ASİ KIZ

Kim Bu Kişi

Zarfta sadece şu yazıyordu. "Ona fazla alışmayın."
Ne demek oluyordu bu. Ayıcığı arabaya koydum. Zarfı cebime koyup gülen yüzümle kızların yanına gittim. Onları telaşlandırmak istemedim. Kızlarla sahilde banka oturduk. Denizi izleyip pamuk şeker dondurma kağıt helva yedik. Birkaç tane pamuk şeker büyük kaplada dondurma alıp arabaya foğru yürümeye başladık. Arabanın yanına doğru yaklaşırken arabanın camına bir kağıt parçası koyan birini gördüm. Defneyle Beril sohbet ettikleri için fark etmemişlerdi. Kızlara dönüp "hadi siz şu marketten birşeyler alın bende gidip arabayı getireyim" dedim. Beni onaylayıp markete girdiler. Arabanın oraya baktığımdaysa kimse yoktu. Hemen ilerleyip arabama bindim. Marketin önüne geldim. 5 dk kadar beklemeden sonra kızlarda geldi. Tam yola çıkarken karşı kaldırımda ağacın orada kağıdı koyan o kapşonlu kişiyi gördüm. Benim baktığımı fark edince elini kaldırdı. Ve sonra dönüp karanlık sokaktan kayboldu. Büyük bi kafa karışıklığıyla arabayı eve sürdüm.

Eve geldik kızları kapıda indirip arabamı garaja götürdüm. Kapşonlu kişinin koyduğu kağıt hala cebimdeydi okumamıştım. Eve girmeden cebimden çıkarıp zarfı açtım. İçindeki kağıtta "Onu benden çalmanın bedelini ödeyeceksiniz. " yazıyordu. Kimdi bu. Defneyle ne işi vardı o daha çocuk ne derdi olabilirki. Kağıdı cebime koyup eve girdim. Kızlar salondaki orta sehpaya aldıklarımızı dizmiş film açmış beni bekliyorlardı. Odama çıkıp üstümü değiştirdikten sonra aşağı indim.

Film bitmiş odalarımıza çekilmiştik. Yatağımın başlığına sırtımı dayamış öylece pencereden dışarı bakıyordum. Bu kimdi benden defneden ne istiyordu. Ben onu kimseden çalmadım.

Biraz daha dışarıyı seyrettikten sonra uykum gelince uyumaya karar verdim.

Sabah defnenin beni uyandırmasıyla uyanmıştım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Odama dönüp kıyafetlerimi giydim. Herkes kahvaltıya inmişti. Bende telefonumu alıp aşağı indim. İnerken az kalsın düşüyordum. Merdiven kenarında hafif çıkıntı oluşmuştu. Dalgın dalgın bakmayınca az daha yere yapışıyordum. Kendimi toplayıp merdivenden inmeye devam ederken telefonuma bildirim geldi. Mesaj gelmişti numara gizlenmişti. Mesajı açtım şunlar yazıyordu " Dikkat et Alara Önel benden başka kimsenin veya hiçbirşeyin sana zarar vermesini istemiyorum zamanı gelince ben senin canını çok daha fazla yakıcam çünkü.". Telefon ekranına bakakalmıştım. Kimdi bu ya. Ne istiyordu benden. Kendimi toparlayıp aşağı inip kahvaltı masasına oturdum. Beril" Okul işini hallettim Alara"dedi. Kafamı kaldırıp "Tamamdır." dedim. Artık okula gitmiyecektik. Direk şirketin başına geçeceğiz açıktan okuyacağız ikimizde.

Kahvaltımız bittikten sonra masayı topladık beraber. Salona geçip oturduk. Televizyon izlerken yukarıdan Berilin telefonunun sesi geliyordu. Beril kalkıp yukarı çıktı.

3 dakika sonra geri gelip yanıma oturdu. "Alyalar yurt dışına gitmişler orada okuyacaklarmış. Nedenini sordum. Öyle gerekiyor dediler." dedi. "Üzüldüm gitmelerine ama geçerli bir nedenleri vardır." dedim.

Televizyon izlemeye devam ettik. Defnenin uyuyakaldığını fark ettim. Yavaşça kucağıma alıp yukarı odasına çıkardım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde biri Defnenin giysi dolabını karıştırıyordu beni fark edince hızlı bir şekilden balkona açılan pencereden balkona atladı. Defneyi kucağımdan yatağa bırakıp hızlı bir şekilde balkona çıktım. Çoktan giymişti. Yüzünü görememiştim kapşonlu giymiş maske takmıştı. Sıkıntıyla yüzümü ellerimin arasına alıp sandalyeye oturdum. Düşünüyordum kim diye ama kimse gelmiyordu aklıma. Dakikalarca o şekilde sandalyede oturmuş olabilirim. En sonunda kafamı kaldırıp. Ayağa kalktım. Gökyüzüne baktım uzun uzun kafamı indirirken ağacın oradaki kapşonlu adam dikkatimi çekti her kim ise oradaydı. Bana baktı. Bir yeri işaret etti. Sonra ise arkasını dönüp koşarak gözden kayboldu. Gösterdiği yere baktığımda benim tişörtüm ve üstünde kan vardı. Yanında ise yine bir zarf. Zarfı açıp içinden kağıdı çıkardım. "Onu çalmanın bedelini ödeyeceksin." yazıyordu. Titreye titreye sandalyeye oturdum. Kimdi bu kim?

Bakalım bakalım kim bu kişi aceba