BÖLÜM 1 -KANUNSUZ

896 41 4
                                    

Medyadaki hanımefendi Syrena
--
"Seni çok özledim" ağlamayı bırakmalıydım ama başaramıyordum. Kalbim bu kadar kırıkken yüzüme yapmacık bir gülümseme  geçiremiyordum. O'nun karşısında dizlerimin hizasında eğildim, bir elim dizimin üzerindeyken diğer elimle de ağzımı kapatıyodum, ağladığımı saklamak için.

"Umudunu kaybetme." dedi  annem fakat kendisi de ağlıyordu "Bir gün seni tekrar görebilme ihtimali ile yaşıyorum Syrena."   annem durdu ve yutkundu "Ama siz beni bulmadığınız her dakika ben ölüme daha çok yaklaşıyorum güzel kızım. Ölüyorum ve siz fark etmiyorsunuz."

Ve uyandım. Yanaklarım yine ıslaktı fakat bu benim son birkaç aydan beriM başıma gelen klasik bir uyanma itemi olduğu için çok takılmadım.

Kim olduğumu merak ediyor musunuz?
Her zaman karşılaştığınız fakat adını bilmediğiniz o kızım.

Ben Syrena Hosk, Thomas ve  Fiona Hosk'un kızıyım. Takıntılıyım, her şeye. Kafanız karışmış olmalı, başa saralım. Kimliği bilinmeyen biri annemi kaçırdı. Fakat olayı çıkmaza sokan şey de ne fidye geldi ne de kaçıran kişi bizimle iletişim kurdu! Esrarengiz şekilde kaçırılmış annem hakkında hiçbir bilgiye ulaşamadığımız için umudumu kaybediyorum.

Gün geçtikçe daha da öfkeleniyor ve daha çok düşünüyorum. Hatta o kadar boğuluyorum ki düşünürken, bir gün kafamın patlayacağını ve tek kurtuluşun bu olacağı da aklımı kurcalayan teorilerden.

Deli değilim. Henüz. Çünkü bu kafayla ilerlediğim her saniye deli olmaya daha da yaklaşıyormuş gibi hissediyorum.

Ve beynimi atıp yenisini alamayacağıma göre, idare etmek zorundayım.

Annemin kaçırıldığı gece, bahçe kapısının yakınında not kağıdı bulmuştum. Sanki o küçük kağıt, özellikle benim bulmam için oraya koyulmuştu.

'Belkide yaşadıklarımız, yaptıklarılımızın bedelidir. Ne dersin Syrena Hosk..?'

Ne demek istediğini o zaman anlayamamıştım. Lise hayatım boyunca uslu, akıllı ya da bilinen adıyla inek öğrencilerdendim. Yanımda arkadaşlarım elbette vardı ama samimi oldukları hakkında ciddi şüphelerim de vardı. Lise bittiği zamansa girdiğim bölüme oranla yüksek puan alarak Burlington'nın en iyi üniversitelerinden birine, babamın işini devralmak amacıyla işletme mühendisliğine tercih ettim. FAKAT BUNLARIN HİÇBİRİNİN ANNEMİN KAÇIRILMASIYLA ALAKASI YOKTU!

Tek bir olay dışında.

~

Isınamadığım bu odayı arkamda bırakarak merdivenlere ilerledim, sonra da aşağıya indim.

Babam kahvaltısına başlamıştı, bende hemen masaya oturdum ve iştahımın daha açılmadığını bile bile atıştırmıştım. Babamla eskiden çok fazla muhabbet ediyorduk ama annem kaçırıldığından beri ikimizde mutsuz ve depresif moddaydık. Bu yüzden pek konuşmuyorduk. Sandalyeden kalktığım anda yeni üniversitenin heyecanı, vücudumu sarmaşık misali sarmıştı. İfademi korumaya çalıştım. Sadece bir süre kalacaktık burada, heyecanlanmam anlamsızdı.

Küçük bi' kız çocuğu gibi heyecanlanmak mı? Sıradanlığa meydan okuduğunu düşünmüyorum, biliyorum. Fakat kalp atışlarını hissetmek istiyorsan itiraf etmeliyim ki, oyun işte şimdi başlıyor.

Kanunsuz

Evden dışarıya adımımı attım ve izleniyor muyum diye etrafa göz attım. Eğer birini görseydim işsizlikten sinek avlayan gazetecilere konu olabilirdim. Psikopat S. H. onu izliyen adamı ıslak odunla öldürdü. Vahşetle öldürülen kimliği belirsiz adamın katili olan S. H. onun fotoğrafını çeken gazetecileri 'kafanıza ıslak odunla vururum' diyerek tehdit etti. Masum gazeteciler ise 'ülke delilere dolu' diyerek tepkisini ortaya koydu.

Kafamdaki saçma senaryolara sırıtırken arabanın yanına ulaştığımı fark etmemiştim. Babam da arabaya gelip yanıma oturduğunda, şoför sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. Babamla sohpet ederken konu istemediğim bi' yere gelmişti.

"Yeni üniversiten için heyecanlı mısın Syrena?" Eh, tabi yani.

"Pek sayılmaz," belkide profesyonel bir yalancıyımdır, kim bilir ? "sonuçta Burlington'a geri döneceğiz, değil mi? Açıkçası benim için önemli olan annemin bulunması."

"Bulacağız, aslan kızım. Bulduktan sonra da eskisi gibi olacak her şey. Anneni bulması için- Neyse fazla bilgi tehlikeli, bu olanlara şahit olmanı istemiyorum. Ama inan ki, annen ile ilgili en yakın zamanda olumlu haberler alacağız."

Hiçbir şey anlayamıyorum, gerçekten! Neler oluyordu da, ben şahit olmamalıydım?

"Burlington'da kalmalıydık. Hem neden bu şehre geldik ki? Vancouver daha güvenli falan değil!" Kanunsuz gibi psikopatın peşimde olduğu aklımdan çıkmadığından burasının hiçte güvenli olduğunu düşünmüyodum.

"Kızım, benim işlerimin burada olduğunu biliyorsun. Burlington'da kalırken sürekli annenle iş toplantılarına Vancouver'a geliyorduk, yani iş açısından daha rahat olacak burası."

"Annem bulunduğunda Burlington'a geri döneceğiz değil mi?"

"Elbette döneceğiz. Sadece izimizi kaybettirmek istiyorum kızım."

Babamın kulağına yaklaşıp, fısıldadım"Biri tarafından takip mi ediliyoruz yani baba?"

Hafif gülümsedi fakat sonra ciddileşerek "Aksiyon filmlerinin başrolünde değiliz. Tabi olsakta fena olmazdı ama..." dedi. O zaman neyden kaçıyoruz be adam?

Kısa süre içinde üniversiteye varmıştık.
Vay be! Kampüsü mükemmel bir etki bırakıyordu gözlerimde. Mesaj ile titreyen telefonum, beni bu etkiden kurtarabilmişti. Mesajı açtım, önemisiz operatör mesajlarındandı. Gözümü tekrardan üniversiteye diktim. Burlington'daki üniversitem böyle değildi, buradakiyse görkemliydi. Üniversitenin içine girdim ve dış görünüşünde bıraktığı hayranlık aynı şekilde iç dekorasyonda da geçerliydi. Telefon tekrar titreyince de "Bıktım operatör mesajlarından! Bi' bırakmadınız peşimi be!" diye söyleniyodum ta ki gelen mesajı okuyana kadar.

"Etrafa aptal gibi bakma, anneni nasıl kurtaracaksın?"

Kanunsuz

İşte şimdi afallamıştım. Ve anlamıştım ki artık yalnız değildim; birisi tarafından izlendiğim kesinleşmişti. Her adımım,her hareketim profesyonel bir sapık tarafından not ediliyordu, anında da bana mesaj atıyordu. Artık "Yapılacaklar" listesine bir görev daha eklenmişti. Kanunsuz kimdi bilmiyorum ama bulup kimliğini deşifre edeceğim.

•BÖLÜM SONU•

Yetenek  MahkûmlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin