BÖLÜM 3: DENİZ KIZI
ŞARKI : Opera House - Cigarettes After Sex
8 yıl sonra:
Dişlerimi takırdatmaya, bedenim korkudan zangır zangır titremeye başlamıştı. Çığlıklar atarak odan çıktığımda sanki dört duvar üzerime yığılacakta altında kalacakmışım gibi nefesim daraldı.
Zihnimde yalnızca bir düşünce vardı, tek bir düşünme.
Kaçmak.
Boğzıma sanki dile getiremediğim düşüncelerim takılı kalmıştı, onların arasından kurtarabildiğim tek kelime, istemiyorum oldu.
"İstemiyorum, istemiyorum istemiyorum”.
Takılı kalmış plak gibi dilimin döndüğü, kafamın içinde yankılanan tek kelime buydu.
Acıyan ayak bileğime rağmen kapıyı aşıp koridora çıkabilmiştim. Nefes sesimin arasına doktorun ve meraklı insanların mırıltıları karıştı. Etrafım kısa sürede hemşirelerle çevrildi. - Duvarlar daraldı, sıkışmak üzereyim-
“Afra sakin ol!” orta yaşlı, kır saçlı doktor aramızdaki mesafesi koruyarak yaklaşmaya çalıştıkça duvarlardan destek alarak yürümeye devam ettim.
“Lütfen sakinleş ve beni dinle”.
“Dinlemek istemiyorum”. Ses tonum artık beni bile şaşırtıcak seviyedeydi, “ben hiç bir şey duymak istemiyorum”.
“Afra”
“Bıktım artık. Rahat bırak beni”. Artık etrafımdaki yüzler eski tanıdık yüzlerle yer değiştirdi. Yaşlı doktorun yerini silueti silinmiş şırıngası elindeki doktora dönüştü, ikisi tek bedende birleşti ve aynı sözcükler döküldü,
"İyi olacaksın, bu iğne son!”.
Başımı ellerimin arasına aldım gözlerim odağını kaybetmiş gibiydi.
Hayır.
“Hayır, son değil. Hayır. Hep devamı geldi”.
Bilinçsizce attığım çığlıklarım kulaklarımı ağrıtıyordu.
Boğazım patlayana kadar bağırmak istedim. Sesimin duyulmasını, binadaki her canlıya ulaşmasını istedim.Doktor olduğunu düşündüğüm ses “Beraber geldikleri çocuğu bulun, hemen! Diyerek bağırdı.
“İstemiyorum, istemiyorum”
“Sakinleştirin onu” dediğinde mavi formalı iki erkek hemşire kollarımı kavradı.
“Ne yapıyorsunuz? Bırakın beni” . Bileğimdeki acı tüm bedenimi sardı ve en tanıdık gelen hisse büründü.
Çaresizlik.
Zihnimin içinde yalnızca bir düşünce vardı, tek bir düşünce. Bir böcek gibi beynime sızan , yankılan tek düşünce.
Yok olmak.
Son gücümü kullanıp asistan masasının üzerindeki cam bardağa kitlendim.
Son gücümle “bırakıp beni” deyip ellerinden kurtulmayı başardığımda hedefime ilerlemek için masadaki bardağa elime alıp yere fırlattım. Yere saçılan cam parçalarında elime ilk geleni alıp avucumun arasında sıktım."Sakın yaklaşmayın”, korku mırıltılarını saymazsak artık tek ses bendim.
“Eğer yaklaşırsanız, kendimi öldüreceğim”.“Afra, bırak onu”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN
Teen FictionBazı kesişimleri gözlerimizle göremeyiz. Onun varlığının bile geleceğimizi karmaşık hale getireceğini asla tahmin edemeyiz. Kasırga gibi kaybolup gidiyor iyi şeyler, üzücü anılar hatta bilinmeyen yarınlar bile. Bu kısıtlı sabahlar gelip geçiyor, bi...