Doğruyu söyliycem okadar çok uykum vardı ki cellat aklımın ucundan bile geçmedi zaten hemen üstümü değiştirip yatağa yattım ve uyudum......sabah erkenden uyandım erken dediğim saat 10 falandı cellat yanımda değildi erkenden kalkıp dışarı çıkmıştır diye düşündüm üstümü giyinip aşağı salona indim daha kimse kalmamıştı sadece evde yardımcı olarak çalışan hatice vardı kahvatıyı hazırlıyordu yardım için yanına gittim"günaydın hatice kolay gelsin" beni gördüğüne şaşırmış gibiydi "günaydın ceren hanım ben şey kusura bakmayın" "neden kusura bakıyım hatice" "efendim siz uyandınız ve ben daha kahvaltıyı hazırlayamadım" "tamam işte hatice ne güzel beraber hazırlarız" hemen birşeyler hazırlamaya başladım "olurmu öyle şey ceren hanım siz bu evin hanımısınız" hanımımıyım doğru ya ben cellatla evlenicektim "olsun hatice hem benim canım sıkıldı herkes uyuyo hadi bereaber hazırlayalım" aradan 1 saat geçmişti biz kahvaltıyı hazırlamıştık oturuyorduk sonrasında herkes teker teker aşağı inmeye başladılar "ooooo bakıyorumda erkencisiniz ceren hanım" "yusuf nu bunu bırakta cellat nerde" "yenge cellat seninle değilmiydi" nasıl yani cellat dün yusufların yanında değilmiydi "yusuf dün cellat sizin yanınızda değilmiydi" "yoo benim dün çok uykum vardı direk uyudum" ozaman cellat nereye ve kiminle gitmişti "tamam yusuf teşekkür ederim size afiyet olsun ben yemiycem" "yenge nereye gidiyorsun" cevap vermeden odaya çıktım ve cellatı aradım cellat telefonu açtı "aloğğğğ" belliydi dibine kadar sarhoştu "cellat sen nerdesin" "bilmem neredeyim" "cellat düzgünce cevapla etrafında neler var" "evler arabalar yollar kızlar ve deniz" "tamam ordan ayrılma biz gelicez" telefonu kapattım ve aşağı indim "yusuf hemen benimle gel" yusufun ağzı doluydu "noldo yongo" "arabanın anahtarını al ve gel" "tomam" ben herşeyi yusufa anlattım ve sonunda cellatın yanına geldik "oğğğğ sizmi geldiniğğz hoşgeldiniğğzz" cellat ayakta duramıyordu onu hemen arabaya bindirdik "lan cellat söylediğin yalanın içine beni katmasan olmaz dimi küçükkende böyleydi bu" ama yusuf boşuna anlatıyordu çünkü cellat arabada sızmıştı "yusuf siz çocukluktan beri arkadaşmısınız" "evet hatta bebeklikten beri bile denebilir çünkü babalarımız iş ortağıydı ve biz sürekli buluşurduk" "ne güzelmiş peki ya mehmet onunla nasıl tanıştınız" "aslında mehmetin bukadar eğlenceli göründüğüne bakma o çok acılar atlattı" derin bir iç çekti ve anlatmaya devam etti "o daha çok küçükken annesi vefat etti mehmet babasıyla yaşamaya devam etti babası ona annesinin eksikliğini yaşatmadı ama babasıda mehmet 18 yaşındayken yani 2 sene önce babasınıda kaybetti ve bu mehmete gerçekten çok ağır geldi" "mehmet için üzüldüm peki peki ya cellat o neden bukadar sinirli ve gergin "cellat-" cellat ayılmaya başlamıştı "boşver yusuf sonra anlatırsın şimdi cellat uyanırsa çene yapar" ikimiz beraber gülmeye başladık ve tabikide cellat ayıldı "noldu bana neden arabadayız ben neden arka koltuktayım" "of cellat ne çene yaptın beee hem sabaha kadar içmişsin biz sana iyilik yapıyoruz eve götürüyoruz-" "hayır eve gelmiycem ben indir beni burda" kim olursa olsun bu halde hiçbiryere gönderemezdim "cellat zaten geceden beri dışarıdasın hadi eve gel dinlen hem uyursun-" "CEREN EVE GELMİYCEM DİYORUM ANLAMIYOR MUSUN İNDİR BENİ YUSUF" yusuf daha fazla üstüne gitmedi ve cellatı indirdi bende nedenini bilmediğim bir şekilde ağlıyordum umarım cellata aşık olmuyorumdur eğer aşık olursam kalbimi kırar ayrıca cellata benim bildiğim erkeklerden değildi o yüzden kendime engel olmalıydım ama olamıyordum "cereennnn heyy ordamısınn" yusuf bana sesleniyordu gözlerimden yaşlarımı sildim ve yusufa döndüm "efendim yusuf" "ceren sen iyi misin" "e-evet neolduki" "ceren ağlamışsın belli oluyo" eyvah farketmişti gözlerimi sildim "yooo ağlamadım" "ceren yalan söyleme neden ağladın doğruyu söyle cellat bağırdığı için mi" daha fazla dayanamadım ve ağlayarak yusufa sarıldım "ceren sakin ol hadi grl dışarı çıkalım hadi" deniz kenarına gitmiştik deniz kokusu beni hep rahatlatırdı sanki aklımı okumuştu "evet söyle bakalım neden ağladın" yusufa doğruları söyliyecektim çünkü ona güveniyordum "yusuf sanırım ben cellata aşık oluyorum" yusuf bu dediğime şaşırmıştı "nasıl yani ceren sen zaten cellata aşık değilmiydin" allah kahretmesin bilmeden pot kırmıştım "haklısın aşıktım ama daha fazla aşık olmaya başladım ama o bağırması kalbimi kırdı o yüzden ağladım" hoh güzel bir yalan söylemiştim haklısın yani kim olsa kalbi kırılır bide sen onun nişanlısısın bide ben cellatla konuşurum merak etme cellat içtiğinde hep böyle huysuz olur" "nasıl yani cellat sık sık içermi" şaşırmıştı "ceren cellatı daha yeni tanıyormuş gibi davranma cellat hergün içer" "biliyorum biliyorum ama bukadar çok olduğunu bilmiyordum yani benim yanımda böyle davranmıyordu" "haklısın kim sevdiği insana kötü yanlarını gösterirki" "peki senin sevdiğin var mı" bu soruma hiç düşünmeden cevap verdi "dünyalar kadar sevdiğim biri var ama kavuşmamız neredeyse imkansız" "yusuf hiçbir şey imkansız değil hem söyle bakalım bu şanslı kız kim" "söylüyorum ama kimseye söyleme özgür"nasıl yani özgürümü seviyordu ama özgür cellatın kardeşiydi ve yusufta cellatın en yakın arkadaşıydı oyüzden cellatın bunu öğrenmemesi gerekiyordu "tamam merak etme söylemem" "teşekkür ederim hadi gidelim artık üşüyceksin" arabaya bindik arabada kimse ve konuşmadı ve eve gelebilmiştik arabadan indik hemen yanımıza kızlar geldi "yenge iyimisiniz neoldu neden bukadar geç kaldınız abim nerde-"nasıl yani cellat daha eve gelmemişmiydi "kızlar sonra anlatırım odaya çıkmam lazım" odaya çıkmıştım cellat için çok endişeleniyordum acaba nerdeydi birden içeri cellat geldi ayakta duramıyordu ve leş gibi içki kokuyordu korktum oyüzden mehmet ve yusufu çağırdım "mehmeeetttt yusuuufffff" hemen geldiler hıçkıra hıçkıra ağlıyordum çünkü cellatı daha fazla bu şekilde görmeye dayanamıyordum yusuf cellatla ilgileniyordu mehmet beni bahçeye çıkarttı "kanka sakin ol otur buraya al suyu iç yavaş yavaş nefes al ver" suyu içtim ve iyi gelmişti "kanka haklısın cellat bu aralar gerçekten çok abarttı ama el ele verirseniz cellatı düzeltebilirsiniz" "kanka anlamıyosun cellat bana değer vermiyo benim yapıcağım şeyle olur mu sence" "kanka cellat seni seviyo yoksa seninle neden nişanlansın unutma bu yolda en büyük destekçiniz benim" "teşekkür ederim kanka" biz muhabbet ederken kızlar geldi "yenge neoldu iyi misin" beni yormamak için mehmet cevap verdi "kızlar önemli birşey yok sadece abinizle ceren biraz tartıştı ama önemli bir şey yok "tamam mehmet yenge hadi gel yarın düğün var abim bizim için elbise senin içinde gelinlik almış hadi gel onları deniyelim tamam dedim ve giyinme odasına gittik
buse bunu
özgür bunu
bende bunu giyicektim aslında hayilindeki gelinlik nasıl deseler böyle derdim moda anlayışı güzeldi ama bunu istemiyerek giydikten sonra ne anlamı vardı ki.....
uzun bir bölümle karşınızdayım umarım beğenirsiniz oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın