Semi, Tendou'ya biraz daha yaklaşarak "İnsana benzemeye çalışmak iyi bir seçim olmuş, ibne. Ama unutma senin gibiler ne olursa olsun bizim gibilere benzeyemez." Tendou gözlerinin dolmasına engel olamadı. Semi'nin bu dediklerini kastetmedğini biliyordu ancak yüzündeki nefret öylesine gerçekçiydi ki bu canını yakmıştı.Arkadan titrek bir ses yükseldi. "Bence saçlarını indirmek çok yakışmış Tendou-san" Bu Tsutomu Goshiki'nin sesiydi. Tendou titreyen sesiyle teşekkür etti. Tendou bir an olsun mutlu olsa da Semi'nin ona attığı bakışı gördüğünde anlamıştı. Goshiki de ona zarar vermeye çalışan kötü insanlardan biriydi. Bundan sonra ondan uzak durmalıydı.
Semi takım arkadaşlarının yanına dönerek "Her neyse antrenmana başlıyoruz" dedi. "Koç hasta olduğundan bugün antrenmanın başında ben varım, servis antrenmanlarıyla başlayacağız" diye bağırdı.
Uzun süre servis çalıştıktan sonra hepsi nefes nefese kalmıştı. Semi tüm takımı etrafında topladı. Herkese geçmeleri gereken yerleri büyük bir sevecenlikle gösterdikten sonra tiksintiyle Tendou'ya baktı. "Umarım bu sefer oyunu biraz olsun daha iyi kurabilirsin." dedi alayla. Tendou yalnızca başını salladı.
Goshiki bunu şaşkınlıkla izliyordu. Dışarıdan oldukça güçlü duran kırmızı saçlı çocuğun bütün bunlara göz yumması takımın kaptanı ve yıldız oyuncusu olan kişiye olan saygısından daha fazlası gibiydi. Takımdaki kimsenin buna tepki göstermemesi ise daha da şaşırtıcıydı.
Ortaokuldaki Goshiki olsa buna asla göz yummaz ve bu durumu engellemek için elinden geleni yapardı. Ancak yeni geldiği lisede takımının kaptanı olan senpaisine karşı çıkabileceğini sanmıyordu. O da bu yüzden Satori Tendou'nun arkadaşı olmaya karar verdi.
Tendou oldukça iyi bir pas atmış, Goshiki ise buna yaraşır bir vuruşla topu karşı sahaya indirmişti. Semi arkadan alkışlayaraK "Aferin Goshiki" diye bağırdı. Sonrasında Tendou'ya dönerek "Paslarına çok daha fazla çalışmalısın, böyle bir pasörümüz varken 3 yıldır ulusallara bile gidemiyor oluşumuz şaşırtıcı değil." diye mırıldandı. Kurduğu cümleyi sadece Tendou'nun duyacağı bir sesle söylemesine rağmen Goshiki de bu cümleyi duymuştu.
Tendou voleybola başladığı ilk zamanları hatırladı.
Shiratorizawa Akademisi'nin ortaokuluna gidiyordu. Babası son zamanlarda sık sık seyahat ettiğinden daha o zamanlar yurtta kalmaya başlamıştı. Ortaokulun ilk gününde yurda yerleşirken kendiyle aynı yaşta başka bir çocukla aynı odada kalacağını öğrendiğinde hem korkmuş hem de heyecanlanmıştı.
Belki bu sefer gerçek bir arkadaş edinebilirdi. Odasına yerleşip yatakta yatarak tavanı seyrederken kapının açıldığını duydu. Heyecanla yerinden fırladığında gözleri dikenlerine rağmen hayatına güller açtıran çocuğun kahverengi gözleriyle buluştu.
Çocuk yüzünde büyük bir gülümsemeyle elini uzatıp "Merhaba" dedi. "Ben Eita Semi." Tendou ise yüzünde büyük bir heyecan ve umutla elini uzattı: "Satori Tendou"
İki çocuk kısa zamanda yakınlaşmıştı. Tendou nihayet bir arkadaş edinebilmişken cehennemi de başlamıştı. Çocukluğundan beri görünüşü yüzünden dışlanmaya alışmıştı ancak o lanetli yazdan sonra ortaokulda yaşadıkları dışlanmanın ötesindeydi. Sınıfındaki çocukların onunla dalga geçmesiyle başlayan cehennemi büyük çocukların okulun köşelerinde sıkıştırmasına kadar gitti.
Sınıfındaki çocuklar onun üstüne gitmeye başladığında Semi onu korumak için elinden geleni yapardı, hatta çocuklardan bir tanesine yumruk bile atmıştı. Tendou ilk o zaman Semi'ye bağlanmıştı. Çünkü Semi'nin kendisinden çok daha küçük olan cüssesine rağmen onu koruyacağını biliyordu.
Her şey onun için ortalama bir düzeyde gidiyordu. Ta ki bir gün Semi'nin Tendou'yu korumak için saldırdığı çocuklardan birinin abisi yurt odalarına girip Semi'yi alana kadar. Yarım saatin sonunda Semi yanına döndüğünde her şey eskisi gibi rutin olmaktan çıkmıştı. Tendou ona defalarca sorsa da o gün o ikisinin ne konuştuğunu öğrenememişti.
Tek bildiği o olaydan sonra Semi'nin yurt odasının dışında o çocuklara dönüştüğüydü. Odalarındayken ona çok iyi davranır ancak o odanın dışına çıktıklarında Tendou'yu iğrenç bir canavar olarak gören o acımasız çocuklardan birine dönüşürdü. Tendou her ne kadar hiç sormasa da Semi ona hep onu korumaya çalıştığını söylerdi. Tendou da ona inanırdı. Çünkü Eita Semi, Satori Tendou'nun tek arkadaşı ve ailesiydi.
Ortaokulun ikinci sınıfına geçtiklerinde Semi odaya çok geç gelir olmuştu. Tendou ise bunun nedenini merak etmiş ve bir gün onu okuldan sonra takip etmeye karar verdi. Semi'yi spor salonunda voleybol oynarken ve takım arkadaşlarıyla gülüşürken gördüğünde büyülenmişti. Belki o da bir voleybolcu olabilirdi.
Voleybol kulübü için adını heyecanla yazdırırken sınıfından üç çocuk yanına gelip kahkahalarla gülmeye başladığında başta nedeni anlamamıştı. İçlerinden birisi bağırdı "Takımımıza gelme Satori*" Arkadan bir ses yükseldi. "Canavarlar insan takımlarına alınmazlar Tendou-kun" Bu sesi tanıyordu. En yakın arkadaşının sesiydi bu. Çocukların kahkahaları eşliğinde dolan gözlerini saklamaya çalışırken koşarak kaçtı.
Odasına döndüğünde Semi ona bağırmıştı. Semi ona ilk kez yurt odalarının içinde bağırmıştı. "Bana söylemeliydin Satori! Bana neden söylemedin?" Nefret ettiği Satori ismini ilk kez ondan duymuştu. Tendou karşısında gözlerinden alev ve hayal kırıklığı fışkıran çocuğu gördüğünde iki şeyi çok iyi anlamıştı:
Eita Semi'yi daima dinlemeli ve onu asla hayal kırıklığına uğratmamalıydı.
Ama aldığı bu dersler bile onu voleybol takımına girmekten alıkoyamadı. Takıma girmesinden sonra ortaya çıkan blok yeteneği ise orta blokçu olarak girdiği takımı ilinin en iyilerinden olmaya götürmüştü. Ve Tendou bir şeye karar verdi: Onu hayatında ilk kez sanki bir canavar değil de öbürleri gibi bir çocukmuş gibi hissettiren iki şeyden, Eita Semi ve voleyboldan, asla vazgeçmeyecekti. Ancak Semi'nin onu korumak için ona hep hatırlattığı gerçeği de çok iyi biliyordu: Bir insan ne olduğunu unutursa acı çekerdi ve o bir canavar olduğunu asla unutmamalıydı.
* Satori Japon kültüründe zihin okuyan ve maymuna benzeyen bir canavarın adıdır.