Derin bir nefes daha alıp konuşmaya başladım.
"Haklısın, aslında hissetmek görmekten daha güzelmiş."
"Tabiki de herşeyi göreceğiz diye bir kanun yok ki!"
"O zaman sende gözlerini kapat ve hisset."
Kesin benimle dalga geçecek ama son cümlemden sonra hiç konuşmadı. Acaba beni burada bırakıp gitti mi ki? Yok canım gitmemiştir hem babama söz verdi. Biraz daha bekledim ama on dakika oldu herhalde. Artık dayanamayıp konuştum.
"Demir! Gittin mi?"
Sesim çok endişeli çıkmıştı.
"Güneş? ben buradayım iyi misin?"
"İ-iyim ama ses çıkarmayınca gittin sandım."
"Hayır. Saçmalama lütfen sadece dediğini yapıyordum."
"Ne?"
"Gözlerimi kapatıp hissediyordum."
"Gerçekten mi? Ben benimle dalga geçersin sanmıştım."
"Niye dalga geçeyim ki? hem gerçekten iyi hissettiriyormuş."
"Sahi mi?"
"Sahi ya! Hadi gel güneş batıyor gidelim."
"Gerçekten mi? Nasıl güzel mi?"
"Evet. Çok güzel."
"Ben en son çok küçükken izlemiştim biliyor musun? Yani nasıl bir güzelliği var hatırlamıyorum."
"Sana anlatabilirim."
"Hayır! Sakın anlatma."
"Neden?"
"Anlatınca hayal edemiyorum, yani bazı şeyleri. Eğer bir gün tekrar görmeye başlarsam o zaman bizzat gidip kendim izlemek istiyorum."
"Görebilirsin Güneş buna eminim. Senin de ışığın yeniden parlayacak."
"Çok emin konuşuyorsun Demir."
"Çünkü öyle olacak. Sadece istemen gerekiyor."
Sessiz kaldım. Çünkü bunu daha önce düşünmeye çalışmıştım ama her defasında vücudumu esir alan korku buna engel oluyordu. Sessiz sessiz yürüyorduk. Birden elimde bir el hissettim ve hafifçe sağa çekildim.
"Taş vardı."
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim."
Tekrar sessizliğe bürünmüştük ama elimi bırakmamıştı. Bu... çok güzel hissettirmişti.
"Gün batımında fotoğraf çekilmek ister misin?"
"Nasıl olucak ki o?"
"Telefonu birisine verelim o bizi çeksin."
"Tamam. Nasıl poz vereceğiz ki? ben poz verip de fotoğraf çekilmedim hiç."
"Sen benim yapacağım şeye ayak uydur tamam mı?"
"Tamam."
Elimi bıraktıktan sonra bazı hışırtılar duydum. Ardından kadifemsi sesini.
"Pardon! Eee amca şey... fotoğrafımızı çeker misiniz?""
"Tabi çekerim oğlum."
"Ben deyince çekersin o zaman amca."
Yaşlı bir erkek sesiydi. Ardından belimde eller hissetmemle irkildim.
"Korkma benim."
Cümlesinden sonra havalandığımı hissettim. Beni havaya kaldırmıştı.
"Bana ayak uydur."
Sonra beni döndürmeye başladı. Ve ılık rüzgarı yüzümde hissettim. Bende onun dediği gibi ona ayak uydurdum ve kollarımı yana açıp ayaklarımı kaldırdım. Beni biraz daha kaldırdı ve amcaya 'çekebilirsin' diye komut verdi. (multimedia) Beni hiç indirmeden kucağına aldı ve yürümeye başladı.
"Teşekkür ederiz."
"Ne demek evlat. Çok yakışıyorsunuz Maşallah. Hiç bırakma bu kızı sakın."
Amcanın sözleriyle donup kalmıştım ve birazda utanmıştım.
"Şey amca bırakmam sen gönlünü rahat tut."
"Aferin evlat hadi ben gidiyim artık hanım bekler beni siz de kendinize dikkat edin."
"Sağol amca."
Demir ne demişti az önce? Bırakmam dedi. Ama bir dakika ya ben onu tanımıyorum ki. Belki de iyi biridir. Hala kucağında olduğum aklıma gelince konuşmaya başladım.
"Şey demir, inebilir miyim artık?"
"Ah, pardon unutmuşum o kadar hafifsin ki."
"İltifat olarak kabul ediyorum."
"Eh et madem." ardından kıkırdadık. söyleyişi çok komik ve tatlıydı.
Ardından beni yere indirdi. Tekrar yürümeye başladık ama bu sefer ikimizde konuşmuyorduk. Demir durunca bende durdum. Sonra kapı açılma sesi geldi sanırım arabaya geldik.
"Aaa şey başka bir yere gitmek ister miydin? arabaya getirdim seni ama?"
"Hayır hayır hiç gerek yok benim için bu kadarı bile fazlaydı çok teşekkür ederim."
"Rica ederim benim içinde güzel bir gündü."
Gülümsedim ve beni arabaya bindirdi. Araba da arada birbirimize sorular soruyorduk, bana çocukluğunu anlatıyordu. Ama sanki bazı şeyleri anlatmıyordu. Böyle dura dura ve düşünceli bir ses tonu ile anlatıyordu. Bilmiyorum belki de anlatmak istemediği, özel şeyleri vardır. Okula başlayacağı zaman daha ilk günden kaçmaya başlamış. Baya güldük. Biraz sonra araba durdu zaten.
"Geldik, hadi bakalım."
Arabadan inip benim kapımı açtığında indim. Beni evin kapısına kadar getirip zile bastı. Adresi arabaya ilk bindiğimiz zaman istemişti.
"Ben tekrardan teşekkür ederim Demir, günü böyle bitirmek harika oldu."
"Tekrardan rica ederim. Benim içinde harika geçti."
Cümlesi bittiği an kapı açılmıştı.
"Güneş geldiniz mi annem?"
"Hı hı geldik anneciğim."
"E niye kapıda duruyorsunuz içeri geçinsenize. Selma ablan yine döktürmüş."
Selma abla bizim yardımcımız. Ben bu duruma geldiğimde yanımdan hiç gitmemişti hem bana moral vermişti.
"Teşekkür ederim efendim ama ben gideyim işlerim var da."
"Aaa kalsaydın iyi olur du be evladım. Bunu saymıyorum tamam mı?"
"Birdaha ki sefere söz."
"Tamam anlaştık o zaman."
"Tamam görüşüz."
Bana sarılmasıyla şok oldum. Ama hemen toparlanıp bende ona sarıldım. Çok... güzel kokuyordu. 'görüşürüz' faslından sonra o gitti bizde annemle içeriye girdik. Yemek yedikten sonra uyumak için kalktım annemde bana yardım etti. Yatağıma yattım ve bu günü düşünerek güzel bir uykuya kendimi bıraktım.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Öpüldünüz
ÖzgeÇakır. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR TALİHİM ( Tamamlandı )
ChickLitHayatının en özel zamanlarında huzurdan, mutluluktan uzakta karanlığa mahkûm edilmiş bir kız. Nefes almasına rağmen o yaşayan bir ölü misali şimdilerde. Kurtuluş var ama istek yok. Taki o gün kalbinin ortasına düşen küçük bir kıvılcım alev alana dek...