20: realized

1.6K 156 56
                                    

[ ♡ : yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın. İyi Okumalar.

Seungmin bugün özellikle Sewon ile buluşup konuşmak istemişti. Ona söylemek istediği şeyler vardı. Zamanı kısıtlıymış gibi bir düşünce oturmuştu kafasına. Bugün sanki hiç beklenmedik itirafların yapılma günüydü. O da artık bir şeyleri saklamak istemiyordu. Sewon'un yanında olmasından mutluluk duyuyor içinde sevgi naraları atıyordu. Dünyası aydınlanmışçasına onun yanındaki varlığıyla gülümsüyordu. Sewon da gülmeye devam edip ortamı pozitif tutmaya çalışıyordu ki onun da buna ihtiyacı vardı. Daha fazla karamsarlığa boğulmaktan kaçınıyordu. Jeongin'le geçirdiği zaman zarfında o karamsarlığı en uçta yaşamıştı sanki. Sürekli onun değişen ruh halleriyle başa çıkarken en dipte kendini tek başına bulmak hiç hoş olmamıştı. Jeongin'i yukarıya çekmeye çalışırken kendi de yeri boylamıştı, ancak ondan farklı bir noktadaydı. İkisinin de duygularının birleşmediği bir noktada. Kendini kandırdığını düşündü Sewon, onunla sağlıklı bir ilişkisi olabileceği düşüncesini kafasından atamamasına rağmen. Şu an bile onun hakkında düşünüyor olması kendini hayretler içinde bırakıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi yapacağına karar vermişti oysa. Şimdi neden Seungmin'le bir konuşmanın ortasındayken kendini yine onunla ilgili düşünürken buluyordu? Ona bu kadar aşık mıydı gerçekten?

Gözünün önünde sallanan kahve bardağıyla kendini toparlamaya çalıştı Sewon. Karşısındaki insanı kısa süreliğine unutmuştu. Hemen içindeki pişmanlıkla özür dilemeye başladı. "Ben çok özür dilerim, kafam bir anlığına başka yere dalmış. Sen ne diyordun?" dedi gülümseyerek. Seungmin uzunca süredir ondan kopuk olan Sewon'a gülümsemekle yetindi ama yine de ona yapacağı bir teklif vardı. "Biliyor musun yakın zamanda üniversitede açık hava tiyatrosunda oyunlar sergilenecek? Düşündüm de beraber gitsek çok güzel olurdu. Hem seninle uzun zamandır vakit geçirmemiştim." Havaların ısınmaya başladığı zamanlara doğru konservatuar bölümü öğrencileri her sene oyunlar sergilerdi, bazen de orada mini konserler verilirdi. Ortam gerçekten şenlik havasında olurdu. Sewon bu etkinliklere Sojung'la birlikte katılırdı aslında ama Hyunjin de yanlarında olunca kendini yalnız hissederdi.

"Bu sene katılır mıyım bilmiyorum ama senle gideceksem de hayır diyemem." Ağzından kendinden habersiz bir şekilde çıkmıştı bu cümle. Aslında tam olarak o tarz şeylere katılmak için kendini hazır hissettiği söylenemezdi. Artık söylediğini geri alamayacağına göre gitmek zorundaydı. Seungmin de çok mutlu olmuştu üstelik, şimdi gitmek istemediğini söylese hoş olmazdı. "Bunu duyduğuma çok sevindim. Seninle daha yakın ve samimi olmak istiyorum. Daha önce karşılaşmamış olmamamız ne büyük bir kayıp değil mi?" Sewon kafasını gülümserken salladı. O da öyle düşünüyordu aslında. İlk karşılaşmaları çok da uzak sayılmazdı. Kendini yere düşmüş bir şekilde bulduğunda tam karşısında Seungmin vardı. O gün onunla bu halde olacağını hiç düşünmezdi. Gülümsemesi büyüdü ve büyüdü. Aralarındaki sohbet çok güzel ilerliyordu. Sanki hayatında hiç bu kadar konuşmamış gibi hissetti Sewon. Saat ilerledi ve ilerdi, zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamadılar. İlk kahvelerinin üstüne üçüncü kahvelerini bile söylemişlerdi. Belki de kafeinin verdiği dinginlikle bu kadar uzun muhabbete girmiştiler. Sewon dikkatini hiç Seungmin'den ayırmamıştı ama sonra telefonuna gelen mesaj sesiyle telefonunu ararken buldu kendini.

Kafenin dışından onu biri izliyordu. Gözlerinde biraz hayal kırıklığı vardı biraz da bugün yaşamış olduğu olayın üzüntüsü ve de yorgunluğu. O lafları ettikten sonra kalbindeki yük kalktığını hissetmişti. Şimdi neden yine kara bulutlar kafasının üstüne üşüşmüştü? Kalbi neden bu kadar sızlıyordu? Düşüncesizce mesaj attı kıza. Kızgındı.

Jeongin: beni önemsediğini sanıyordum.

Sewon kilit ekranında gördüğü isimle önce tereddüt etse de kilit ekranını kaydırıp mesajı okumuştu. Okumasıyla birlikte başında büyük bir ağrı hissetti. Korkunç bir şekilde beyninin içinde onun sesini işitiyordu sanki. Birkaç kez beyninde yankılandı okuduğu cümle.

"Beni önemsediğini sanmıştım."

"Beni önemsediğini sanmıştım."

"Beni önemsediğini sanmıştım."

"Beni önemsediğini sanmıştım."

Seungmin kızın yüzündeki ifadeyle kaşlarını çatmış telefonunda ne gördüğünü düşünüyordu. Sonra birini fark etti. Camın arkasında hayal kırıklığıyla onlara bakan Jeongin'i. Anladı ki o da Sewon'a aşıktı.

SAATİN ÜÇ OLMASI BÖLÜM ATMAYACAĞIM ANLAMINA GELMEZ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


SAATİN ÜÇ OLMASI BÖLÜM ATMAYACAĞIM ANLAMINA GELMEZ

İYİ HAFTASONULARI DİLİYORUM HEPİNİZEEE

BU ARADA YENİ BİR MINHO FFI YAYINLADIM PROFİLİMDE BULABİLİRSİNİZ EĞER BAKMAK İSTERSENİZ

who're you || yang jeonginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin