Bugün yılbaşıydı.
Yıl bitmek üzereydi ve karlar gökyüzünden yerlere doğru süzülürken etraf huzur verici bir sessizliğe gömülmüştü.Beş gündür birlikte kalıyorlardı. Louis, Harry'nin varlığıyla mutluydu ve sırf bu yüzden kampüse artık güler yüzle giriş yapıyor, iş çıkışında da heyecanla eve gidiyordu Harry'le biraz olsun sohbet edebilmek için.
Harry, kalın fırın eldivenini takıp, fırın kapağını açarak içindeki siyah dikdörtgen tepsiyi çıkardı. Tezgâhın üzerindeki ahşap nihale üzerine koydu ve sıcak, tarçın ve zencefilli kurabiyelerin kokusunu keyifle içine çekti.
Louis bir saate dönerdi. Onun için yemek veya çeşitli aperatifler hazırlamak ve karşılığında Louis'den memnuniyet dolu iltifatlar almak çok hoşuna gidiyordu. Louis bu konuda biraz çekimser davransa da, Harry yemek yapmaya âşık olduğunu söyleyerek mutfağın hâkimiyetini eline almıştı ve Louis de bunu memnuniyetle karşılaşmıştı. Bu geceye özel de insan ve -mânidar olarak- kedi şekilli kurabiyeler yapmıştı.
Eldiveni tezgâha koydu ve çatal yardımıyla kurabiyeleri dikdörtgen şeklindeki porselen tabağa yerleştirdi. Louis hoşlanmaz diye sadece birkaç tanesinin üzerine pudra şekeri döktükten sonra tabağı alıp, salona geçerek hazırladığı orta masaya yerleştirdi. Keyifle ellerini çırpıp koltuğa yerleşti ve hevesle beklemeye başladı.
Louis'nin öğrettiği gibi şömineyi yakmıştı. Üzerinde L, M ve artık H harfli çoraplar asılıyordu. Orta masaya iki kadeh, şarap, kurabiye, dilimlenmiş portakal, fındık ve cips koymuştu. Ayrıca şöminenin yanında da çam ağacı vardı.
Louis dün akşam eve büyük boylu, uçlarında sarı led ışıkları olan yapay bir çam ağaçla gelmişti. "Daha önce evimi hiç süslememiştim," demiş ve Harry'nin mutlu olması için kurulumunu kendi ayarlamıştı. Sonra da Harry'nin küçük çaplı komik mimikleri, esprileri, All I Want For Christmas Is You şarkısını mırıldanıp dans etmesi ve Louis'nin uzun zaman sonra sesine yansıyan kahkahaları eşliğinde çam ağacını süslemişlerdi.
Harry onun neşeli ve hevesli halini görünce Louis'den gözlerini alamamıştı. Gerçi ilk günden beri alamıyordu ama artık kalbinden, kontrolsüzce çarpan hızlı ve gürültülü bir ses yankılanıyordu.
Ona karşı olan hislerini düşününce hemen yanakları ısındı, kalbi yine hızlandı ve dudaklarında kocaman bir gülücük belirdi. Yüzünü elleriyle kapatıp, kıkırdayarak ayaklarını yere vurmaya başladı.
Saçmalıyordu; ama âşık olan herkes anlardı ki, bu his insanın içini kıpır kıpır yapacak derecede yoğun oluyordu.
"Ben geldim!"
Louis'nin sesini duymasıyla hevesle yerinden kalkıp kapıya ilerledi. Louis'yi gördüğünde birden boynuna atlayıp, yanağını sulu bir şekilde öperek genç adamın şaşırmasına ve boştaki elini, onun kıvrımlı beline yerleştirmesine neden oldu.
Harry ne yaptığını anladığında utangaç bir şekilde geriye çekildi. Harry, Louis'ye sarılmaya bayılıyordu. "Özür dilerim, sadece hoş geldin demek istemiştim..."
Louis anlayışla gülümsedi ve "Önemli değil," dedi. "Kediyken de böyleydin."
Louis'nin neşesine karşılık istemeden kıkırdayınca, Louis -ona ait diğer birçok şey gibi- bunu çok sevimli buldu. "Nasıldım?"
"Böyle, sevimli."
Harry kocaman gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Kalbi, şiddetli hızı dolayısıyla artık işlevini kaybetmek üzereydi ama titrek bir nefes çekerek bunu önemsememeyi başardı. "Teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonie's Kiss | Larry ✔
Historia CortaLouis Tomlinson hayatından o kadar bunaldı ki, 24 Aralıkta kapısında bulduğu üşüyen kediyi doğum günü hediyesi olarak ilân etti. Ya da belki de, sadece bir kedi ve bir erkeğin karşılaşması gerekirdi.