artık evleneceğim kesinleşmişti ne yapsam fayda yoktu "yenge hadi sende uyu geç oldu hem yarın en mutlu günün" "tamam kızlar siz çıkın bende giderim her şey için teşekkürler" kızlar çıkmışlardı bende pijamalarımı giyip odama gittim cellat koltukta yatıyordu içerisi leş gibi içki kokuyordu biraz hava gelmesi için camları açtım ve sanırım camları açarken fazla ses çıkartmış olmalıyım ki cellat uyandı "ceren nerdeyim ben kim getirdi beni buraya" "evdesin ve kendin geldin iyi misin" "biraz başım ağrıyo yusuf nerde" "aşağıda salondalar" ayağa kalkmaya çalıştı ama tabiki kalkamadı o kadar sarhoşluğa kimse dayanamazdı "cellat geç oldu hemde zaten sabahtan beri evde değilsin biraz dinlen ben sana kahve yapıp geliyim" aşağıdaki mutfağa indim kızlarda uyumamıştı yanıma geldiler "noldu yenge neden uyumadın" "cellata kahve yapıcam biraz ayılması lazım" "oyyy benim düşünceli yengem yapabileceğimiz birşey var mı" "yok kızlar teşekkür ederim zaten kahvede oldu bende gidiyim hadi iyi geceler" odaya çıktım "ceren sen misin" "evet benim" içeri girdim biraz kendisine gelmişti kahveyi içmeye başladı "cellat bişey sorucam" "dinliyorum" "sen neden sürekli dışarıdasın yani eve sadece yatmadan yatmaya geliyosun" "zamanla öğrenirsin" nasıl yani bu adam gitgide dahada gıcıklaşmaya başlıyor "tamam" sinirlenmiştim hemen yatağa geçtim gözlerimi kapattım ve uyudum..... sabah kalktığımda cellat yine yoktu ve biz bugün evlenecektik çıldırıcaktım ve tabiki odaya kızlar geldi kızları seviyorum ama bu huyları hoşuma gitmiyo "yengeeee günaydınnnn hadi hadi kalkkk bugün düğün varrrrr" yataktan kalktım ama beden olarak ruhum hala yataktaydı "kızlar sabah sabah nasıl bukadar enerjik olabiliyorsunuz anlayamıyorum" "yenge bugün SENİN düğünün var asıl sen nasıl bukadar durgun olabiliyorsun hadi hadi hazırlanmaya" daha bişey söyleyemeden beni kolumdan çekip kıyafet odasına götürdüler giyindik saçımız makyajımız yapılmıştı tek eksik olan şey cellattı "kızlar cellat neden hala gelmedi" "yenge dert ettiğin şeye bak birazdan gelir kaçıcak hali yok ya" yani kaçamazdı ama içimde kötü bir his vardı "haklısınız hadi salona inelim" salona indik mehmet geldi "ooooo kankama bak beeee çok güzel olmuşsun kanka" "teşekkür ederim kanka" cellat geliyo olucak ki yusuf mehmete kaş göz işareti yaptı inanabiliyormusunuz beni kardeşim dediği arkadaşlarından kıskanıyordu ama kendisi beni sevmiyordu gerçekten çok komik bir durum neyse cellat geldi ve o bilinen soğuk sesiyle "hadi gidelim" dedi elimden gelse onu o an parçalıyacaktım bir tane iltifat etsen ölürmüsün be adam "abiiii nasıl olmuşuzz" özgür ve cellat nasıl kardeş anlamıyordum "güzel olmuşsunuz hadi gelin geç kalıcaz" sanki suçlusu bizmişiz gibi davranıyordu kendisi düğün gününde bile dışarılarda dolaşıyordu ama suçlusu biz oluyorduk cellat beni iyice kendine gıcık etmeye çalışıyordu ve beceriyorduda bende inat yaparmışcasına cellatın yanına gittim ve koluna girdim başta garipsemişti ama sonrasında yürümeye devam etti düğün salonuna varmıştık bir düğünden ne beklersinizki klasik bir düğün oldu eve geldik biz derken cellat hariç bizimkiler ve ben kesin yine içip bir yerlerde sızacaktı "hadi hepinize iyi geceler" diyip odaya çıktım başka ne yapabilirdim çok yorgundum zaten cellatın annesi beni yine darlamıştı gerçekten neredeyse gözlerim kapanacaktı ve yatağa yatar yatmaz uyudum... ve malesef sabah olmuştu cırtlak sesli alarmım beni yine uyandırmıştı kalktım elimi yüzümü yıkadım ve giyindim
aslında daha rahat birşeyler giyicektim ama içimden bunu giymek geldi büyük ihtimalle cellat yine evde değildi ama olsun enazından kızlarla ve mehmetle iyi anlaşabiliyorduk neyse aşağıya indim ve karşımda ne göriyim cellat salonda ve yetmezmiş gibi yanında anne ve babasıda var nasıl yani ilk günden bize kahvaltıya mı gelmişlerdi neyse nazik bir şekilde karşıladım "hoşgeldiniz efendim" "hoşbulduk kızım hoşbulduk" "keşke beni uyandırsaydınız sizide beklettim kusura bakmayın" "olur mu kızım öyle şey yorgunsundur sen hadi bakalım sende kalktığına göre kahvaltıya geçelim" herkes buradaydı ama kızlar onlar neredeydi "cellat kızlar nerede" "kızlar tatile gittiler bir süre dönmiyecekler" işte bu tam olmuştu zaten evde beni anlayan sayılı kişi vardı artık sadece 1tane kaldı neyse kahvaltıya geçtik cellatın annesi yine konuşup durdu artık daha fazla dayanamadım çünkü gerçekten çok bunalmıştım "afiyet olsun izninizle" dedim ve sofradan kalktım balkona çıktım biraz temiz hava aldım sonrasında içeri girdim mehmetde kahvaltısını bitirmiş salonda oturuyordu yanına oturdum "kanka sen iyi misin yüzün kireç gibi olmuş" "iyiyim kanka yok birşeyim kızlar nereye gitti" "bilmiyorum kanka bizede nereye gittiklerini söylemediler" "tamam kanka" "gel bir sarılıyim sana-" yusuf öksürdü "öhö öhö" mehmet toparlandı bukadar kıskançlıkta fazlaydı onlarda kahvaltılarını bitirdiler ve salona geldiler cellat normalde tekli koltuğa oturmuştu ama annesi saolsun cellat benim yanıma oturdu cellatın babası sessizliği bozdu "cellat oğlum artık senin şirkete gitmeni veya diğer işlerle uğraşmanı istemiyorum artık evlendin yakında bir çocuğunda olur evinde dur ailene sahip çık" bunları duyunca şoka girmiştim "öhö öhö öhö" cellat sırtıma vurdu ve sırıttı "iyi misin" bunları söylerken yüzünde sırıtma ifadesi vardı bu yüz ifadesine uyuz olmuştum ve cellat artık tüm gün boyunca evde kalıcaktı bu gerçekten çok sıkıcı olacaktı "baba evde yusuflarda var benim evde kalmama gerek yok" hayatıma girdiğinden beri ilk defa doğru söylemişti "olmaz oğlum olmaz ailene sahip çık" "babacığım bence cellatın evde durmasına gerek yok hem eğer birşey olursa cellatın dediği gibi evde yusuf mehmet ve adem var" "olmaz kızım olmaz cellatında aile ne demek onu öğrenmesi gerek" artık ne desem fayda etmezdi adam bir kere kafaya koymuş cellat evde kalacaktı "peki babacığım" bir süre sessizlik oluştu cellatın annesi sessizliği bozdu "biz gidelim artık siz gençsiniz gezersiniz tozarsınız biz engel olmayalım" "olur mu öyle şey birazdaha oturun" "yok kızım yok kalkalım biz" biraz daha itiraz ettim ama nafile gittiler "ben dışarı çıkıyorum" yine içicekti ve sokaklarda sızıp kalıcaktı tüm cesaretimi topladım ve cellat tam kapıdan çıkıcakken "cellat nereye gidiyorsun" "bu seni ilgilendirmez" "cellat nasıl beni ilgilendirmez sen benimle evlendin artık bişeyleri söylemen lazım" "CEREN seni İLGİLENDİRMEZ" fazla olmuştu bende ona bağırarak cevap verdim çünkü hakediyordu "YİNE İÇMEYE GİDİYORSUN DİMİ" söylediklerim karşısında biraz duraksadı ve kapıyı çarpıp gitti mehmet seslerimize kapının önüne gelmişti bense orada donmuş kalmıştım sadece gözlerimden benim istemim dışında gözyaşlarım akıyorlardı "ceren ceren kanka iyi misin" sadece olumlu şekilde kafamı sallamıştım ve sandalyeye oturmuştum "sen burda bekle ben su alıp geliyorum" mehmet mutfağa gitmişti bende olayın şokunu atlatıp birazda olsa sakinleştim "al kanka" suyu içmiştim iyi gelmişti daha iyi hissediyordum "ne oldu kanka neden bağırdın" "cellat yine biryerlere gitti dayanamıyorum artık ben demiyorum ki sürekli evde dursun hayır çalışmayada gitsin gezebilirde ama cellat sürekli barlarda oralarda buralarda gezip duruyo" "çok haklısın kanka cellat yine gidiyordu ama bukadar fazla değildi son zamanlarda böyle oldu boşver sen takma kafana cellat yine eski haline döner hadi gel bişeyler yiyelim ben acıktım" güldüm ve mutfağa gittik....
uzun zamandır bölüm atmamamın nedeni tiktokta olan olaylar yüzünden umarım beğenirsiniz oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın.....