Bu hikaye kimse tarafından sevilmemiş, sevgi gördüğünü bir kere bile hissetmemiş insanlaradır.
Bir derdiniz sıkıntınız olursa ben hep buradayım, elimden geldiğince cevap veririm. Siz yalnız hissetmeyin yeter ki.
Başlama tarihinizi buraya alabilirim... Yıldıza dokunmayı unutmayın.
Sevilmediğini hissettiği anlar... Çok oluyordu bu aralar. Yalnız hissediyordu, kimsesi yokmuş gibi. Etrafında bir kalabalık vardı ama bağırsa bile umurlarında olmazdı. O da susmayı tercih ediyordu
Bu hayatı hep sevdi, insanlara karşı bir kin beslemedi. Sonuç şu ki;
Parmak uçlarına kadar yalnızdı.
"Sevmemeliyiz" Soğuk suyun altında bedeni ürperirken tek düşündüğü şey buydu. Kolları uyuşmuş, vücudu buz kesmişti. Beyni, kalbi... Hala uyuşmamıştı. Denemekten vazgeçti, her hayalinden vazgeçen bir korkak gibi.
Banyo havlusunu üzerine sarıp odasına ilerledi, üzerini giyindi. Çoğu eşyayı bilerek siyah seçtiği odasına baktı. Siyah... Asildi ve saklıyordu. Bütün acılarını böyle saklıyordu. Gözleri artık umutla bakmıyordu hayata. Ellerini iyice sıktı, onu bu hale kim getirmişti?
Cevabı düşündü bir süre. Onu bu hale getiren şey olayların sürekli gelişmesi, dertlerinin üzerine sürekli dert eklenmesiydi. Kişi yoktu. Zaten hayatındaki herkes onu sürüklemişti bu karanlığa.
Aynaya baktı, güldü alayla. Uzun zamandan sonra ilk defa alayla olsa bile gülmüştü. Kısa sürdü. Komodinin üzerindeki demir bir cismi aynaya fırlattı. İçinden düşündü. "Bakmaya ne gerek var? Ruhumun ölüşünün bedenime yansımasını izleyemem..."
Önceden ruhunu dinlendirmek için şarkı dinlerdi. Şimdi ruhunu dinlendirecek bir şarkı bile bulamıyordu. Gözlerinden akan yaşlar yalnızca bir belirtiydi. Üzgün olduğunun belirtisi. İçini bilecek insanlar lazımdı ona. Derdimi, kendine dert olarak gören insanlar...
Güvenemiyordu artık kimseye, Liya. Kime güvense kırıkları daha da artıyordu çünkü. Daha da kırılıp, üzülüyordu...
"Bazen düşlüyorum. Bilmediğim yollarda yürüyor gibiyim, üzerimde uzun bir hırka. Burnumda sevdiklerimin kokusu. Sanki her şey düzelmiş gibi." Uzun zaman sonra içinden konuşmamıştı. İçindeki yardım çığlıklarını kimse duymasa da bir ele ihtiyaç duyuyordu.
Eline telefonunu aldı. Bakmıyordu pek. Arayacak kimsesi, dertleşecek bir dostu yoktu. Müzik çalar bölümünü açtı. Sezen Aksu... Şarkıları ve kendisi. O kadar naifti ki. "Geçer." şarkısını dinledi sessizce.
*şarkıyı burada açabilirsiniz
Hep aynı hikaye
Gönlüm düşünce aşka
Her ayrılık aynı
Yalnız kişiler başka
Hep aynı yalnızlık
Aynı tanıdık telaş
Hep aynı, her şey aynı
Sanki birbirine eşGeçer geçer
Daha öncekiler gibi
Bu da geçer
Neler neler geçmedi ki
Yine düşer
Deli divane gönlüm aşka
Aşka vurgunum benBomboş baktı gözleri. Ruhsal acı fiziksel acıdan daha zordu ona göre. "Hiçbir şey geçmeyecek ama yaşayacaksın Liya. Bu ölü ruhunu düzeltecek biri çıkar mı bilinmez, ama mutlu olduğun günlerde gelir belki."
Derin bir nefes aldı. "Yaban ellerde çürüdü bu gülüşler..."
Ve Liya, yıllar sonra kararmış ruhunun arkasında saklanırken ölü bulundu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gülüşlerim yaban ellerde | tek bölümlük
Historia CortaYaban ellerde çürüdü bu gülüşler... 21.12.20'