Bilgisayarda en sevdiğim diziyi izledikten sonra, koltuktan kalkarak odama gittim. Yatağıma yatınca yağmurun tüyler ürpertici sesini duymaya başladım. "Hey yağmur, beni korkutmayı kes."diye içimden geçirdim. Yatağımın yanındaki pencerenin perdesini çekmek istiyordum. Ama sesler benim bunu yapmama mani oluyordu. Cesaretimi toplayarak perdeyi açtım. Çığlık basmıştım. O da neydi öyle ! Penceremde bembeyaz bir yüz belirmişti. Annem çığlığımdan birkaç saniye sobra telaşlı bir şekilde odama gelerek :
- Hey iyi misin ? Ne oldu ?
- Bir yüz.
Diyebilmiştim kekeleyerek. Sonra devam ettim.
- Penceremde.
Annem yaklaşarak pencereyi açtı. Hiç bir şey yoktu. Kayıp olmuş. Annem hiç bir şey olmadığından emin olunca :
- Endişelenme, hiç bir şey yok. Galiba çok gerçekçi bir rüya gördün. Uyumaya çalış.
Dedi ve odadan ayrıldı. Ayak seslerinin uzaklaştığını parke gıcırtılarından anlıyordum. Belki de gerçekten bir rüyaydı sadece uyumam gerek.
Bütün gece o yüzle ilgili rüyalar gördüm. Kendimi iyi hissetmiyordum. Bu olaylar normal değildi. Yani gece karşına pencerenden bembeyaz bir yüz çıkması, normal olamayacağına göre. Biraz da olsa sakinleşmeme rağmen aklımdan çıkaramadığım beyaz yüzün düşüncesi ile günümü geçirdim. Bu olanlar benim psikolojimi bozmuştu. Koridorda yürürken bile korkar olmuştum. Evde yalnız kalmaya ise tahamül edemiyordum. Her an çıldıracak.gibi oluyordum. Birkaç gün sonra yaz tatili sona erecekti ve okuka başlayacaktım. Bu olaylar kesinlikle beni etkileyecekti.