İki gün daha geçti. 26 Aralık gününe az bir zaman kalmıştı, yani Noel gecesi bitmek üzereydi.
Moonie evde tek başınaydı ve gece 12'ye çeyrek vardı. Louis'nin telefonda konuşurken, "Projeleri inceliyorum, hâlâ bitmedi," demesi üzerine bu geç saatlerde geleceğini biliyordu ve gelmesi için epey heyecanlıydı.
Ve bilirsiniz:
Moonie bir insandı.Dört ay önce adı Harry olan, 22 yaşında genç ve güzel bir erkekti. Ta ki onu kediye dönüştüren kötü, çok kötü, double, ekstra kötü biriyle karşılaşana dek!
Yapılan büyü yüzünden kediye dönüşmüştü ve bu büyünün bozulması için onu gerçekten seven bir insanı yıl sonuna kadar öpmesi gerekiyordu.
Koşulsuz gösterilen gerçek bir sevgi olmalıydı. Harry'nin de koşulsuz sevgi beslemesi gerekiyordu. Birini seviyormuş gibi değil, gerçekten severek öpmesi gerekiyordu. Aksi takdirde hep böyle kalacak ve tamamen kedi olacaktı. Yani bir daha insan düşünceleri bile olmayacaktı.
Hayvanseverler tarafından seviliyor ve besleniyordu ama öpebileceği kadar gerçekten sevdiği kimse olmamıştı. Çünkü dört aydır kimse onu eve almadığından kimseyi tanıyamamış ve sevgisinden emin olduğu kimse olmamıştı.
Fakat Louis'nin yalnızlığını ve kendisine olan sevgisini hissedebiliyordu. Bu insanî bir hissiyattı. Louis'yi anlayabiliyordu çünkü yalnız bir adamdı, hem de içini, hiçbir şey konuşamayan ve anlamadığını düşündüğü bir kediye anlatacak kadar...
Louis Moonie'ye öyle güzel yaklaşmış ve bir insan olarak öyle iyiydi ki, ona iki gün içinde hayran kalmamak elinde değildi. Louis başkalarına karşı nasıldı bilmiyordu ama ona şefkat gösteren, evine alan, yardımsever ve sevgi dolu bir insan olduğunu biliyordu.
(Ayrıca hiç tanımıyor da değildi. Şömine üzerindeki fotoğraflar, ödüller ve diplomalar sayesinde ne iş yaptığını da anlamıştı. Dün gece, yani 24 Aralık'ta da hediye paketleriyle gelmişti ve üzerinde 30 yaşına gelmiş bir herifsin ama hâlâ 20 gibisin, iyi ki doğdun Tommo -Liam yazan kartı okumuştu.)
Evet, onun kim olduğundan ve gerçek sevgisinden kesinlikle emindi. Tek dileği, onu öptüğünde eskisi gibi olabilmekti. Çünkü yavaş yavaş kedi gibi davranmaya başlamıştı ve bundan epey korkuyordu.
Yani Louis, yılın son günlerinde, Harry'nin sahip olduğu tek şanstı.
Sıkkın bir şekilde, kuyruğu dik konumda ve tepesi kıvrılmışken salonun içini geziyordu. Louis onun için mavi, yeşil ve kırmızı renkte üç top almıştı. Bir de mama kapları ve kedi kumu.
Kum dolu kabın yanına gelince acıyla miyavladı. "Bu hâle düşecek biri miydim?" diye düşündü. Küveti su doldurup sıcak su soğuyana dek içinde kalmayı özlemenin yanı sıra, tuvaletini insan gibi yapmayı bile özlemişti!
Bu sırada kapının kilit sesini duydu. Heyecanla kapıya koşup poposu ve arka patileri üzerine oturdu. Louis'nin girdiğini ve kapıyı kapattığını görünce hevesle yerinden kalktı, onun bacaklarına sürtünmeye başladı. Kuyruğuyla bacaklarına dolanıp kokusunu onun üzerine yaymaya çalışıyordu. Ayrıca Louis'nin kokusunun kendi tüylerine bulaşmasını çok seviyordu.
"İyi ki geldin," diye düşündü neşeyle. "Seni seviyorum sahip!"
Sonra neşesi bir anda çöktü. Kedi düşüncelerine dalmaktan nefret ediyordu!
Louis üzerindeki paltoyu vestiyere astı, elindeki kraft çantayı kenara koydu ve Moonie'yi yakalayıp yüzüyle aynı hizaya getirdi. Gülümserken mavi gözleri ışıl ışıl ve göz kenarları kırışıktı. Sakallarının sardığı ince dudakları ise kıpkırmızı bir nar gibiydi. O kadar tatlı görünüyordu ki elmacık kemiği üzerindeki çilleri öpmek istemiş, sevgiyle "Mew..." diye ince bir ses çıkarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonie's Kiss | Larry ✔
NouvellesLouis Tomlinson hayatından o kadar bunaldı ki, 24 Aralıkta kapısında bulduğu üşüyen kediyi doğum günü hediyesi olarak ilân etti. Ya da belki de, sadece bir kedi ve bir erkeğin karşılaşması gerekirdi.