⁰⁸

1.2K 117 95
                                    

✿

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatımın neredeyse tüm güzelliklerini, ilklerini yaşadığım yere gelmek, benim için muazzamdı ama içimde bilemediğim bu duygunun ismi galiba korkuydu. Başından beri korkaklık etmeseydim belki buralarda olmayacaktım. Yıpranmamış ve daha dinç görünebilecektim. Hayatın gelgitleri beni fazlasıyla etkilemişti.

Sabah annemin sesi ile uyanmıştım. Gece geç saatlerde Jennie ve kız kardeşi ile Kore'ye inmiştik. Babam hepimizi aldırmış ve evimize getirmişti. Babamın ısrarları ve Jennie ile babalarımızın yakın dostluğundan dolayı Jennie ve kardeşi bizde kalacaklardı. Zaten istemediğimiz kadar boş alana sahiptik, birlikte kalabilirdik, hem Jennie'yi çok seviyordum.

Bu akşam Chae'nin düğünü vardı. Gelmemize yaklaşık iki gün kala Chae beni aramış ve gelip gelmeyeceğimi sormuştu, ben zaten o sıralarda Kore'ye dönmek için hazırlıklar yapıyordum. Geleceğimi öğrendiğinde bu duruma sevinmişti, görüşmeyeli uzun zaman olmuştu özlemiştim onu da.

Başka kişileri de özlemiştim..

Ailecek bir kahvaltının ardından annem ve kardeşlerimle sohbete dalmış, onları ne kadar özlediğimi yakından anlamıştım. Üstelik Jennie'nin kardeşi Yeji ile kardeşim Yuna çok iyi anlaşmışlardı. Geleli bir gün olmasına rağmen onlar baya yakın arkadaş olmuşa benziyordu. Haruto'ya da sataşacak iki kişi çıkmıştı.

Odamda daha önce okumadığım kitaplardan birini seçerek, tekli koltuklardan birine oturmuş ve okumaya başlamıştım. Dışarıda yağmur yağarken en sevdiğim şeylerden biri de; sıcak odamda oturup, pencerinin karşısında kitap okumaktı.

Penceremin camlarına vuran yağmurun sesi, odada ses yapan şeylerden sadece bir tanesiydi. Şöminenin içinde yanan odunların çıkardığı ses, odamda asılı olan saat ve daha niceleri..ama ben sadece yağmurun sesine odaklanmıştım. Yağmur daha öncesinde yağmış olan beyaz karları eritiyor, sonrasında yerine kendisini koyuyordu.

Sessiz geçen yarım saatin ardından aşağıdan gelen sesler artmaya başlamıştı. Büyük ihtimalle ya babam gelmişti ya da annemin misafirleri vardı. Bu akşam Chae'nin düğünü olduğu için bir yere gitmemiş, dışarı çıkmayı uygun görmemiştim. Saat beşe yaklaşıyordu ve benim de hazırlanmam gerekiyordu.

Tekli koltuğumda oturmaya devam ederken, odamın kapısının açılması ile oraya doğru dönmüştüm. Üzerindeki siyah kabanı ile kıyafetlerini değiştirmeden yanıma gelmiş olmalıydı.

"Müsait misin?" gözlüklerinin üzerinden bana bakmış ve ne yaptığımı kontrol edtmişti.

"Gel baba." diyerek gülümsediğimde babam odamın kapısını kapatmış ve yavaş adımlarla karşı tarafımda bulunan tekli koltuğa çoktan yerleşmişti bile. Ben de okuduğum kitabın kaldığım yerini işaretleyerek kapatmış ve koltuğun kenarına koymuştum.

La La Lost You | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin