Bölüm 2

468 16 7
                                    

“Erkan’ı mı diyorsunuz? Ne yapmış da şikâyet edeceksin? Ya sabır. Bu yolcular ne istiyorlar, anlamıyorum ki. Anca şikâyet, anca şikâyet!”

Bürodaki abimiz niyetimi yanlış anlayıp sayıp dökmeye devam ederken usulca valizlerimi çekiştirerek oradan uzaklaşıyorum. Demek Erkan, beynime not edip taksilerin olduğu yere güç bela varıyorum. Sıradaki taksinin şoförü valizlerimi bagaja yerleştirdi, ben de arka koltuktaki yerimi aldım. Yurdumun adını söyledim, “Tamamdır abla.” cevabını aldım. Arkama yaslanıp yeni şehrimi gözlemledim arabanın camından. Geldiğimizde, şoför taksiden inip bagajdan valizlerlimi çıkarttı, ücreti ödedikten sonra da gitti.

Derin bir nefes alma vakti. Valizleri tek tek asansörün önüne taşıdım, bir cengâver de çıkıp yardım edeyim demedi. Sanırım bunun sebebi;  ben valizleri taşıdığım esnada, çevrede bir tane bile cengâver olmaması. Asansöre bindim, katımın düğmesine bastım. Birazdan narin bedenim valizlerin üzerine yığılacak. Asansörün kapıları açıldı, tekrar dışarı çıkarttığım valizleri dairemin önüne çektim. Babam, kalacağım yeri önceden ayarlamış, anahtarı bana teslim etmişti. Şimdi de tek başıma yaşayacağım yurt dairemin içine giriyorum. Evde yaşayamıyorum, çünkü buranın atmosferini de görmem gerekmiş. Açıkçası evden ne farkı var bilmiyorum, çünkü tek başımayım ve evde arayacağım ne varsa dairemde mevcut. Neyse, babacığımın gönlü olsun.

Valizleri kenara bırakıp bilgisayarımı açıyorum. Facebook’a girip arama çubuğuna yazıyorum. Erkan… Erkan, sadece. Tamam da Erkan ne? Sadece Erkan ile nasıl bulacağım? Umudumu yitirmiyorum, basıyorum enter tuşuna. Erkan şuoğlu. Erkan buoğlu. Erkan bilmemneler. Hiçbiri benim muavine benzemiyor. Firmanın sitesine bakmalıyım bence. Çalışanlar hakkında hiçbir bölümü yok. Ne bekliyordum. Kendisi bir Calvin Klein mankeni olabilecek nitelikte yakışıklı fakat bize muavinlik yapacak kadar mütevazi çalışanımız Erkan … . Yan tarafında da göğsünü kabartmış, kollarını birbirine bağlamış, yüzünde hafif bir ‘ah efendim abartıyorsunuz’ gülümsemesiyle poz vermiş Erkan.

Twitter’ı mı denesem bir de? Belki Erkan. gibi bir nick tercih etmiştir. Denemekten zarar gelmez. Erkanınız, Erkandiyorki, CereninErkanı vb. birçok şahıs var ama otobüsün Erkan’ı yok. Daha sonra aramaya devam etmeliyim. Karnım guruldamaya başladı.

Valizleri yerleştirme işi bana kaldı. Figen Abla’yı özlediğimi fark ettim. Üç başlanmamış valiz ve biri de kayıp. Kayıp olan bulunamazsa ne yapacağım? Telefonum çalıyor.

 “Anne.” Hoparlöre alıyorum.

“Kızım, ne yaptın? Aramadın hiç, öldüm meraktan.”

“Anne şimdi yerleştim, evdeyim. Valizlerimin biri kayboldu.”

“Ne? Nasıl olur?”

“Bilmiyorum, ben otobüsten inene kadar gitmiş işte.”

“Ah, Kenan, hepsi senin suçun. Valizi çalınmış kızımın. Bugün valizini çalarlar, yarın kızımı. Ah Kenan ah!”

Babama söyledi. Valiz en geç üç gün içinde elime ulaşacaktır eminim.

“Anne sorun değil. Kaybolduğunu bildirdim. Bulurlarsa arayacaklar.”

“Tamam kızım. Ben şimdi babanla ayrıntılı konuşacağım. Sen hiç merak etme.”

“Görüşürüz.            “

Babama üzüldüm. Şimdi annemin haşin sözlerine maruz kalacak. Neyse ki umursamaz bir adam. Artık seneler mi alıştırdı bilmem, annemin sözlerine karşı bağışıklık kazanmış adam, tepki veremiyor.

Son valizi de boşalttım. İşte bu! Süperim ben be! Tam olmuşum ben ya! Babam beni evime geri alabilir. Keşke Erkan’ın numarası olsaydı da ona da bu haberi verebilseydim. Beraber mutlu olsaydık. Bu coşkuyu beraber yaşasaydık.

Muavin (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin