Sabah erkenden kalkıp işe gitmek için hazırlanmıştım. Aslında içimden hiç gitmek gelmiyordu ama mecburdum. Üstüme siyah bir crop giyip altıma da yırtık siyah pantolonumu giymiştim. Hazır olduğuma karar verince odadan çıktım. Aşağıdan Jimin bağırınca durdum.
"Odamda telefonum kalmış Tete, getirir misin ?" Geriye dönüp Jimin'in odasına girdim. Yatağının baş ucundaki telefonu alıp odadan çıktım. Odadan çıktığımla beraber telefona iki tane bildirim düştü. Cidden, normalde kimsenin özelini karıştırmazdım ama içime bir kurt düşmüştü. Şifresini bildiğim telefonu açtım. 199513.
Miyavmiyav: Bugünkü sözünü unutayım deme!
Miyavmiyav: Günaydın bu aradaaa
Mesajı atanın kim olduğunu ilk bakışta anlamıştım. O cidden Yoongi ile konuşuyordu. Siktir! Belliydi bir şeyler olduğu zaten ama şimdi aklımda kesinleştirmiştim. Üstten okuduğum mesajı ellemedim ve hiçbir şey olmamış gibi aşağı indim. Telefonu mutfaktaki masanın üstüne koydum.
"Al, koydum buraya. Ben işe gidiyorum. Sen ne yapacaksın bugün ?" dedim ağzını arayarak.
Bir süre cevap vermedi. Elindeki kirli tabağı tezgaha koydu ve bana döndü.
"Hiç. Hiçbir şey yapmayacağım. Evde otururum herhalde." dedi ve işine döndü tekrar. Hımlayıp onayladım onu. Aslında biraz kırılmıştım çünkü bana onunla buluşacağını söylese bile onu asla sorgulamazdım. Şımarık ve sürtük bir kişiliği olsa da o çok olgun bir insandı. Yeri gelince ciddi yeri gelince de çocuklaşmasını bilirdi. Bu yüzden o ne yaparsa yapsın sorgulamazdım zaten, ne yapacağını iyi bilirdi hep. Yine de bir şey belli etmedim ve evden çıktım. Taksiye bir sürü para vermekle uğraşamazdım. Otobüse binmek daha zevkliydi. Bu saatlerde dolu oluyordu çünkü öğrenciler oluyordu ama sorun etmiyordum. Sallana sallana gitmek çok zevkliydi. Durağa gelip beş dakika bekledim. Sonra da hemen otobüs gelmişti zaten.
......................
Bara gelince hemen üstüme önlüğü giyip tezgahın arkasına geçtim. Biraz temizleyip sandalyeye oturdum. Pek dolu olmuyordu bu saatlerde. Ama bugün ünlü bir DJ geleceği için ortalıkta telaş vardı. Jungkook'u görsem ona tonlarca sorum olacaktı. Ama o piç buraya hiç patron olarak gelmemişti. Aklama geçen akşam gelince yine sinirle doldum. Ağzımdan yüksek sesli bir of kaçarken arkamdan bir ses geldi. İti an çomağı hazırla. İyi insan lafın üstüne gelir, değil miydi o ? O piçe değil.
"Yine neye sinirlendin ?" Arkamı dönüp yüzüne baktım.
"Sana." dedim ve sanki bir işim varmış gibi tezgahta bir şeylerle uğraşmaya başladım.
"Sor hadi. Soruların olduğunu biliyorum ve cevaplarını alamadığın sürece böyle sinirli kalacaksın." Beni çok iyi tanıyor.
"Evet sorularım var ama dürüst olacaksan soracağım."
"Aslında sana hiç yalan söylemedim, sadece bazı şeyleri sakladım. Bu da sana özel değildi. Kimse buranın benim olduğunu bilmiyordu, yani adamlarım dışında."
"Tamam o zaman, bana cevap ver. İlk tanıştığımız gün neden buradaydın ? Hiç buranın patronu gibi durmuyorsun. Zengin değil misin ?"
"Seninle tanıştığımız gün, buranın resmi olarak sahibi değildim. Aslında sahibiydim ama gizli patrondum, anlarsın ya. O yüzden beni tanımadın. Ve tabii ki de zenginim Taehyung."
"Neden gizliydin ki ?"
"Bu mekanı babamdan gizli almıştım çünkü. Bir şirketimiz var ve babam oğlunun bar sahibi olmasının itibarını zedeleyeceğini düşünüyor. Ki böyle yerlerden de hoşlanmaz." dedi yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirirken.
"Peki şimdi herkes buranın senin olduğunu biliyor mu ? Hani baban hoşlanmazdı."
"Sen, Jimin ve arkadaş çevrem dışında kimse bilmiyor Taehyung. Bu yüzden güzelim, kimseye bir şey demek yok. Anlaştık mı ?"
Hellöööööö
Ben Eliza.
Oy vermeyenler lağım çukuruna düşüyormuşş
Sizi seviyorkee ve öpüyorke ĞPOMNBVFCDXŞLKJHGFDS bayke
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERMAPHRODİTE/ taekook
Fanfic"Arar mısın bilmem ama benim nazımı çekmeye dermanın varsa, ara." dedim ve avcuna numaramı yazdım. femTae! semeKook!