2. Bölüm:
Beyaz Sayfalara Kanla Yazılan Mektuplar
Kötü sonla biten kaç masal vardır? Hiç.
Masallar kötü sonla bitmez, bunu biliyorum. Bunu herkes biliyor.
Ama bazen bir masal açıp okuduğunda kalbindeki sızı dinmiyor. Binlerce kez okuduğun o masal iyi sonla bitecek, biliyorsun. Masallar kötü sonla bitmez, biliyorsun. Ama kalbin durmuyor. Kalp krizi bile geçirsen daha az canını yakacak o sızı bedeninden ayrılmıyor. Kalp yalan söyleyemezmiş, duyguları en çok o gizlemezmiş insandan. Kalbin içinde yatan bir çocuk vardır derler, o masum çocuk yalan söyleyemez.
Kalbin acıyor, çünkü yaran var.
Çünkü o çocuk, masallardaki kötü sonu gördü.
Belki de bazen en çok bu yüzden acıyor insanın içi. Kötü sonu bilmek hep bir sızıya yer açıyor kalbinde. Birini seviyorsun, bir gün ayrılacağınızı biliyorsun. Bir kitap okuyorsun ve kötü sonu olacağını biliyorsun.
Şu yaşıma kadar öğrendiğim tek şey kitapların sonları. Hiçbir kitap iyi sonla bitmez, iyi sonla biten o roman aslında yarım kalmıştır. Çünkü ilerde illaki bir şey olur. Eğer her şey yolunda devam edebilseydi, o roman olmazdı. Böyle bir ihtimal yok.
İyi sonlar yoktur o yüzden. İyi olan bir durumda bitirilen bir kitap vardır.
Ve her hikâyenin sonunda ölüm vardır. İster iyi olarak algıla ister kötü olarak algıla ölümü, asıl son dünyadan göçüp gitmektir.
Yalan.
Yalanlardan olmuşmuş her şey. Anlıyorsun. Yaşıyorsun, görüyorsun... Ve biliyorsun, mutluluk yalan. Gülünce ardından bir şey olacak diye düşünmeye başladığında hayatın en iç kısmını yaşamış oluyorsun.
Belki de iyi sonlar vardır ama bize uğramamıştır.
Depremde üzerimize yıkılmış her şey ama zaten külmüşüz, ne fayda?
Ölmemişiz, çünkü küller ölmezmiş.
Elimdeki kalemi resme bastırdığımda ucu kırılıp yatağın üstünde bir yere gitmişti bile. Kalemi bırakıp fotoğrafı elime aldım hızlıca.
Hayır.
Hasar almıştı. İstediğim şey bu değildi.
Komik. Karalamak için aldığın fotoğraf zarar görünce için acıdı, komik...
Silgimi alıp kurşun kalem lekesi olan yerleri narince temizlemeye çalıştım. En sonunda yıpranmış fotoğrafa baktığımda kalbimde onun varlığı vardı: annemin. Baş parmağımı saçlarının üzerine koydum.
Keşke yanımda olsan da gerçekten saçlarını okşasam. Anne, neredesin? Yanımda olmalıydın.
Özür dilerim, seni kurtaramadığım için özür dilerim.
Ama çocuktum. Sadece beş yaşımdaydım... Benim hatam mıydı?
Olmamalıydı, böyle olmamalı.
Hayatın kıyısı bazen bir uçurum olabilir. Hatta insanlar uçurumun kenarında olmaktansa, yere yatmayı tercih edebilir. Ama uzanmak daha da korkunç. Çünkü eğer düşmen gerekiyorsa hayat seni elbet oradan düşürür. En basiti her zaman düşeceğini anladığında kendin atlamaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN KADERİ
Teen FictionIşıklar kesilir, Bir mum yakarsın. Etraf biraz aydınlanır belki ama, Kalbini aydınlatamazsın. Kaderine işlemiş o karanlığı, Hayatından söküp atamazsın