4.Bölüm

147 14 0
                                    


Sonunda büyük bir oh! çekerek eve geldim. Şu an evin kapısının önündeyim ve her zaman olduğu gibi anahtarımı bulamıyorum. Umarım annemler evde yoktur. Sonunda elime soğuk bir metal değince gülümsedim. Büyük bir nefes aldım ,derinlerime kadar çektim oksijeni.Anahtarı sokup çevirdim kapı kitliydi. Bizimkiler büyük ihtimal yoktu.Bu benim için büyük bir şanstı.Kapıyı açıp içeri girdim.Işıklar kapalıydı .Bir yere takılıp düşmeden önce ışıkları açmanın mantıklı olduğunu düşünüp açtım.

Hızlı adımlarla odama ilerledim. Çantamı yere bırakıp elbise dolabımın başına geçtim. Duvardaki saate baktım tam bir saatim vardı ve bu süre gayet yeterliydi. Ne giyebileceğimi düşünmeye başladım. Çok abartılı olmamalıydı ama ezik gibi de olmamaylıdım.

Ahhhh !!! Ne giysem kiii ?

Parmaklarımı belki de yüzüncü defa elbiselerin üzerinden geçirirken gözlerimi kapattım. Şansa ne gelirse onu giyecektim. Elimi durdurup gözlerimi açmadan elbiseyi dolaptan çıkardım. Gözlerimi açıp elbiseye baktım. Bu geçen yaz gittiğimiz bir düğün için aldığım elbiseydi.

Mini sayılmazdı ama uzun da diyemezdim. Bordo rengi, straplez hafif belime oturan bel kısmından sonra salaş olan bir elbise. O kadar abartılı veya çok da sade bir şey değildi bunu giyebilirdim. Altına da bu elbise için aldığım siyah kalın topuklu üzeri kapalı bot şeklinde olan topuklumu giyecektim. Hemen elbiseyi yatağımın üzerine bırakıp banyoya geçtim. Saçıma toka takıp önüme gelmesini engelledim. Yüzümde kalan makyajı temizledim. Birazcık fazla makyajdan zarar gelmezdi sanırım.

Önce yüzümü nemlendirdim ardından fondöten'i sürdüm. Gözlerime güzel bir kuyruklu eyeliner çektim. Rimeli sürüp kirpiklerimi belirginleştirdim. Gözlerimin içine beyaz kalem sürdüm şimdi daha hoş duruyordu. Bordo dudak kalemimi alıp dudaklarıma çerçeve yaptım daha sonra bordo rujumu alıp içini doldurdum. Mat rujları seviyordum.

Saçımdan tokayı çıkardım. Saçım bozulmamıştı hala düzdü. Bu yüzden saçıma dokunmadım. Hemen yine hızlı adımlarla hatta koşarak odama geçtim. Üzerimdekileri çıkarıp hemen elbisemi üzerime geçirdim. Fermuarını zor olsa da kapattım. Ardından vestiyerden ayakkabımı aldım. Giymeden önce odayı toplasam daha iyiydi. Çünkü Tahmin edersiniz ki topuklu oldukça rahatsız bir ayakkabı. Ayakkabı elimde tekrar odama geçtim , ayakkabıyı yere koyup odayı toparladım ve saate baktım daha on beş dakikam vardı.

Ayakkabıları ayağıma giyip aynanın karşısında kendime baktım. Tamam işte hazırdım geriye sadece çanta işi kalmıştı. Annemin o minik çantalarından aldım elime. Sanırım birşey demezdi. İçine telefonumu ve birazcık para koyup kapattım. Saate baktığımda on dakika vardı. Zaman hiç geçmiyordu sanki ya da bana öyle geliyordu.

Yatağımı bozmamaya özen göstererek üzerine oturdum. Biraz bekledikten sonra telefonumun sesi odayı doldurdu. Arayan sarptı açtığım sırada 'kapının önündeyim çık hadi' deyip yüzüme kapattı. Hemen ayağa kalkıp odadan çıktım. Üzerime siyah deri ceketimi geçirdim ve tabi ki hediyemi almayı unutmadım. Ne zaman aldın diyeceksiniz şimdi haklı olarak. Otobüsten indiğimde hemen evin yanında duran mağzadan almıştım. Aslında önce ne alacagımı kestiremesem de. Siyah bir kumandalı araba aldım.Gayet şık ve havalı bişeydi. Sonuçta oğlan çocuğu olduğu için beğeneceğini düşünmüştüm.

Daha fazla oyalanmadan kapıyı kapatıp asansörü çağırdım. Neyse ki hemen gelmişti. Binip sıfıra bastım ve tabi ki aynadan son kez tipime bakmayı da ihmal etmemiştim. Asansör durunca kabinden çıktım. Dış kapıdan da geçtiğimde gördüğüm manzara karşısında afalladım. Siyah 'Mercedes-benz' bana göz kırpıyordu ve tabi ki onun haricinde gayet şık olan iki adet yakışıklı.

SÖZ VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin