Günlüğüm

276 19 3
                                    


 1 Şubat:

Bu sabah herkeste bir telaş var. Bir misafir gelecekmiş evimize. Kim oldugunu sormadım çünkü merak etmiyorum bunu. Kim olabilirdi ki zaten. Annemin sorunlu arkadaşlarıdır muhtemelen. Sadece çok özledim onu sesleriyle karışık gelen müziğe yoğunlaşmıştım. Seslere değil. Müziğe yoğunlaşmıştım aslında. Saat sabahın sekiziydi. Içeridekilerin sesiyle uyanmam çok iğrenç değil mi gerçekten? Kapıyorum gözlerimi. Başımın döndüğünü iliklerime kadar hissediyorum. İğrenç bir rüya gördüm. Sanırım kim olduğunu bilmediğim biri rüyama girdi bu gece. Ya da kim olduğunu unuttuğum. Daha fazla kafayı yemeden kalkmayı düşündüm yataktan. Hava yine karamsardı. Yine üzerime üzerime geliyordu. Bu havaya yakışır birşeyler giymek istedim.

Siyah.

Simsiyah.

Annemin iğrenç sesi gelmeye devam ediyor içerden. Nefret ettiğim o ses. Havaya küfretmeye devam ederken,

Bahçemizdeki pembe çiçekler dikkatimi çekiyor.

Nasılda güzel kokuyordur onlar şimdi.

Neyse zor değil ya.

Üşenmeden bahçeye çıkıyorum bende.

Evimizin bahçesi ne kadar da güzel.

Çiçekler harika.

Onlar çok güzel.

Tıpkı yeni doğmuş bir bebeğin kokusu gibi.

Tazelikleri burdan anlaşılıyor.

Pespembeler.

Daha önce nasıl farketmedim bu güzel çiçekleri.

Koparmaya kıyamadım.

Bir kez daha koklayarak hazır dışarı çıkmışken bahçeyi dolaşmakta iyi gelir diye düşünmüştüm. Rengarenk evler başımın ağrısını dahada arttırıyordu. Renkli bir hayat istemiyorum diye çığlık atacaktım az daha. Bunaltıcıydı. Renkli bir hayat olacaksa da pembe çiçekler olmalıydı heryerde. Bahçeyi dolaşmaya başladım. Uzaklara daldığımda kafamdan bugüne kadar yaşadığım herşey bir bir geçti. Mutlu olduğum zamanlar. Umutsuzluklarım. İlk ve son aşkım. Ailem. Benim biricik erkek kardeşim. Ve kardeşim gibi hep yanımda olan Sam. Erkek kardeşimin katili Jamal. Pembe çiçekler. Saat 22:00. Keman. Yeşil gözler. Robertın küçük kız kardeşi. Robertın derin bakışları. Telefonumdaki masum fotoğrafı. Yeni ülkem Litvanya. Yeni evimiz. Pembe çiçekleri. Simsiyah kapli güzel sırdaşım. Sonrası Robert, Robert, Robert.

Uzaklara bakışım 4-5 dakika kadar devam ediyor. Akşama kadar da bakardım heralde. Sonrası bir ses ayağımın altında. Yine o ses. Küçük pisliğin sesi. Tanrım bileklerim morarıyor. Sonrası karanlık.

2 Şubat:

Bu sabah kalktığımda yerdeydim. Belim tutulmuştu. Boynumun damarları ağrıyordu. Bileklerim... Onlar mordu. Tıpkı sokakta uçuşan kelebek gibi. Şu an saat bir buçuk. Bileklerimi sarmalıyım sevgili günlük. Annem görmemeli. Kendime not yazmalıyım sevgili günlük.

Bazı şeyleri unutuyorsun.

Sam'ı ara.

Numarası arka sayfada yazıyor.

O sana yardım edecek.

Çiçekleri sev.

Onlardan zarar gelmez.

Çok güzel kokuyorlar.

Onlar seni sakinleştiriyor.

MUSALLAT ( Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin