three

215 20 2
                                    

Burnuma dolan ferah deniz kokusuyla uyandım. Kaşlarıma ve kirpiklerime değen saçlar beni huylandırıyordu. Kafamı hafifçe oynattım çünkü neredeydim, ne haldeydim bilmiyordum. Gördüğüm ilk manzara Jungkook'un yüzü oldu. Burnumdan içeri dolan koku sanki vücudumu uyuşturuyor gibiydi. Kolumu kıpırdatmak istemiyordum zaten denesem de sadece milimlik şekilde oynatıyordum. Başım eski yerine tekrar düştü ve gözlerim yorgunlukla kapandı. Neden yorulduğumu ya da neden böyle hissettiğimi bile bilmiyordum. Dudaklarım konuşmak için aralandı ama kısık bir nefes vermek dışında hiçbir şey yapamadım. Ama sanki o beni anlamış gibi konuşmaya başladı. Sesi o kadar naif ve yumuşaktı ki. 

"Seni evine götüreceğim Taehyung, merak etme. İyi olacaksın." Kafamı sallayıp, ona teşekkür etmek istedim ama hiçbir şey yapamadım yine. Bedenimin bir yere yatırıldığını hissettim. Burnumdan uzaklaşan deniz kokusundan dolayı rahatsız oldum. Biraz sonra yattığım yerde hafifçe sallanmaya başladım. Tahmin etmesi zor değildi. Arabadaydım. Jungkook'un arabasında, onunlaydım. Çok kısa bir süre sonra gözlerim yavaşça kapandı ve ruhum bedenimi uykuya terk etti. 

&&&&&&&&

İkinci bir defa gözlerim açılınca daha iyi hissediyordum. Ellerim yattığım yeri buldu. Dokunduğum yerden destek alarak doğruldum ve etrafa bakındım. Evet, kendi evimdeydim. Ve evet, daha iyiydim. Yani fiziksel olarak... 

Jungkook mutfaktan elindeki bezle ellerini silerken çıkmış, benim uyanık olduğumu görünce kaşlarını kaldırmıştı.

"Oh, uyanmışsın. Nasılsın, daha iyi misin ?" Kafamı salladım ve teşekkür ettim.  Elindeki bezi sehpanın üstüne bırakarak derin bir nefes almıştı. Geliyordu. Soru yağmuruna tutulacaktım. Sakince ayak uçlarıma oturdu. 

"Sor hadi. Çok bile bekledin." dedim sık nefesler alarak. Gergindim. Ne hissedeceğimi ya da nasıl davranacağımı bilmiyordum. 

"Hastanede ne oldu ? Neden bir an da bayıldın ? Hiçbir şey anlamıyorum." diye arka arkaya soru sormaya başladı. Gülümsedim ilk önce ve içten içe kendimi sakinleştirmeye çalıştım. 

"Bende anlamadım Jungkook, inan. Aslında pek inanacağını sanmıyorum..." dedim hüzünle pencereden dışarıya gözüm kayarken. Hızla hareketlenen eli ince ayak bileklerimi buldu. Fazla bastırmadan ovuyordu. Bu hareketiyle biraz sakinleşmiştim. 

"Karnım ağrıyordu bu yüzden hastaneye gittim, biliyorsun. Fazla artmaya başlamıştı hele ki son bir ay da deli gibi ağrıyordu. Apandisit sandım, ameliyat olurum geçer diye düşünüyordum." 

"Neyin varmış ? Acun gibi davranmasana, çatlatma insanı." dedi sitem ederek. Gülümsemeye çalıştım ve ayaklarımı kendime çektim. 

"Çok fazla görünmeyen ama örnekleri bulunan bir hastalıkmış. Hermafrodit. Hiç duydun mu ? Ben sadece bitkilerde olur sanıyordum." dedim lise bilgilerimi öne sürerek. O ise şaşırmış ve ağzı biraz açık kalmıştı. Abartı bir tepki verdiğini sanırım fark etmişti çünkü gülümseyerek beni rahatlatmaya çalışmıştı. Bende karşılıksız bırakmadım tabii ki. 

"Karnımda bir rahim varmış. Çift cinsiyetliymişim. Aslında bunu feminen giyinmeyi severken anlamış olmam gerekiyordu, her neyse. Hamile kalma oranım yüksekmiş, regl olabilirmişim falan filan. Açıkçası çok dinlemedim, gerçekten şoka girmiştim."

"Peki, tedavisi var mıymış ? Ya da neden bu zamana kadar regl olmamışsın ?" Derin bir nefes çektim içime. Elimi salladım havada bilmiyorum dermişçesine.

"Tam hatırlamıyorum ama bana uyuşturucu ve alkol kullanıp kullanmadığımı sordu. Sanırım bunlar yüzünden uzun zamandır regl değilim ve beni rahatsız ederek karın ağrısı yapıyor. Çünkü uyuşturucu kullanmayı bıraktım, zor da olsa..." Kafasını sallayarak beni onayladı. Sandığım kadar kötü bir tepki vermemişti. Bu beni rahatlattığı için ona gülümsedim o da elini saçıma atarak karıştırdı. 

"Yemek yaptım, yeriz değil mi ? İyi beslen." Onayladım onu. Bugün benimle uğraşmıştı ve ona çok minnettardım. Onu bu konuyu kimseye anlatmaması hakkında uyarmasam da, biliyordum. En azından tahmin ediyordum. Bu sır aramızda kalacaktı. Yani, bence. 

HERMAPHRODİTE/ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin