Merhabaa tekrardan.Sonunda atabildim.Acele etmek istemedim. Daha çok düşünerek yazdım bu bölümü.Daha bu başlangıç.Bu seride bazı şaşırtıcı şeyler olacak.Birde her hafta bölüm atacağım.Normalde 3 ya da 4 günde bir atardım ya da her gün ama derslerden dolayı pek zaman olmuyor Umarım bir hafta bekler ve okursunuzzz.
Sizi seviyorumm"Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir tane prenses varmış.Bu prenses çok mutsuzmuş çünkü hayatı çok zormuş. Hep ölmeyi düşünürmüş.Ta ki prensini bulana kadar.Prensiyle tanıştığı zaman o kadar farklı bir duygu yşamış ki gülmeyi bilmeyen prenses gülmeyi öğrenmiş,sevmeyi bilmeyen prenses sevmeyi öğrenmiş.Aylar yıllar böyle geçivermiş ama yılların sonunda prensesin biricik prensi ölüvermiş.Yine prenses eski haline dönmüş ama bu sefer daha da kötüsü olmuş.Her zamankinden daha kaba daha nefret doluymuş.Bu seferde öğrenmişki prensesin minicik bir bebeği olacakmış.İşte o zaman yine düzelivermiş prenses.Hatta prensiyle beraber olduğundan daha çok mutlu olmuş.Artık her şeye sevgi dolu bakıvermiş.İşte benim minik bebeğim senden benim için böylesin"
"Masal gerçekten çok yaratıcıydı.Çok tanıdık geldi bana nedense." bu sesle irkildim.Gelen Tufandı.Umarım masalın sonunu duymamıştır.Açıklama yapmak istemiyorum en azından şuan."Ama masalın sonu değişikti değil mi?" çok geç maalesef.Her hafta beni kontrol etmek için eve geliyor,aslında bakarsan çok rahatsız edici bir durum."Onu bunu bırak da Tufan sen hep böyle gelecek misin? Seni hala sevmiyorum." der demez ikimizde gülmeye başladık.Ben o gülüyor diye gülüyorum ama onun neden gülüyor hiç bilmiyorum.Evet ikimizde gerçekten kafayı yedik."Tufan neden gülüyorsun?" bu soruyu sorduğuma biraz pişman oldum aslında çünkü cevabından korkuyorum."Yok bir şey sadece amca oluyorum ya heyecan bastı bir?" o an afalladım.Evet biliyordu ama birden demesi beni çok şaşırttı.Beklemediğim anda dedi."Neden söylemedin bana Ezgi." işte bu sorunun cevabı çok kısa korkuyordum.Hala korkuyorum ama tabiki bunu Tufana söylemedim hiçbir şey demedim.Oda anlamış olacak ki üstelemedi.Tam konuyu değiştirmek üzere ağzımı açmıştım ki,Tufan birden yerinden kalktı ve önümde eğilerek karnıma dokundu.Açıkcası rahatsız oldum.O benim sevdiğim adamın kardeşiydi."Tufan, sence de bana çok yakın davranmıyor musun?" bunu dememle elini çekmesi bir oldu.Al işte bir tane daha Deniz.Off bunlar abi kardeş aynı ya.
"Tufan ne oldu?" cevap vermeyeceğini bile bile sormak istedim.Bir umut işte."Sadece haklı olduğunu düşündüm ve geri çekildim.Zaten rahatsız olmadın mı?Uzatma işte Ezgi." böyle konuşunca yaptığım yüzünden utandım çünkü kötü bir niyetle yapmamıştı.O yüzden yanına gittim ve elini elime tutup karnıma götürdüm.Şaşkın şaşkın bana bakıyordu ama hoşuna gitmişti bu."Bu hareketi tekrardab 3-4 ay sonra yapmalıyız.En azından karnım şişer." yine aynı şey oldu, ikimizde gülmeye başladık.
"Ezgii." annemin sesiyle irkildim."Ne yapıyorsunuz siz? Yoksa sen Ezgi? Hayır olamaz değil mi böyle bir şey?" evet anneme nasıl söylerim diye düşünmeme gerek kalmadı çünkü çok yanlış zamanda çok kötü bir şekilde öğrendi."Anne, gerçekten sana söyleyecektim ama nasıl söylemem gerektiğini bilemedim." annemin yüzü gerçekten çok kötü bir şekil aldı."Ezgi,nasıl böyle bir şey olabilir.Buna izin veremem, aldıracaksın.Sen daha 18 yaşında bir gençsin ya.Saçmalama lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEZA PAYI 2
Mystery / ThrillerHer şey daha mı kötü olacak?Ezgi bir başına her şeyin üstesinden gelip,Deniz'den kalan son parçası,canı olan çocuğunu yaşata bilecek mi? Yoksa her şey sarpa sarıp Ezgi'de kendini mi kaybedecek? Bu yaşadıkları kabus bir mucizeye dönecek mi? Her şey b...