"Yedi numaralı masadaki çocuk seni gözleriyle yiyor." Bir yandan bardakları kuruluyor bir yandan da bana bir şeyler anlatan arkadaşım Jimin'i dinlemeye çalışıyordum.
"İşinle ilgilen Jimin."
"Ben zaten işimle ilgileniyorum Taehyung-ah. Benim işim insanları gözlemek."
"Ben buna işsizlik diyorum." Gözlerini devirerek elindeki tepsiyi bana uzattı.
"Çok konuşma da şunları yedi numaraya götür." Tepkimi göstermek amacıyla sertçe elindeki tepsiyi aldım ve ona hafif bir omuz atarak hedefime yürümeye başladım. Jimin'in de dediği gibi beni gözleriyle yiyordu ve ben bundan hiç ama hiç hoşlanmamıştım. Evet, sürtük bir kişiliğim vardı ama şuan hiç de havamda değildim ve her şeye tilt oluyordum. Masaya yaklaşınca eğildim ve bardakları koymaya başladım. Feminen bir tarzım vardı ve bunu göstermek hoşuma gidiyordu ama dediğim gibi şuan hiç havamda değildim. Eğildiğim için kısa şortumdan kalça kenarlarımın göründüğünü hissediyordum çünkü oralarıma soğukluk vuruyordu. Elimle şortumu çekiştirdim ve afiyet olsun diyerek yürümeye başladım. Tabii ki dizilerde olan klasik şey oldu ve birisi beni kolumdan tuttu. Tek bir farkla ben birisinin kucağındayım ve bu kişi az önce beni gözleriyle yiyen kişiydi.
"Tanışırız diye düşünmüştüm ancak sen benim yüzüme bakmadın. Alınıyorum doğrusu."
"Bırak beni aptal. Sikine tekme atarsam daha çok alınırsın." Kucağında oturduğum çocuğa döndüm ve kaşlarımı çattım. Yüzü ve şuan kalça aramda dahi hissettiğim bacaklarının kasları feci derecede ateşliydi ama bu çocuk bugün benim kötü tarafıma denk gelmişti. Hızlıca masaya uzandım ve dolu bardağın birini aldım. Bardağın içindeki sıvıyı çocuğun yüzüne fırlatırcasına boşaltmam, onun beni itip küfrederek ayağa kalkması saniyeler içinde gerçekleşmişti.
"Ne yazık ki seksi çocuk bugün havamda değilim. Belki başka bir gün diyeceğim ama... Beni anca rüyanda görebilirsin." dedim ve sırıtarak bar tezgahına yürüdüm.
"Kanka ne yaptın çocuğa ? Bok gibi kaldı öyle." Güldüm bu dediğine ve göz kırptım. Sonra kendi elimle çocuğun suratına döktüğüm içkiden hazırladım ve onun yanına gittim.
"Al, az önce döktüğüm için bu bedava. Bir daha da herkese alelade yavşama. Güzelce tanışmak istersen herkes senin kapında olur zaten." dedim ve arkamı dönerek yürüdüm. Ben yürürken onun masasındaki kişilerde "ooo" tarzı söylemlerde bulunuyorlardı. Aldırmadan işime devam ettim ve bir daha da onunla göz göze gelmedim.
2 saat sonra
"Selam Barmen. Telefon numaranı hemen verirsen gideceğim ve eve geç kalmamış olacağım. Bana bu iyiliği yapar mısın ?" Yine gelmişti işte baş belası.
"Siktirip gider misiniz Bayım ?"
"Lütfen bana Jungkook de. Adımı o güzel ağızdan duymak bir şereftir."
"Hayır demeyeceğim. Git başımdan."
"Naz yapmak güzeldir ama fazlası yersiz."
"O zaman başkasına git çünkü ben fazla nazlıyımdır. Üstelik dik başlıyım da, sürtük bir kişiliğim de olabilir. Ne dersen..."
"Benden sana yar olmaz diyorsun yani ?"
"Aynen öyle. Benden sana yarrak da olmaz. Hadi siktir git." Başını eğip bir süre düşünüyormuş gibi yaptı. Sonra elini çenesine koyarak beni izlemeye başladı, ben bu süre zarfında asla ona bakmıyordum. Daha sonra arkadaşları çağırdı.
"Jungkook-ah, hadi gidelim. Geç oluyor." Bir süre daha bana baktığını ve iç çekerek sandalyeden kalktığını hissettim. O arkasını dönüp giderken elime bir çırpıda kalem aldım ve bağırdım.
"Jungkook-ssi !" Koşarak yanına gittim ve eline uzandım. O sırada mırıldanarak konuşuyordum, duyup duymaması önemli değildi.
"Arar mısın bilmem ama hala bu nazımı çekmeye dermanın varsa, ara." dedim ve avcunun içine numaramı yazdım. Bugün son kez ona bakarken gülümsedim ve saçını hafifçe karıştırdıktan sonra koşarak bar tezgahının arkasına girdim. O da çoktan gitmişti.
Merhaba arkadaşlar.
Ben Eliza.
Umarım beğenirsiniz kitabımı...
Sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERMAPHRODİTE/ taekook
Fanfiction"Arar mısın bilmem ama benim nazımı çekmeye dermanın varsa, ara." dedim ve avcuna numaramı yazdım. femTae! semeKook!