Korkusundan fazla uyuyamamış olsa da gözlerini açtığında tatlı kuş sesleriyle dolu yemyeşil bir orman yolundan geçtiklerini farketti. Atı süren kişinin yüzü maskeliydi. Yani kimin sürdüğü belli olmuyordu. Gittikleri yolu dikkatle ve biraz korkuyla inceleyen Lucifer, arada bir daha önce görmediği "hayvanlarla" karşılaşıyordu.
Biraz cesaret bulup maskeli adama "N-nereye gidiyoruz acaba?" diye sordu.
Adamdan cevap gelmedi. Biraz süre geçtikten sonra da bir kasabaya geldiler. Maskeli adam Fransızca bir şeyler söyledi ve askerler kapıyı açtı. Hepsi gözlerini kocaman açmış dikkatle Lucifer'a bakıyorlardı. Kasabanın içinden geçerken de kasaba sakinlerinin kendisine dikkatle baktığını gördü. O neden bu kadar önemsendiğine bir anlam vermeye çalışırken başka bir kapı maskeli adamın Fransızca sözcükleriyle açıldı.
Ama bu kapının ardı farklıydı. Sadece Kraliyete yer verilmiş gibi gözüküyordu. Lucifer merakla etrafı incelerken kafes kapısı açıldı ve çocuk sert bir hamleyle zemine indirildi. İki kolu arkasında olacak şekilde kollarını tutan asker onu Kraliyet binasına soktu. Merdivenlerden aşağıya indiler. Demirden yapılmış bir kapı gördüler. Lucifer'in kollarını tutan askerin yanında gelen hizmetçi kapıyı anahtarla açtı. Burası bir koridordu. İnsanların hapsedildiği neredeyse bitmez bir koridor. Biraz yürüdükten sonra hizmetçi başka bir demir kapıyı daha anahtarla açtı. Burada sadece 5 hücre vardı. 3 tanesi dolu gözüküyordu. 5 numaralı son hücrenin içine atıldı Lucifer. Bu koridordaki hücreler diğer koridordaki hücrelerden farklıydı. Bir önceki koridordaki hücrelerin kapısı parmaklık olarak yapılmıştı. Yani tutsak dışarıyı görebiliyordu. Ancak Lucifer'in hücresinin kapısı tamamen demirdendi. Dışarısı görünmüyordu.
Hücrenin içinde bir masa bir sandalye ve bir yatak vardı. Lucifer yatağın üstüne oturdu ve düşünmeye başladı. Acaba ailesine ne olmuştu? Bütün o olanlardan sonra nasıl bir yere gelmişti? Neden herkes ona ilgiyle bakıyordu?
Bunları düşünürken bir gardiyan Fransızca seslenmeye başladı. "Ouvre les portes. Ils prendront une pause!" (Kapıları açın. Ara verecekler.)
Hücre kapıları açıldı. Lucifer gardiyanın ona başka bir demir kapıyı gösterdiğini gördü. Ama bu seferki kilitli değildi. Lucifer ittirdi ve bir kütüphaneye geldi.
Kütüphane girişindeki gardiyan ona "İstersen şuradaki kapıdan bahçeye çıkabilirsin." dedi.
Lucifer "Ben neden esir alındım söyleyebilir misiniz? Ailem nerede? Onlar için çok endişeleniyorum."
Gardiyan iç çekerek Lucifer'ın yanından uzaklaştı.
Lucifer kütüphanede gezinmeye başladı. Onun gibi birkaç çocuk daha vardı yakalanıp buraya getirilen. Ancak Lucifer'a bakmadan yanından koşup bahçeye çıktılar.
Lucifer kılıç kullanma teknikleriyle alakalı bir kitap buldu. İlgisini çeken kitabı okumaya koyuldu. Saatler böylece geçti gitti.
Gardiyanın sesi yeniden duyuldu ancak bu sefer aranın bittiğini söylüyordu. Lucifer kitapla beraber hücresine gitti. O gece hiç uyumadı. Kitapta bütün teknikler yazıyordu. Eline bir kılıç geçse bütün Askerlerin işini bitirebilecekmiş gibi hissediyordu.
Ertesi gün sabah bir zil çaldı. Bütün hücrelerin kapıları açıldı ve bütün tutsaklara yemekhaneye gitmeleri söylendi. Lucifer onunla yaşıt görünen bir çocuğu takip etti. Buralara yabancıydı çünkü. Yemekhaneye girdiklerinde önyargısını yenip çocuğa "Merhaba. Benim adım Lucifer, ya senin?" diye sordu.
Çocuk arkasına dönüp Lucifer'a baktı ve gülümsedi. "Benim adım Cedric. Tanıştığıma memnum oldum Lucifer." dedi
Cedric sarı saçlı bir çocuktu. Gözleri mavi ve yaşına göre biraz uzun boylu.
"Bende memnun oldum Cedric. Belki bana burada eşlik edersin ha? Hiç bir şeyi bilmiyorum ve burada neden olduğumu da."
"Sana tabii ki eşlik ederim. Ancak neden burada olduğunu İmparatoriçe Delilah'tan öğrenmen gerekecek."
"İmparatoriçe mi?"
"Evet, İmparatoriçe. Hadi gel yemek alalım yoksa hepsini diğerleri bitirecek."
Yemeklerini alıp boş bir masa buldular. Biraz sohbet ettikten sonra yemeğin bittiğini söyleyen bir ses duydular.
Lucifer "Hücreye mi gidiyoruz?" diye sordu.
Cedric "Hayır ne hücresi. Öğle arasındayız şuan."
"Anladım. Beraber kütüphaneye gitmeye ne dersin? İlgi çekici kitaplar buldum da."
"Olur gelirim ancak ilk önce tuvalete girmem gerek. Sen git ben gelirim."
Lucifer onaylayan bir şekilde kafasını salladı ve kütüphanenin yolunu tuttu. Hücresinden okumuş olduğu kitabı aldı ve kütüphaneye iade etti. İzinsiz almış olsa bile kendi nezlinde bu bir iadeydi. Kitaplara bakarken kilitlenmiş bir bölüm olduğunu farketti. İçinde birden kapıdan geçip içeride ne olduğun öğrenme isteği kabardı. Kilitle biraz uğraştıktan sonra kırmayı başardı. İçeri girdiğinde burada bir öncekinden daha büyük bir kütüphane olduğunun farkına vardı. Görebildiği kadarıyla kitapların sıralamaları konu başlıklarına göre yapılmıştı. Konu başlıkları sırasıyla "Dönüşüm ritüelleri, Etkileri ağır lanetler, Ortaçağ iksirci rehberi, Yeni başlayanlar için temel büyüler..." Lucifer gördükleri karşısında hayrete düşmüştü. Hiç varlığına inanmadığı konu başlıkları vardı. Hepsini alıp hücresine koştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lataet (Lucifer)
FantasyÇocukluğunu yaşayamayan bir "çocuğun" hikayesi ^Bu benim ilk hikayem umarım beğenirsiniz :) (Tamamen bitmedi!) -Colcis