Giriş Bölümü: Tek Bir Kural

188 20 17
                                    


   Elimdeki tostla merdivenleri adımlayıp en üst kattaki sınıfıma vardım. Koskoca gün sonunda bitmişti de son teneffüse gelebilmiştik. Oturup tostumu yemeye başlayacaktım ki gözüm sıradaki kağıda ilişti. Kareli bir defterden koparılmış küçük kağıtta kocaman harflerle "GÜLÜMSE." yazıyordu.

Her ne kadar başta Buket'in yazdığını düşünsem de bu inci gibi yazı ona ait değildi, tanıdığım hiç kimsenin yazısı bu kadar güzel değildi ki zaten.

Önemsiz bir şey olduğunu düşünerek kağıdı çöpe attım ve tostumu yemeye koyuldum.

Şu evrende tosttan daha güzel çok az şey var ve isimsiz bir not kesinlikle bunlardan biri değil ama son ders bunlardan biri olmaya aday gösterilebilir. Özellikle de ders boşsa!

Favori aktivitelerimden bir tanesi boş derslerde isim şehir hayvan oynamak ya da oynayanlara kopya vermektir. Tostumu bitirir bitirmez sıraları birleştirip geleneksel oyunumuzu oynayan arkadaşlarımın yanına gittim.

"Aylin, ben de oynayacağım."

"Tamam kağıt al da gel."

"Sen versen olmaz mı?"

"Defter çantamda, şimdi çıkaramam."

"Neden?"

"Çünkü üşeniyorum Işıl."

"Nedense hiç şaşırmadım."

"Konuşacağına yürüseydin çoktan kağıdı almış olurdun."

"Üşeneceğine defterini çıkarsaydın çoktan oynamaya başlamış olurdum."

"Söylenmeyi bırakıp kağıdı alacak mısın?"

"İyi tamam başlamayın siz, ben kağıdı alıp geliyorum."

İki adım ötedeki çantamdan defteri çıkarıp masanın üzerine koydum, bir sayfa kopardım ve kızların yanına gittim.

Beşinci elimizde çalan zil ile isim şehir hayvan kurulu da dağılmıştı. Çantamı alıp sınıftan çıktım, mahşeri kalabalıktan zor bela kurtulup bahçeye indim.

  Evim ile okul arasında çok bir mesafe yoktu ama gelip giderken hep yoğun bir trafikle karşılaşırdım. Civarın en iyi okullarındandı ama fazla kalabalıktı.
 
Bazen merdivenlerden inerken nefes alamazdık, bahçesinde her Allah'ın günü tadilat olurdu ama yine de iyi okuldu. Birçok gerçek arkadaşımı kazandırmıştı, hayatı öğretmişti...

  İşte tam bu yüzden özel okula gidenleri hiç anlamam. Orada sadece belli bir ücreti ödeyebilecek insanlar vardır, burada ise herkes var. Zengin, fakir, yetim, öksüz... Belki de bu yüzden seviyorum burayı, bana farklı insanlarla tanışma fırsatı verdiği için.

  Ha bu arada evrenin en büyük işkencesi ağzına kadar dolu bir çantayla kilometrelerce yürümektir. Benim her gün yaptığım gibi...

Yorgun argın eve vardığımda ne annem ne de babam evdeydi. Anlaşılan yine yalnızdım. Yapacak bir şeyler bulup kendimi oyalamalıydım.

Ders çalışmak istemiyordum, telefonla uğraşmak da istemiyordum, televizyon izlemek de, kitap okumak da...

Hiçbir şey istemiyordum, bir an için ne kadar yorulduğumu düşündüm. Bugüne kadar hep yapmak zorunda olduğum ya da kendimi yapmak zorunda hissettiğim işleri yapmıştım. Bir kere de, pişman olsam bile kendi istediklerimi yapsam? Bunu yapamayacak kadar korkağım, ben düzeni bozacak kişi değilim. Bir süre sonra yine yapmam gerekenleri yapmaya devam edeceğim çünkü ben buyum. Risk alamayan korkağın teki.

IşıltıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin