8 yaşındayken İzmir'den İstanbul'a yolculuk ederken ailemle trafik kazası yaptık. Ben kazadan sağ kurtulurken annem ve babam benim kadar şanslı değillerdi. Kazadan birkaç saat sonra gözlerimi hastanede açtığımda odada yalnız olduğumu gördüm. Annemin ve babamın öldüğüne inanmak istemesem de kaldığım odanın kapısının aralık bırakıldığı zamanda cansız bedenleri görmüş, dört duvar arasında yalnız kaldığımı anlamıştım. Kapıdan içeri gireceklerini hayal ederken cansız bedenleri gördüğüm bütün hayallerim yıkılmıştı.
Kazadan bir hafta sonra teyzem hastaneye beni almak için gelmişti. Doktor iyi olduğuma karar verdiğinde beni taburcu etmişti. Hastane çıkışında bekleyen amcam, teyzemin beni evine götürmesine izin vermemişti. Kolumdan tuttuğu gibi beni arabaya bindirmişti. Teyzem beni arabadan indireceği sıra onu ittirmiş, arabaya binip hastaneden uzaklaşmıştık. Bana zarar vereceğinden korksam da yol boyunca bana kızı gibi bakmıştı. Nereye gittiğimizi bilmesem de aklımda sadece annem ve babam vardı.
Amcamın geldik demesiyle arabadan inmiştim. Küçük bedenim dışarıdaki soğuğa dayanamayınca üzerindeki paltosunu çıkarmış omzuma koymuştu. Yürüdükçe başımın döndüğünü fark etsem de bir yere oturmamış yürümeye devam etmiştim. Yere düşeceğim sıra beni kucaklamıştı. Yorgunluğa dayanamayan gözlerim daha fazla dayanamamış, uykuya dalmıştım. Birkaç saat sonra gözlerimi açtığımda bir yatakta uyuyordum. Amcama defalarca seslenmeme rağmen odama gelmemişti. Gittiğini sandığım bir anda kapı açılmıştı. Girenin onun olmadığını anladığımda ağlamaya başlamıştım. Odaya giren kişi yanıma gelip beni teselli etmişti. Bana adımın ne olduğunu sorduğunda söze başladım.
'Ben Mısra, Mısra Güneş.'
'Tanıştığımıza memnun oldum. Ben Ahenk Deniz.'
'Amcamın nerede olduğunu biliyor musunuz?'
'Sizi buraya getiren kişiyi mi?'
'Evet.'
'Sizin amcanız olduğunu söylemedi. Sadece sizi dışarıda bulduğunu söyledi.'
Odamda yalnız kalmak istediğimi söyleyince Ahenk abla odadan çıktı. Bana kızı gibi bakacağını düşünürken beni bilmediğimi bir yere getirmişti. Babamın amcamla küs olduğunu bilmeme rağmen bana bakacağını düşünmüştüm ama yanılmışım. Zamanla kaldığım odaya alışmış, kaldığım yerde yeni yeni arkadaşlar edinmiştim. Geceleri uyuyacağım saatlerde Ahenk abla odama gelir, başucumda bana kitaplar okurdu. Saçlarımı okşamadan ve yanağıma öpücük bırakmadan odamdan çıkmazdı. Kaldığım yerde arkadaşlarımdan çok Ahenk ablaya alışmıştım.
Bir gece kitap okumak yerine kendi hikayesini anlatmayı tercih etmişti. Hikayeye başlamadan önce bana annesinin öldüğünü, annesini öldüren kişinin de babası olduğunu söylemişti. Babası ceza evine girdiğinde köydeki evlerinde bir başına yaşadığını anlattı. Kardeşi olmadığı için şanslı olduğunu söylese de bazı kısımlar da 'Keşke kardeşim olsa.' demişti. Annesi ölünce babası da hapse girmiş, köydeki evlerinde yaşarken zamanla yemek yapmasını öğrenmiş. Kendi karnını kendisi doyurmuş, giydiği kıyafetleri yıkamış, sökülen yerlerini kendi dikmiş. Yıllarca köydeki evinde yalnız yaşamış, köyde yaşayanlara belli etmese de zamanın birinde köylülerden biri misafirliğe gelmek istemiş. Kabul etse de etmese de gerçekleri öğreneceklermiş. Kabul etmekten başka çaresi kalmamış. Akşama kadar misafir gelmesini beklemiş, çay koymaya fırsatı bile olmamış. Misafir geldiğinde annesinin ve babasının nerede olduğunu sormuş. Sorunun cevabını düşünmeden cevaplamış, annesinin öldüğünü babasının da annesini öldürdüğü için hapse girdiğini söylemiş.
Misafirliğe gelen kadın köylülere durumu bildirmiş. Köylülerden kimse Ahenk ablaya sahip çıkmak istemeyince çocuk esirgeme kurumunda yaşaması uygun görülmüş. En yakın çocuk esirgeme kurumunun şehirde bulunduğunu bilen köylüler aralarından birinin Ahenk ablayı şehre götürmesi için seçmişler. Aralarından seçilen köylü onu şehre götürmüş. Çocuk esirgeme kurumuna yerleştirildikten sonra onu buraya getiren kişi köye geri dönmüş. Çocuk esirgeme kurumunda büyümüş, küçükken gitmek isteyip de gidemediği okula gitmiş. Üniversiteyi bitirdikten sonra mezun olduğu işi değil, yetim çocuklara bakmayı tercih etmiş. Yıllarca yaşadığı çocuk esirgeme kurumuna geri dönmüş. Kendine yetim çocuklara bakacağına dair söz vermiş. Hikayenin burada bittiğini düşünürken küçükken bu odada kaldığını söylemişti. Benden önce bu odada onun kaldığını öğrendiğimde ona daha fazla bağlanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM BİZİ AYIRANA DEK
RomantikMısra Güneş, sekiz yaşında bir trafik kazasında hem annesini hemde babasını kaybeder. Kazadan birkaç saat sonra gözlerini hastane odasında açar. Trafik kazasından sağ kurtulan kişinin sadece kendisinin olduğunu odasının önünde geçen cansız bedenlerl...