Bölüm 5

376 16 15
                                    

Hayatımın her anında destekçim olan @yazamiyor'a :)

“Dünya ne kadar küçük, öyle değil mi?”

Bu lafı bende vicdan azabına yol açıyor. Ben kaç gündür plan dahilinde peşindeyim ama o bana masumca dünyanın küçüklüğünden bahsediyor. Zoraki gülümseyerek “evet” diyorum. Başka bir şey söylemiyor.

Hastaneye geldiğimizde aynı şekilde inmeme yardım ediyor. Ben topallaya topallaya hastaneye giriyorum, o da arkamdan geliyor. Yüzünde yapabileceğim bir şey var mı bakışı.

Doktor bileğimi kontrol ediyor, ağrı kesici merhem sürdürüp bandajlıyorlar. Bana da bir ağrı kesici merhem yazıp geçmiş olsun dileklerini iletiyor. Reçeteyi Erkan’a uzatıyor. Bu arada tüm bunlar olurken Erkan bir o yana bir bu yana geçip gelişmeleri takip ediyor. Bir görevli gelip bilgilerimi istiyor. Bu an önemli; adımı duyacak.

“Vera Arslanoğlu.”

“Vera Hanım bir kimlik rica edebilir miyim?”

Çantama uzanıp kimliğimi çıkartıyor ve görevliye uzatıyorum.

“İlgili işlemler için..” Görevli Erkan’a dönüyor. “Hasta yakını siz misiniz?”

Erkan’ın kaşları havada bir bana bir görevliye bakıyor. Ben tam ‘hayır’ diyecekken, o hemen cevap veriyor.

“Evet.”

Olamaz, ilgili işlemlerden kasıt, maddi işlemler. Zaten taksi parasını da verdi. Of ya, olayın maddi kısmı iyice canımı sıktı. Yakınım olduğunu onun ağzından duymak keyfime keyif katsa da bu durum hoş olmadı. Bir şekilde telafisini yapmam lazım. Çünkü henüz sebebini bilmediğim sebepten ötürü birikim yaptığını biliyorum. Geri dönüyor.

“Sana bir sürü zahmet çıkardım. Özür dilerim.”

“Hayır, lütfen öyle düşünme. Üzerine devrilen benim.” İnci gibi dişerini gözlerime sunuyor.

“Yine de..” Mahcup bir şekilde gülümsüyorum. Rol değil, gerçekten mahcubum ona karşı.

“Gidelim mi?”

Sen yeter ki gidelim de, Fizan’a bile gelirim.

“Tabi.”

Sedyeden inip basmaya çalışıyorum ama sendeliyormuş gibi yapıyorum. Ağrı kesiciden sonra bileğim çok daha iyi ama şimdi iyi olduğumu belli edersem vedalaşacağız büyük ihtimal. Daha sonra, bu yaptıklarım için kendimi ona affettireceğim ama şu anda ‘aşkta ve savaşta her şey mubahtır’ stratejisini uyguladığım için içim bir nebze rahat.

“Hala basamıyor musun?” Kaşları yine şaşırmış bir halde havada.

“Hala basamıyorum, biraz ağrıyor. Sen artık gidebilirsin, her şey için teşekkürler.”

Elimi bacağımın üst kısmına destek olur gibi tutarak, yüzümde de acı çeker gibi bir ifadeyle yürümeye çalışıyorum.

“Yardımcı olmamı ister misin?”

Bir şey söylemeden, umut dolu bakışlarla yüzüne bakıyorum. İsteğimi anlamış olacak ki kolumdan tutup kendi omzuna atıyor, belimden de sarılarak destek oluyor ve ben eve yürüyerek gitmek istiyorum. Ama ne yazık ki hastanenin taksi durağına kadar sürüyor bu saadetim. Arabaya biniyoruz.

“Nereye gidiyoruz?” Taksici amcanın sorusu üzerine Erkan yüzüme bakıyor.

“Şey, Karayaman Mahallesi, 1053 Sokak.”

Muavin (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin