YG-9

124 9 0
                                    

Evin önüne geldiğimizde motordan inip "Teşekkür ederim bıraktığın için" Rüzgarın yüzüne baktığımda yüzümde kocaman gülümseme oluşuyodu."Rica ederim" dediğinde gülümsemem hiç solmadan arkamı dönüp yürümem gerekirken içimdeki ses

"Rüzgarı kahve içmeye davet et" diyordu.

İçimdeki sese engel olamayıp "Kahve içmek istermisin?" Rüzgar gülümseyip "Rahatsızlık vermiyim"dediğinde daha fazla ısrar edemezdim "Peki o zaman iyi geceler"

Arkama bile bakmadan eve doğru hızlı adımlarla yürüyodum.Rüzgarı kahve içmeye çağırmıştım olcak iş değil bu!!

Çantamdan anahtarı çıkartıp kapıyı açmaya çalışırken Meryem teyze kapıyı açtı "İçeri gir bakalım küçük hanım" Meryem teyzenin yüzüne masum masum bakıyodum.Bu saate adar nerdeydin diye sorsa Rüzgarlaydım diyemezdim. Hayır anlamıyorum Meryem teyze evdeyken ben onu kahve içmeye çağırdım bu sefer hiç açıklayamazdım herhalde.

Salona girdiğimizde Toprak ve Helin koltukta oturuyolardı.Meryem teyze eliyle işaret ederek yanlarına oturmamı söyledi.

"Şimdi anlatın bakalım"

Üçümüz birbirimize bakıyoduk.Meryem teyze öksürünce Helin dayanamayıp

"Anneanneciğim anlatılcak bişey yok ki"

"Özge bu saatte nerden geliyo kızlar söyleyin bakıyım"

Şuan sıçtığımızın resmiydi bana sormak yerine kızlara sormuştu ikiside farklı bişey derse cezalardan ceza beğenmeliydim.

"Kırtasiye"

"Market"

Tam tahmin ettiğim gibi ikiside farklı bişey söyledi.Meryem teyze yüzüme açıklama yap ifadesiyle bakıyodu.Derin bi nefes alıp

"Şimdi şöyle Meryem teyze markete gittim bişeyler almaya sonra aklıma yarın sınavımız olduğu geldi kırtasiyeye gidip kalem aldım"

Pek inanmış gibi durmuyodu Meryem teyze ama kafasını sallayıp "İyi bakalım bidaha geç kalma Özgecim.Haa bana bakın bu sadece Özge için değil sizin içinde geçerli şimdi sınavınıza çalışın güzel kızlarım"

Kafalarımızı sallayıp odamıza çıktık üsütümü değiştirip kızlara olan biten herşeyi anlattım.Helin kahkaha ata ata

"Rüzgarı kahveye mi çağırdın?" diye bilmişti

"Kibarlık için yaptım canım yoksa napıyım onuunla kahve içip"

"He he biz biliriz o kahveleri.Eve çağırırsın sonra kahve yaparsın tabi o sırada o resimlere bakar senin bebeklik resmini görür bu sen miydin diyip mutfağa yanına gelir sonra gülüşürsünüz o sırada yakınlaşırsınız ilk yavaş sonra daha hızlı bi şekilde öpüşürsünüz sonra ordan yatak odasına ordada-"

"Helin kes şunu" yüzümde anlamsız bi ifade vardı.

Toprak ayağa kalkıp "Bundan sonra film izlemen yasak" diyip lavobaya gitti.

****

Sabah erkenden kalkıp okula gittik ders zili çaldığında Mehmet hoca sınıfa girdi."Günaydın çocuklar"dediğinde kapı açıldı içeri Savaş,Rüzgar ve Ateş girdi.Mehmet hoca gözündeki gözlüğü eline alarak "Yine mevzu vardı dimi okulumuzun ağır abileri.Rüzgar ve Savaşın suyu kaynadı zaten Ateş senden onlarla birlikte yanıcaksın haberin olsun"

Ateş hem sinirli hemde bi o kadar alaycı bi tavırla "Yancaksak birlikte yanarız hocam sıkıntı yok"

Helin kulağıma eğilip "Arebekse bağladı bu salak" diyince gülmemek için kendimi zor tutum.

Herkes yerine oturunca Mehmet hoca elindeki kağıtları havaya kaldırıp "Çocuklar herkes sıraarkadaşıyla edebiyat performans ödevi yapıcak konularınızı duvara asıcam"

Toprak ve Savaş birbirlerine bakıp "Hayır" diye bağırdılar

"Bi sorun mu var çocuklar"

"Var hocam ben Savaşla grup ödevi falan yapmam"

"Aman ben sana çok meraklıydım"

Mehmet hoca atışmaya dayanamayıp "Buna uyucaksınız eğer uymazsanınız ceza alırsınız"

Mehmet hocayı takmazcasına hala kavga ediyolardı

"Eee susun artık kütüphaneyi birlikte temizliyceksiniz sonra grup ödevinizi yapıcaksınız anladınız mı saat 5'te çıkın görevli kapıları kilitleyip gidicek" dediğinde kağıtları masaya bırakıp hızlıca dışarı çıktı.
Helinle gülmemek için kendimizi sıkıyoduk yüzümüz kıpkırmızı olmuştu Toprak arkasını dönüp "Sizi geberticem" diye ağzını oynattı.
Okul çıkışı olunca Toprak ve Savaş birlikte kütüphaneye doğru yürüdüler

Toprak'ın ağzından
Savaş yüzünden düştüğümüz hallere bak!!
Kütüphaneye girdiğimizde her yer tozla buzdu
"Burdan hangi kabile geçti!"
Savaş sorumu takmazcasına yanımdan yürüyüp geçti heryerde çok toz vardı.
Toza alerjim vardı ama çok kalmıcağımız için pek önemsemedim.Kitapları çoğunu düzelttikten sonra yere oturup bağdaş kurdum."Çok acıktım"
Savaş cebinden telefonunu çıkartıp pizza siparişi verdi.Yanıma oturup ayaklarını öne doğru uzattı.
"Sadece ödev yapıp kurtulmak vardı"
"Öyle mi canım?"
"Öyle canım"
Dakika bir gol bir!
Aradan 15-20 dakika geçtikten sorna kapı açıldı içeri pizzacı çok girdi.Savaş ayağa kalkıp para ve bahşiş verip çocuğu yolladı.
Normalde Savaşın yanında yemek yemeği bırak su bile içemezdim ama açlıktan o kadar gözüm dönmüştü ki iştahla yedim.Yemeği bitirdikten sonra kalan işimizi yapmaya başladık.Saatin kaç olduğunun farkında bile değildik eşyalarımızı toplayıp kapıya doğru yürüdük telefonumu çantamdan çıkartıp saate baktığımda saat 6.30'tu.

Hah bi bu eksikti şimdide kilitli kalmıştık!!!

Yeni GelenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin