Okuldan çıkışına baktıktan sonra imzaladığı belgeyi alıp masadan doğruldum ve ıslık çalarak arabama yol aldım. Arabama yaslanmış duran Helen'le yüzümdeki gülümseme birkaç saniyeliğine de olsa solmuştu. Bu kadın okulda iyi olsa da biraz yılışık davranıyordu.
"Ah Michael ben de seni bekliyordum. Nerede kaldın? "
Elimi enseme atıp cebimden anahtarı çıkarttım.
"Bir öğrencimle bir şey konuşmam lazımdı. "
Ön kapıyı açıp yüzüme baktı. Kaşlarıyla köşedeki durakta bekleyen İsabella'yı işaret etti.
"O kızla mı konuşuyordun? "
Cevap vermeden arabaya bindim.Yan koltuğuma oturduğunda anahtarı takıp arabayı çalıştırdım. Yola çıktığımızda durağın yanından geçerken telefonuyla uğraşan Helen'le çaktırmadan İsabella'yı göz kırptım. Bir saniyelikte olsa gördüğünü biliyordum.
"Akşam ikimiz için bildiğim bir restoranda yer ayırttım. 8'de beni alırsın değil mi? "
Kırmızı ışık yeşile dönerken aniden gaza basınca öne doğru sarsıldı.
"Bana sormadan neden boyle bir şey yaptın? "
Gerçekten mutluydum ve evime giderek kendi başıma kutlamak istiyordum.Bakımlı ellerini koluma koydu. Bakışlarım birkaç saniyeliğine tuttuğu koluma döndü.
"Ah Mike! Neden bu kadar gerildiğini anlamıyorum. Baş başa güzel bir akşam geçirelim demiştim. Belki sonrasında... "
Kollarını biraz sıkıştırarak göğüslerinin daha da belirginleşmesini sağladı. Kırmızı ojeli, uzun işaret parmağının tırnağını dişlerinin arasına sıkıştırdığında gerçekten kusacağımı düşünmüştüm. Aynı hareketi okuldayken İsabella da yapmıştı fakat o yapınca tatlı ve sevimli gözüküyordu. Tanrım bu aralar İsabella'yı fazla mı düşünüyordum? Yoksa bana mı öyle geliyordu?"Belki bu akşam planlarım vardı Helen?! Bana sormadan bu ayarlamaları yapma diye daha kaç kere söylemeliyim? "
Helen sırtını kapıya yasladı ve arsız bir şekilde sırıttı.
"Sanırım daha çok söylemelisin. "
Direksiyondaki sıkılaşmış ellerimi gevşettim ve öfkemi kontrol etmeye çalıştım. Bir süreliğine bu kadına katlanmak zorundaydım. Sonrasında istediğim gibi hayatımdan çıkartabilirdim.Evine yaklaştığımızda durdum. Helen elini yanağıma koydu ve dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Devam etmek istese de kendimi geri çekince edemedi.
"8'de bekliyor olacağım. "
Göz kırpıp arabadan indi. Ana yola çıkarken unuttuğum bir şey aklıma gelince arabayı ani bir hareketle döndürdüm. Arkamdan çalınan kornaları duymazdan gelerek okula geri ilerledim. Okulun müdürü Helen'di ve odasına girmeme izin veriyordu. Çıkmadan önce odasına girip İsabella'nın numarasını almam lazımdı fakat unutmuştum.Yağmur çiselemeye başlarken okulun ordaki durağa baktım. İsabella, hâlâ orda duruyordu.
Arabayı durdurup okula ilerledim ve girdim. Helen'in odasına ilerleyip İsabella'nın numarasını aldım ve çıktım. Dışardaki çiseleyen yağmur hızlanmış sağınağa dönüşmüştü. Arabayı tekrar çalıştırdım. Durağın önünden geçerken durdum. İsabella'ya bakarken camı araladım.
"İsabella! Bin hadi! "
İsabella fazla durmadan binmişti. Üstündeki ıslak kıyafetlere ve ıslak saçlarına baktım. Yola çıkıp evine yol alırken çantasını açmış, ıslanan kitaplarına bakıyordu. Arabanın klimasını çalıştırırken ellerini öne doğru uzattı.
"Tanrım teşekkürler Bay Clifford. "
Kırmızı ışıkta durduğumda tek kaşımı kaldırarak yüzüne baktım.
"Babacık demeyi ne çabuk unuttun? "
Yeşil yandığında arabayı hareket ettirdim. Alt dudağını dişlediğini görebilmiştim.Dirseğini kapıya yaslarken eliyle yüzünün yarısını kapattı ve sızlandı.
Evinin önüne geldiğimizde arabayı durdurdum.
"Ah bir saniye! Ben size evimin adresini hiç söylemedim ki. "
Yan dönüp yüzüne baktım. İşaret parmağımı dudaklarımın üstüne koydum.
"Şşttt öğretmen sırrı. "
"Tekrar teşekkür ederim Bay Clifford. -Elini kapının kulbuna koymuşken sonda dediği şeyle elini çekti ve bana baktı. - Ş... Şey yani babacık. "
Elimle iki yanağını kavradım ve yanaklarını öptüm. Neden yaptığımı bilmesem de içimden gelmişti ve o artık benim kediciğimdi."İsabella Stones, müdürün odasına. "
Anons yaptıktan sonra koltukta geriye doğru yaylandım. Helen bugün yoktu ve odasını ben kapmıştım. İsabella'nın dersi ne olursa olsun girmemesini sağlayacaktım. Kapı tıklatıldı ve hemen arkasından açıldı. İsabella'nın güzel yüzü kapının arkasından çıkarken ayaklarımı masadan indirdim.
"İçeri gel ve kapıyı kilitle. "
Yutkunurken dediklerimi yaptı. Odanın ortasında dikilmeye başladığında tekerlekli sandalyeyi biraz geri çektim. Elimle dizime iki kere vurduğumda sanki görmemiş gibi kafasını camdan dışarı çevirdi. Bu sefer daha sesli bir şekilde vurdum.
"Gel buraya İsabella. "
Yavaş adımlarla yanıma geldi ve önümde durdu. Elinden çektiğimde geriye gitti. Titrek bir nefes aldı. Daha sert bir şekilde çektiğimde kucağıma düşmüştü. Yutkunurken elini tutup omzuma koymasını sağladım. Zil çaldığında kalkmak için hareketlendi. İzin vermediğimde kaşlarını çatarak yüzüme baktı.
"Derse gitmem gerek Bay Clifford. " Kaşlarımı çattıktan sonra derin bir nefes aldı ve elini ağzına kapattı.
"Y... Yani babacık. "
Kaşlarımı düzelttikten sonra burnumu yanağına sürttüm. Güzel kokusu burnuma dolarken nefesim kulağını okşadı. Ellerimin altında titrediğini hissederken ikinci zil çaldı.
"Derse girmeyeceksin İsabella. "Geri çekildiğimde gözlerini büyültmüş şekilde yüzüme baktı.
"Efendim? "
Omuzlarımı silktim.
"Basbayağı girmeyeceksin. "
Ayağa kalkarken ellerini saçlarının arasından geçirdi.
"Buna kim karar veriyor? "
Ayağa kalktım ve belinden ittirerek masaya yaslanmasını sağladım.
"Babacığın karar veriyor. "
Derin, rahatlamış bir nefes alıp yutkundu. Ellerim bacaklarını okşarken elleriyle bileklerimi kavradı.
"Cinsellik yok demiştiniz. "
Ağzımdan itiraz eder bir nida çıktı.
"Kast ettiğim şey içinde olmaktı İsabella. Temas olmayacağını söylemedim. "
Ağzı aralanırken yüzü dehşete düşmüş bir ifade aldı. Eteğini sıyırdığımda bebek mavisi, çizgi film karakterli iç çamaşırı ortaya çıkmıştı. Bu haline gülümsediğimde kızarmış yüzüne baktım.Eğilerek dudaklarımı dudaklarına sürttüğümde kafasını çevirdi.
"Dudağımı öpmenizi istemiyorum. "
Hırslı bir nefes verip gömleğinin üst düğmesini açtım. Göğsünün üst kısmını ısırdığımda seslice ve acı bir şekilde inlemişti. Alt iç çamaşırının takımı olan sütyenini gördüğümde keyfim yerine gelmişti. Elleri sürekli beni engellerken
bu olayı engellemek için ters döndürdüm. Sırtı göğsüme çarparken penisim kalçalarına sürtününce sessizce inledim. Kalp atışlarının fazla hızlandığını fark ederek elimle karnını okşadım.
"Şşttt sakinleş. "
Bu hareketim kalp atışlarını sakinleştirmek yerine daha da hızlandırınca derin bir nefes verdim. Kapı kolu sertçe aşağıya asılınınca İsabella'dan uzaklaştım. İsabella'ya masanın alt kısmını işaret ettiğimde kapıya ilerledim. Kilidi çevirmemle kapı kolunun indirilmesi bir oldu.
"Ah sen mi vardın? Ben de şüpheye düşmüştüm. "
Helen üstündeki ince hırkayı çıkartarak dudaklarıma uzandı. Küçük bir öpücük bıraksa da sesi odada yankılanmıştı.Benden ayrıldıktan sonra hırkasını sandalyesinin kenarına astı ve çantasını da oturma yerine bıraktı.
"Akşam için beni almanı beklemiştim. "
Elimi enseme attım ve kaşıdım.
"Dün çok yoğundum. Tamamen aklımdan çıkmış. "
Teknik olarak İsabella'yı yatakta hayal etmekle meşguldüm. Bana göre en güzel meşguliyetti. Şuh bir kahkaha attı. Gözünde her zaman takmadığı gözlüğü bulunuyordu. Kafasını aşağıya eğip gözlüğün üst kısmındaki boşluktan sertçe bana baktı.
"Bir daha beni bekletmesen iyi olur Mike. "
Cevap vermediğimde işaret parmağıyla masasının üstündeki kaleme vurdu. Kalem masasının altına yuvarlanırken kalbim son sürat atıyordu. Tanrı'ya içimden dualar ediyordum ve bu durumu dışa yansıtmamak inanılmaz zordu."Bayan Cooper! "
Helen gözlerini kapıya çevirdiğinde onu çağıran yaşlı hocaya bir kahve ısmarlamayı aklımın bir köşesine yazmıştım. Helen odadan çıkarken isabella ayağa kalktı ve yutkundu. Yüzüme bakmadan temkinli bir şekilde odadan ayrıldığında arkasından baka kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy math teacher
Romance"Isabelle çıkışta öğretmenler odasına gel." Kafamı şaşkınca olumlu anlamda salladım. Yanımızdan uzaklaşırken çatalımı önümdeki yemeğe sapladım. "Şu adama gıcık kapmaya başladım." Belle'nın konuşmasıyla birlikte mırıldandım. "Ben de..." ********* "...