Bir Çocuğun Acısı

15 0 0
                                    

Lucifer çok iyi bir aileye sahipti. Annesi bir ev hanımı babası ise saygı duyulan Şövalyelerdendi. Bu ünvanı ona dönemin Kralı  Kral Axel vermişti.

Gün içinde Lucifer genellikle kahvaltıdan sonra sokak köpekleriyle oynar, akşam kitap okurdu.

O kadar zekiydi ki okuma yazmayı kendi kendine öğrenmişti.

Annesi ise ev işleriyle ilgilenir akşam için yemek yapıp evi temizlerdi. 

Babasının görevi daha zordu tabii. Her gün Kral tarafından Şövalye ünvanı olan kişilere armağan edilmiş "Vorteux" adasında kendi kurdukları kampta kılıç talimi yaparlardı.

Kılıç dışında, at sürme ve ok atışı gibi talimleri de yaparlardı. 

Lucifer çok az çocuğun gidebildiği özel bir okulda okuyordu.

Başarısı kasabanın diline dolanmıştı.

Tek sorunu biraz içine kapanıktı. Çok az arkadaşı vardı. Sosyalleşme sıkıntısı bir türlü çözülemiyordu. 

Yine bir hafta içi sabahı üstünü giyinip okula gitti. Sınıfa girdiğinde herkesi konuşur bir halde buldu.

Kimse ona bir selam verme zahmetinde dahi bulunmadı.

Öğretmenleri gelene kadar sırasında beklemeye karar verdi. 

Öğretmen içeri girince herkes Ayağa kalktı. Selam verdikten sonra herkesi yerine oturtan öğretmen, Lucifer'in yüzünü asmakta olduğunu gördü.

Hocası bu davranışa alışkın olduğu konunun fazla üstünde durmayarak dersi anlatmaya koyuldu.

Herkes sessiz sedasız sıkıla sıkıla öğretmeni dinlerken Lucifer, gözlerini iyice açmış öğretmenin her kelimesini harfi harfine defterine not ediyordu. 

Birkaç ders sonra okul bitti. Çantasını alıp evinin yolunu tutan Lucifer, kolları birbirlerinin omzunda yürüyen ve hararetli bir şekilde sohbet eden çocuklara bakıp imreniyordu. 

"Keşke benim de bir arkadaşım olsa." diye düşündü. 

Üzgün bir şekilde evinin kapısına geldi. Birkaç kere kapıyı tıklattıktan sonra annesi kapıyı açtı. Annesine selam verip odasının yolunu tuttu.

Hedeflerine ulaşmak için ders çalışma isteği yorgun bir günün ardından biraz kestirme fikrinin önüne geçti. 

Akşam yemeğine kadar ders çalışan Lucifer annesinin çağırmasıyla merdivenlerden aşağıya, mutfağa doğru yola koyuldu. 

Annesine "Anne, babam nerede? Şu ana kadar gelmesi lazımdı." diye sordu

"Biliyorum oğlum. Belki de talim uzamıştır birazdan gelir biz oturalım." 

Lucifer yemek yemeğe koyuldu. 

Yemekleri bitmesine rağmen hâlâ eve gelmemiş olan babasını artık ciddi anlamda merak etmeye başlamışlardı. 

Annesi "Lucifer, sen yat. Yarın okul günü. Baban gelip seni görür merak etme." dedi.

Ancak yüz ifadesinden çok endişeli olduğu anlaşılıyordu.

O gece Lucifer kafasını yastığa rahat bir şekilde koyamadı.

Tam uykuya daldığı anda bir patlama sesiyle uyandı.

Camından baktığı sırada kasabanın yandığını her yerde askerlerin koşuşturduğunu gördü. 

Gördüklerine anlam veremeyen Lucifer, ebeveynlerinin odasına gitti. Annesi yoktu. 

*Bir patlama sesi daha* 

Bu sefer iyice korkmaya başlayan Lucifer, dışarıda birilerinin Latince bağırıştıklarını duydu. 

Odasına gidip dolabından pijamalarını değiştirdi. Belli dışarıda bir şeyler oluyordu ve bu evi terk etmezse bir patlamayla öbür dünyaya gidebileceği apaçık ortadaydı. 

Üstünü değiştikten sonra dışarı çıktı.

Artık görülebilecek tek şey kaostu. Evler yanıyor insanlar kaçışıyor düşman askerleri "Vivat Regina!" (Kraliçemiz çok yaşa!) diye bağırıyordu.

Lucifer'in tam kafasının üstünden yandığını gördüğü bir şey geçti ve Kraliyet binasına çarptı. Binanın yarısı saniyeler içinde yıkıldı. Bir düşman askeri "C'est le garçon que veut la reine!" (Kraliçenin istediği çocuk bu!) diye bağırıyordu.

Ne olduğuna anlam veremeyen Lucifer bir anda sarmaş dolaş bir atın sürdüğü kafese bindirildi.

Korkusundan sesi içine kaçan Lucifer, bir kırbaç sesi duydu. At kişnedi ve harekete koyuldular. Bir kasabanın katledilişini o küçük gözleriyle izleyen ve hayatı boyunca unutamayacağı bir anı yaşayan Lucifer hâlâ ailesini merak ediyordu.

Lataet (Lucifer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin