BÖLÜM 3: OYUN

67 8 5
                                    

Duyduğum son cümlelerle bir çift el tarafından kucağa alınmam bir oldu. Bilincimi mi kaybettim bilmiyordum ama etrafımdaki insanları az da olsa duyuyordum. Artık  zihnim istemediğim kadar boştu.Hiç bir şey düşünemiyor,hiç bir şey söyleyemiyordum...

Gözlerimi açtığımda dört duvar arasında bir hastanede olduğumu anladım. Etrafımdaki tanıdık yüzler hissiz bir şekilde bana bakıyorlardı. Annem,babam,Duru ve tipsiz..."Uyandı" dedi ela gözlerin sahibi heyecanla. Sonrasında mutluluktan üzerime atlayacaklarını hissettiğimde hafifçe inledim. Benim ortada sıkışıp kaldığımı hisseden babam beni korumak istercesine "Ne yapıyorsunuz kız yeni uyandı ya!!"dedi. "Kızım bizi çok korkutun ya!" diye ekledi Duru. Bende derdimi anlatmaya çalışırken kendimin bile anlamadığı sesler çıkarmaya başlamıştım .Sonra bir çift göz daha gördüm,daha önce gördüğüm ama şuan tanıyamadığım. Sonra bu kızı umursamayıp anneme yöneldim.
"Anne! dedim  halsizce. "Annemm!" diye cevap verdi sanki bir yıllık hasret gideriyormuş gibi. Sonra gözlerim ela gözlerinin üstünde tam karşıma baktığımda ciddi bir şekilde "Bizi biraz yalnız bırakır mısınız" dedi. Bu soruya karşılık tam babamdan beklediğim bir cevap geldi "Hayır".  Buna ters bir şekilde kendimden beklemediğim sevimlilikle ve halsizce yalvaran  gözlerle babama baktığımda  peki anlamında başını yana doğrulttu. Sonra annem bana kaş göz işareti yaparak ne olduğunu sorar gibi yaptığında ben de sonra anlatırım anlamında iki gözümü birden kırpıştırdım. Duru da bana aynı annem gibi baktığında tekrar ettim göz hareketimi. Sonra karşıma baktığımda tanımadığım kızı dışarı yöneltirken gördüm onu. Ben hiç birşey düşünemiyorken, hissedemiyorken bu kıskançlık duygusunun nerden geldiği hakkında bir fikrim yoktu.

Herkes odadan çıktığında ise sadece ben ve o vardık dört duvar arasında. Merakla ona baktığımda ise o bana bana bakmaya doyamıyormuş gibi baktığı sırada ise ağzından çıkan iki kelimeyle kendimi bu dünyadan gönderip geri getirmiştim adeta."Çok güzelsin" sonra ekledi "Bakmaya doyamayacağım kadar " dediğinde ise benim için çok şey ifade eden fakat dışarıdan çok normal gözüken bir gülücük attım."Teşekkür ederim!" dediğimde beni dinlemeyip hala bana  bakan o masum ela gözleriyle buluştu onun aksine simsiyah olan gözlerim. Sonra da sözüne devam etti "Ayaz KIRAÇ" dedi. Ben de neyi kastettiğini anlamayıp."Efendim" dediğinde ise okulda bana doğru gelen sert asker adımlarının aksine daha sakin adımlarla yanıma geldiğinde gözlerinde bir sonsuzluk olduğunu gördüm, sonsuzluk...

Yattığım bembeyaz hasta yatağının hemen yanındaki boş koltuğa attı kendini. Sonra bana yaklaştığında parmaklarını saçlarımda hissettim. Bunun gerçekten rahatlattığını düşünerek hiç kıpırdanmadan sadece yanımda oturmuş, o güzel gözleriyle bana bakana baktım.Böyle saatlerce durabilirdim.Belki de  günlerce,aylarca,yıllarca... Saçlarımda parmaklarını gezdirdiği sırada hafifçe gülerek "Adım Ayaz" dedikten sonra " Soyadımı ögrenmişşindir" diyerek müdürün oğlu öğrendiğimde yaşadım şokun yüzüme yansıdığı sahneyi gözümün önüne getirdiğimde hafifce gülümsedim.Sonra aklımda Ayaz'ın beni kolumdan sertçe çekip koşarak üst kata çıkardığı sonda da tam konuşacakken benim bayıldığım kafama dank ettikten sonra "Ne söyleyecektin?" diye sordum. Bu soruyu sormamla beraber  Ayaz ' ın bir anlık tedirgin olan  bakışlarıyla beni sorumdan vazgeçirmek istese de ben de aynı şekilde bakışlarımla ısrar ettiğimi anlattım. Bakışlarımdaki ısrar karşısında yenik düştüğünü anladığında konuşmak için ellerini saçlarımdan çekip zaman kazanmak için boğazını temizledikten sonra "O yanindaki cocuk kimdi Alya " dedi bana bakamayıp  ardından cevap beklediği sırada tekrardan gözlerimin içine baktı."Tanımıyorum Ayaz sınıfa daha yeni geldim bunun farkındasın degil mi?" diye sorduğumda bu sorduğu sorunun mantıksız olduğunu anlayıp başıyla beni onayladıktan sonra ben de biraz fazla kızdığını düşünerek ortamın yarışması için "Hem senin bana bir özür borcun var!" dediğimi duyduğunda gülümsedi. Hem de o kadar çok gülümsedi ki ilk defa gamzesini gördüğümde hayranlık dolu bakışlarla ona baktım.Sonrası  rezalet!! Ben istemeden parmağımı hızlıca gamzendeki çukura götürdüğümde "Çok güzel" diye bir cümle çıktı ağzımdan. Daha sonra yaşadığı şaşkınlığa aldırmadan sıcacık elleriyle gamzesine götürdüğüm parmağımı tuttu.Öptü bir kez daha, sonra bir daha...

Annemin bir hışımla odaya girmesiyle  Ayazın benim parmağımı öperken görmesi bir oldu.Ufak bir çığlık attığında babamın anneme birşey oldu düşüncesiyle hızlıca yanına geldikten sonra ben de babamın görmesini istemediğim Ayaz'ın hala sıkıca tuttuğu parmağımı hızlıca çektim. Annem yavaş yavaş kendine geldiğinde Ayaz bana gülüyordu. Herkesi annemle ilgililendigi zaman kulağıma eğilip "Daha sonra tekrar deneyiniz" dedikten sonra benim sinirlerimi bozduğundan sert bir dirsek geçirdim dizine. Hafifçe inlediğinde aynı zamanda gülüyordu.
Mutluluğunun kaynağını bulmuştum. Ela gölerin ardında saklı olan sevgi...

Yaklaşık bir saat sonra annem kendine gelmişti.Hepimiz odada bir doktorun gelip bir şeyler söylemesini beklerken annemin bana çok kötü bakışlarına karşılık bir şey yok anlamında değişik hareketlere girerek  anlatmaya çalışmam,bir yandan Ayaz'ın yanında oturan kızın kim olduğu sormaya çalışan gözlerle Ayaz'a bakışım ve bir yandan da kendimi iyi hissetmeme rağmen beni burada tuttukları ve doktoru daha ne kadar bekleyecegimizi bilememenin bıkkınlığıyla  bekliyordum. Sonunda bir iki kapı tıklama sesinin ardından her halinden doktor olduğu anlaşılan elli altmış yaşlarında iri yarı bir doktor girdi.Herkesin doktorun geldiğini gördükten sonra kendi çeki-düzen verip doktora  meraklı gözlerle bakıyorlardı. Sonunda doktor bir iki kere bogaz temizlendikten sonra konuşmaya başladı."Annesi babası sizsiniz değil mi?" diye soru yöneltti annemle babamın olduğu tarafa bakarak.Babamın "Evet,evet biziz !" dedikten sonra doktor  kafasiyla onaylayıp üzüntüyle  cumlesine başladı "Kızınız vücudun dengesini kaybetmesiyle birlikte bir baygınlık geçirmiş  bu çok normal fakat şunu söylemeliyim ki bu durup dururken olacak bir şey değil herhangi bir maddenin burun,göz ya da ağız yoluyla vücuda girmesi gerekir." duydukları karşısında anlamamış gibi bakan annemde babamda ve odadaki herkeste gezdirdim gözümü bir tek Ayaz'ın yanındaki kız hariç hepsi aynı tepkiyi veriyordu. Ben de duyduklarim karşında ne yapacagimi ne söyleyeceğini şaşırıp ağzım açık bekliyordum odada.

Aşktan korkmak, yaşamdan korkmak demektir ve yaşamdan korkanlar şimdiden üç kez ölmüşlerdir.

HERKESTEN UZAKTAWhere stories live. Discover now