İlk hikayeme başlangıcım🌿
Belki her şey benim için daha güzel olacak ,belki sizlerde güzel bir his bırakacağım bu yazdığım ilk hikayemle❤
Neyse sizi sıkmadan ilk kelimelere geçelim.O gün ay ışığıyla aydınlanmayan gündü. Sıradan olmayan, sevenleri, anne ve babaları evlatlarından koparan gün hatta beni bile...
Ailemle balkonda oturuyorduk bu artık günlük rutinimiz olmuştu. Kendimi bildim bileli bu düzen hiç bozulmamıştı. Saatin geç olduğunu fark ettikten sonra yatağıma doğru yol aldım. Yatağıma uzandım, bir anda gözüm köpeğime ilişti, Bugün nedense değişik hareketler sergiliyordu. Gözümü kapatalı ne kadar olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu fakat bir anda gelen gürültü, çığlık sesleri tüm sessizliği bozmuştu.
Çok korkuyordum, köpeğim aralıksız havlıyordu. Hiç durmadan sarsılıyorduk, depremdi bu. Evet, deprem oluyordu. Annem ve babam sımsıkı kız kardeşime sarılıp benim yatağımın kenarındaki masanın altında hıçkırıklar içerisinde ağlıyorlardı.
Korkmuştum fakat korkmamın sebebi enkazın altında kalmak değildi, ailemden bir ömür boyu ayrı kalmaktı.
Büyük bir gürültüyle birkaç binanın yıkıldığını izledik. Böyle sahneleri sadece filmlerde olur sanıyordum. Binalar beşik gibi sallanıyordu, bu korkumuzu daha da arttırıyordu. Kendi binamızın daha fazla sallandığını hissettim ve hissetmemle birlikte vücudumun acısını hissetmem bir olmuştu. Ağrı, sızı, baş dönmesi hepsini biranda yaşıyordum. Her yer karanlık, beton soğuk, ellerim buz tutmuş haldeydi. Beton yığınlarının arasındaydım, soğuk çaresiz bir şekilde. Ne kadar süredir enkazın altında olduğuma dair en ufak bir şey dahi bilmiyordum. Tek bildiğim bacağımın ve kolumun ağrısı oldu.
Aman Allah'ım neler oldu burada diye sayıklıyorlardı etrafımdaki insanlar. Ambulans sesleri, itfaiye sesleri, çocuk ağlama sesleri, anne ve babaların feryadı...
Yavaş yavaş acılarımı hissetmeye başlamıştım. Daha çok annem, babam ve kız kardeşim ve köpeğimi düşünüyordum. Düşünmesi bile içimi ürperten kelimeler dökülüverdi ağzımdan. Acaba yaşıyorlar mı?
Bir kaç gün boyunca enkazın altında bekledim, yardım çığlıkları attım fakat kimse beni duymuyor, herkes kendi canını düşünüyordu. Açlık, susuzluk bastırmıştı. Yavaş yavaş kendimi kaybediyordum. Belki de uyusam bu benim son gözlerimi kapatışım olacaktı.
En sonunda bulunduğum enkazın altına tutulan fener beni fark etmelerini sağlamıştı. Karşımdaki insanlar o an bir canı hayatı döndürmenin sevincini yaşıyorlardı. Çok uğraştılar, üstümden her beton parçası aldıklarında omuzlarımdaki yük azalıyordu. Seferber olup beni kurtardılar ama tek isteğim ailemin enkazın altından sağ çıkmasıydı. Aradan günler geçti, yığılan enkazı toparlamaları kolay olmadığından ailemi bulamamışlardı. Günlerdir o apartmandan bir umut bekleyişi içerisindeydim. Gözyaşlar içerisinde enkaz yığınlarını tek tek atıyor, belki bir umut diyerekten ses veriyordum.
Canım çok yanıyordu ama kırılan kolum ve bacağımın acısından değil sevdiklerimi kaybettiğim hissine kapılmak kalbime hançer gibi saplanıyordu. Onlar olmadan bu hayatta nasıl tek kalabilirdim, gece koltukta uyuya kaldığımda kim üstümü örterdi, kimle oyun oynardım, bizim kanadımız kim olurdu. Bu ihtimalleri düşünmekten kafayı yemek üzereydim. Aradan geçen 2 günün ardından annem ve babam bulunmuştu. Soğuk bedenleri, mor dudakları ve yırtık kıyafetleri...
Hayır olamazdı beni 11 yaşında bir başıma bırakamazlardı. Bana söz vermişlerdi hayatım boyunca yanımda olacaklardı. Onlarla geçirecektim tüm yıllarımı. Gündüz Güneşsiz, Gece ise Aysız yaşayacaktım. Tüm ışıklarım sönmüştü. Artık hayata tutunacak hiçbir dalım yoktu, kardeşimi bile bulamamışlardı. Artık benimde kanadım yoktu, beni koruyacak kimsem yoktu. Tutunacak hiçbir dalım kalmamıştı. Hiçbir hayallerimi göremeyeceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Bir UMUT
Short StoryHayatınızda kendinizi boşlukta hissettiğiniz oldu mu? Karanlık bir oda da tek başınıza kaldığınızı düşünün. Bağırıyorsunuz sesinizi, yardım çığlıklarınızı duyan birisi olmadığını düşünün. Sadece siz ve içinizde bitmek bilmeyen umutların hikayesi...