GİRİŞ

260 11 11
                                    

Giriş

"Ölüm bilinci bizi daha yoğun yaşamaya yöneltir."

-Paulo Coelho

Her karanlık yolun sonu ışıklarla kaplı olmaz. Yollar dikenli olunca sonları çiçek açmaz. Her kötü hikâyenin sonu iyi bitmez.

Çünkü her kötü hikâyenin sonu, hikâyenin içinde gizlidir.

Kız, adamı ittirmiş.

Belki de sonlar, hikâyenin başlangıcıdır. Bu hikâye başladığı gibi bitiyorsa, sonlar hep en baş noktadır.

Ölümle başlayan hayatlar, ölümle biter. Herkes ölmek için doğmaz, bazıları ölü olarak doğar.

Ölü annenin fotoğrafları yerdeymiş. Peki ya neden ölü biliniyormuş?

Küçük çocukların kulağına fısıldanan masallar...

Masallar her zaman iyi sonla bitmez. Hayat bir masaldır aslında, ama masallara sadece çocuklar kanar.

Masallar kötü sonla bitmez demişlerdi, kötüler kazanmaz. Peki ya bu masal?

Masallar tekerlemelerle başlarmış.

Bir varmış, yok olmuş.

Bir yokmuş, hiç var olmamış.

Kabuslarının sahibi aslında bir palyaçoymuş.

"Korkak! Kim palyaçodan korkar? Korkak!"

Ve kahkaha sesleri. Ama bir çocuğun kahkaha sesleri değil, bir palyaçonun kahkahası.

Doğru bildiği gerçekler yalan çıktığında duygularında kaybolmuş küçük kız. Hayır, kaybolmamış. Boğulmuş. O, karanlığında kendi kendini boğmuş. Her şeyi palyaçonun üstüne atmış.

Çünkü her şey palyaçonun suçuymuş aslında. Ama sorun şu ki, kız o kırmızı burunluyu hiç tanımamış. 

En çok güvendiği annesiymiş... Annesi, nerede annesi?

Annesi... Puf! Yok olmuş. Ne anılarında varmış ne de gerçekte. Gerçek neymiş ki?

Eğer bu bir hikayeyse, hikayeler noktayla bitmeli. Üç noktayla değil. Ama bu hikâye virgülle biten bir hikâye.

Bitmemiş bir hikâye.

Hoş geldin. Palyaçonun gösterisi başlıyor.

Ama palyaçoyu kimse tanımıyor.

KARANLIĞIN KADERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin