"Unutulmamak istiyorum."

580 86 42
                                    

" Bir haftadır kapıyı hep sen kilitliyosun Kageyama. Nedenini sorabilir miyim?" dedi Daichi-san.

"Bir nedeni yok sadece kapıyı kilitlemeyi seviyorum." belki turuncu kafalıyla burda oynamam sorun çıkartabilirdi. En iyisi söylememekti.

Ve evet, hala adını bilmiyorum. Her geldiğinde sadece voleybol oynuyoruz ve ayrılıyoruz. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Ama cidden öğrenmek istiyorum. Soru sormayı pek sevmiyorum aslında fakat beni ona çeken bir şey var sanki...

"Ben geldim." gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım bazen çok geç bazen de erken gelip dışarıda bekliyodu. Nedeni de soramıyordum... Fakat bugün deneyecektim, onun hakkında bir şeyler öğrenmeyi.

"Hoşgeldin." Yine sessiz bir şekilde voleybol oynamaya başlamıştık. Ama bugün bunu bozucaktım.

"Bana adını söylemedin, adın ne?" bu soruyu beklemediği kesin gibiymiş gibi elinin önüne gelen topa vurmayıp bana baktı.

"Hinata Shouyou. Ama bana Hinata diyebilirsin. Senin?" o güzel gülümsemesini yine göstermişti bana. Bu gülümseme için her şeyi yapabilirdim. Cidden her şeyi.

"Kageyama Tobio. Kageyama diyebilirsin. Memnun oldum Hinata." gülümsemeye çalışmıştım ama bana yakışmadığını biliyordum o yüzden hemen o eski somurtkan halime döndüm.

"Hey o güzel gülümsemeni daha yeni görmüşken hemen elimden alman haksızlık."Mutlu hissettim kendimi. Ama bunu yüzüme yansıtmadım.

Bana yaklaşıp dudağımın kenarlarını yukarı doğru kaldırdı. Zaten zor tuttuğum kahkahayı patlattım. O da benimle birlikte kahkaha atıyordu. Neden bu kadar iyi hissetiriyor bilmiyorum ama Hinata ile olmak beni her şeyden daha fazla mutlu ediyordu.
...

O günden sonraki her gün hem voleybol oynuyor hem de birbirimize sorular soruyoduk.

"Hangi takımda oynuyorsun?" bu soruyu sorduktan sonra yüz ifadesi değişti. Yanlış bir şey mi sormuştum?

"Aslında okula gitmiyorum. Miyagi'ye daha yeni tanıştık. Ama bir hafta sonra buraya başlayacağım. Karasuno, çok uzun zamandır gitmek istediğim okul."

"Eskiden nerde yaşıyodun?"

"Tokyo."

"Bende ilkokula kadar orda okumuştum."

"Ne güzel." Pek konuşmak istemiyor gibiydi. Belki de oraya ait güzel anıları yoktur...

"Hedefin ne Kageyama?" kısa bi aranın ardından sessizliği bozdu.

"Japonya'nın en iyi pasörü olmak istiyorum, Oikawa'yı geçmek istiyorum. Ha bir de ulusalları kazanmak istiyorum. Hey sen takıma gelince birlikte ulusalları kazanabiliriz."

"Umarım." bunu öyle bir şekilde söylemişti ki, içim burkuldu sebepsizce.

"Senin hedefin ne Shouyou?" Shouyou demem garibine gitmiş gibiydi.

"Unutulmamak istiyorum." bu ne demekti ki? Kısa bi süre sonra cümlesini devam ettirdi.

"Yani voleybolda tanınmak işte. Yıllar geçse bile insanların smaçlarımın hatırlamasını istiyorum." Smaçlarının hatırlanmasını mı istiyordu yoksa kendinin mi bilmiyorum ama ben onu ve smaçlarını asla unutmayacaktım. Emin olabilirdi buna.

...
5 gün sonra

Hava kararınca oynamayı bıraktık, üstümüzü değiştirip dışarı çıktık. Hinata normal halinden daha neşesiz gibiydi. Ya daha bitkin gibi miydi? Nedenini sormadım.

Neden sormadım ki?

kapıya geldiğimizde aklıma bugünün cuma olduğu geldi. İki gün sonra Hinata okula başlayacaktı. Artık onu tüm gün görebilirdim.

"Görüşürüz." arkamı döndüğümde emindim ki "yarın yine bana pas atar mısın?" ya da "görüşürüz." derdi.

Ama demedi.

Şaşırdım fakat bir şey demedim belki de sadece yorgundu.

i'm sorry, i forget you | kagehina ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin