2059'un Gizemi

17.3K 1.7K 552
                                    

Multimedia'da Cole var.

 Bölümleri okuduktan sonra vote ve yorumlarınızı unutmayın. Keyifli okumalar.

 

  Avcıların bir katı o hızla indiklerini öğrendikten sonra telaşla yeni katı aradık ama çabalarımız sonuçsuz kaldı. Saatlerce aramamıza rağmen deliği henüz bulamamıştık. En sonunda pes edip geniş koridora yayılıp uğruna savaştığımız yemeklerin bir kısmını yedik. Zaferin tatlı kokusu lafını Zaferin enfes tadı, olarak değiştirilebilirdik o an.

 Karnımız da doyunca konuşmaya başladık. Boş boş konuştuktan sonra artık kendimi tutamayıp Claire'e döndüm. "Ee, senin hikayen ne? Öyle dövüşmeyi nereden öğrendin?" dedim merakla.

 Claire öksürerek sesini temizledi. "Ben yıllardır ajanlık eğitimi aldım. Çok farklı silahsız dövüş sanatlarında dövüşmeye başladım. Zamanla eğitim beni kusursuzlaştırınca bana iş teklifleri geldi. Garip ama ihtiyacım hiç yokken tekliflerden birini kabul ettim. Belki aptalcaydı ama teklifler hızla arttı ve ben aralarında bunaldım. Kendimi buraya atmak iyi bir fikir gibi göründü. Sonuç olarak buradayım." Hepsini bir çırpıda anlatmış ve ilgisini parmaklarıyla oynamaya vermişti. Bu 'soru kabul etmiyorum' hareketiydi.

 Mesajı almıştım. Yanımda oturmuş, donuk bir şekilde karşıdaki boğucu duvarı seyreden Letha'ya endişeyle baktım.

 "Çok az yedin." dedim kısık bir sesle.

 "Beni idare edecek kadar fazla." diye düzeltti Letha ruhsuz bir ses tonuyla.

 "Öyle olsun." dedikten sonra söyleyecek bir şey aradım ama yoktu. Açtığım ağzımı Letha'yı neşelendirememenin verdiği pişmanlıkla geri kapattım.

 Sıkıntıyla hançerimi çıkarıp geçen gece Sophi'ya attığım fırlatma bıçağının körelmiş ucunu bilemeye başladım.

 Yanımızdaki zaten loş ışık yayan floresanlar titreyerek ışığını iyice azalttı. Siyahlığı koyulaşan duvarlara bakıp iç geçirdim. Kule'de yine akşam olmuştu.

 Uyuklamaya başlayan Cole'a bakıp dün Sophia'ya rağmen yeterince uyuyabilmiş olduğuma şükrettim.  Hala yeterince dinçtim. Kendimi avcıların bu kadar hızlı kat değiştirmesinden dolayı uyuyabilecek gibi hissetmiyordum zaten. İsabet olmuştu.

 Dakikalarca süren boş bekleyişten sonra Cole'un uzun uzun esnemelerin ardından oturduğu yerde gözlerini kapattığını gördüm. Ayağımla onu dürttüm ve gözlerini hızla açtı.

 "Tulumuna gir. Yarın her yerin tutulmuş bir şekilde hiçbir işe yaramazsın." dedim alayla.

 Cole konuşmadan Claire'i gösterdi.

 "Ben uyumayacağım. Letha da tulumunu seve seve paylaşır." dedim fısıltıyla.

 Cole başıyla onaylayıp tulumunu almak için ayağa kalktı. O sırada bir ses duydum. Cole'un kalın ayak bileğini tutarak işaret parmağımı sessiz ol manasında ağzıma götürdüm.

 "Çıt, çat, çıtt..."

 Sesler belli belirsizdi ve oldukça uzaktan geliyordu ama birilerinin yaklaştığı apaçıktı.

 Çıtlama sesleri zamanla şangırdama seslerine dönüştü. Sanki paramparça olan camlar gibi.

 Yoksa...

 Tahminim doğru olduğunu metrelerce ileride kararmaya başlayan koridoru görünce anladım. Her kim ya da kimler geliyorsa floresan lambaları kırarak ilerliyorlardı. Sırf diğer rakipleri karanlıkta bırakarak işlerini zorlaştırmak ve bir kez geçtikleri yoldan tekrar geçmemek için böyle bir taktik kullanıyorlardı.

KULEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin