarmıştı, Seonghwa'da kaseleri sudan geçirip makineye yerleştirmiş kurabiyeyi yapmaya başlamışlardı.

...
"Hongjoong kurabiyelere bakar mısın?" tamam demiş kurabiye kokan mutfağa girmişti. "AAAAAA ÇOK GÜZEL OLMUŞLAR HEMEN YEMEK İSTİYORUM" "Bence soğusunlar öyle yiyelim"
Hongjoong hâlâ sıcak olan kurabiyeleri soğuması için tepsiden almış büyük bir tatlı tabağına dizmişti.

>>>>>
9 gibi Seonghwa ve Hongjoong sonunda izleyecekleri bir film bulmuştu. Hongjoong'da kurabiye ve yaptığı kış çayını tepsiye koymuş içeriye geçmişti.

Seonghwa elini sevgilisinin omzuna atmış arada çay içip kurabiye yiyerek filmi izlemeye başlamışlardı.

>>>>>>>>>>>>>>
AAAAAAAAA KİTAP BİN OKUNMA OLMUŞ BİLE 🥳🥳🥳
seongjoong çok şirin allahim bana dayanma gücü ver
kitabi hemen bitirmemeye karar verdim belki 20. bölümde fln bitiririm
herkes hayalet okuyucu olmuş aga b
nys sevyom sizi bb 💟

落ちてくる花- Seongjoong [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin