7. Bölüm

319 26 16
                                    

Mutfağa gittik mehmet birşeyler yedi bende kahve içtim ve odaya gittim gerçekten kötü hissediyordum ama cellat evde yoktu ve herkes beni uyuyo olarak biliyordu hazır telefonumda yanımdaydı acaba yareni aramalı mıydım biraz düşündüm ve aramaya karar verdim telefon çok çalmadan açtı

"alo civcivim nasılsın"                                                                                                                                                            "c-ceren sen misin"      "evet benim ne oldu neden şaşırdın"      "kızım kaç gündür yoksun herkes seni çok merak etti" doğru ya ben kaçırılmıştım ve evlenmiştim "yaren sana bişey söyliycem ama aramızda kalıcak tamam mı"   "ceren korkutma beni neoldu" olan biten herşeyi anlattım "nasıl yani sen şimdi evli misin"    "evet ama lütfen kimseye söyleme"   "tamam söylemem de bak eğer şiddet uyguluyorsa söyle bana ben karakola gidebilirim"     "yaren kaç kere söyliycem öyle birşey yok" cellat birden odaya dalıverdi "ıııııı şey görüşürüz buse"   "kızım ne saçmalı-" telefonu suratına kapattım "o kimdi ceren"    "Buse"  "buseferlik affettim ama birdaha benden izinsiz telefonla konuşmuyorsun"    "cellat kardeşinle konuştum abartma"    "olsun sen yinede konuşma kimseyle hem sen neden hala uyumadın"   "uykum gelmedi bende uyumadım hem sen neden eve geldin normalde güneş doğmadan eve gelmezdin"   "keyfim ve kahyası eve gelmek istediler bende geldim hadi sende uyu artık geç oldu"    "ben uyumiycam uykum yok sen uyiycaksan iyi geceler" diyip balkona çıktım ve balkondaki şişme yatağa yatıp yıldızları izlemeye başladım bu gerçekten rahatlatıcıydı eski hayatımı düşündüm nasıl özgür olduğumu gülüp eğlendiğimi hatta okulumu bile özlemiştim bunları eskiden yaşayıp şimdi yaşayamamak zoruma gidiyordu cellat balkona geldi ve yanıma uzandı "niye geldin"   "ceren biraz susarsan yıldızları seyretmek istiyorum" tam ben kalkıcakken "sende dur beraber izleyelim"  gerçekten bukadarda odun olunmazdı ama hoşuma gitmişti gerisingeri tekrar yattım kolunu uzatmıştı bende kolunun üstüne yattım kokusu çok güzeldi sanki ona karşı olan tüm öfkem bitmişti bir süre sonra gözlerim kapandı sabah uyandığımda cellat yanımdaydı şaşırmıştım ben bu eve geldiğim günden beri neredeyse ilk defa sabahın bu saatinde evdeydi ve benim yanımda yatıyordu kalkmak istesemde kalkamıyordum çünkü kalkmak istemiyordum bu anın sonsuza kadar sürmesini istiyordum hem sürmesini istiyordum hemde nefret ediyordum duygularım karmakarışıktı ben böyle konuşurken cellat kalktı "günaydın"  garip birşekilde şok olmuştum bana onu tanıdığımdan beri ilk defa günaydın demişti bu anın bozulmasını istemediğim için mutlu bir şekilde "günaydın cellat dedim"  gülümsedi kalkmaya çalıştı ama kalkamadı çünkü gece üstü açık yattığı için beli tutulmuştu "iyi misin cellat"   "hayır sanırım belim tutuldu kalkamıyorum"    "tamam sen burda bekle ben yusufları  çağırmaya gidiyor-"   "gitme burda kal biraz daha yatalım" cellata ne olmuştu böyle resmen süt dökmüş kedi gibi masum ve uysaldı  "cellat belin dahada kötü olur yusufu çağıriyim sonra tekrar yatarsın"    "istemiyorum ben şuan seninle yatmak istiyorum belim bir şekilde düzelir hadi gel" normalde istemezdim ama üfff neyse yanına yattım galiba dahada çok aşık oluyordum tek sıkıntı gününün gününü tutmaması tam huzurlu bir şekilde uykuya dalacaktım mehmet odaya girdi daha doğrusu daldı "hadi kahvaltı haz- owww ben yanlış zamanda geldim galiba" offf rezil olmuştuk  "evet mehmet"   cellatın koluna hafifçe vurdum "yok knk yanlış zamanda gelmedin aslında geldiğin iyi oldu cellatın beli tutuldu yardım etde kaldıralım"   "ooooo hayırlı olsun"    "mehmet saçmalama" dedi  sanırım yerin dibine girmiştim  "e olum ne oldu ozaman"   "dün gece terasta uyumuşuz belim açıkta kaldığı için belim tutulmuş"   "heeee tamam dur ben seni kaldıriyim" mehmet cellatı sanki çuvalmışcasına kaldırmaya çalışıyordu   "lan memet belim zaten belim ağrıyo"  "knk nasıl kaldırcam ben seni"  "durun ben yusufu çağırayım" dedim ve aşağıya indim   "lan memet boşboğazlık yapma kız utandı"   "olum ne biliyim sonuçta evlisiniz insanın aklına türlü türlü şeyler geliyo"  mehmet gülmeye başlar cellat mehmetin kafasına vurur  "lan sussana gelicekler şimdi" yusuf geldiği anda gülmeye başlar  "lan cellat seni yatakta yatarken görmek aklımın ucundan bile geçmezdi"    "yusuf zevzeklik yapma istersen kardeşim iyiki bir yardım istedik hadi kaldırın beni"    "tamam tamam" yusuf ve mehmet cellatı kaldırdılar "sırtıma gel cellat"  "mehmet ne içtin kardeşim sen ben kendim inerim"  cellat yürümeye çalıştı ama yürüyemedi  "ben sana gel demedim mi hadi gel sırtıma yoksa inemezsin aşağıya"  cellat ısrar etsede olmadı cellat hariç hepimiz gülüyorduk   "hadi indir artık beni"  "cellat saçmalama istersen ben yıllardır bunun hayalini kuruyorum"   "lan manyak mısın niye yıllardır beni sırtına alam hayalini kuruyosun"  yusufla ben kahkaha atarcasına gülüyoduk  mehmet birden koşmaya başladı "lan dursana mehmetttttttt"   "çok beklersin"  dedi ve cellatı havuza attı bu gerçekten komikti mehmet biz gülerken arkamızdan gelip bizi havuza attı yusuf bunun altında kalmadı ve mehmetide havuza çekti cellatın sırtı düzelmiş gibiydi yani en azından yüzebiliyodu cellat mehmetin arkasından sessizce gitti ve kafasını suya batırdı mehmet çırpınıyodu ama nefessiz kaldığı için değil "cellat çıkarsana çocuğun kafasını sudan" dedim cellat çıkardı "evet mehmet bey bu yaptıklarınız karşılıksız mı kalıcaktı"   "hakkımı yeme cellat bak sayemde belin düzeldi"  "aaaa evet benim belim düzeldi hem senin ne garip hayallerin varmış"  "benim hayalim seni eskisi gibi güldüğünü eğlendiğini görmekti"   "tamam hadi güldük eğlendik çıkalım yoksa üşütücez" havuzdan çıktık üstümüzü giyindik ve kahvaltıya indik tabi kalan şeylere kahvaltı diyebilirsek mehmet sofraı silip süpürmüştü "oha mehmet" dedi cellat "napıyım havuz beni çok acıktırıyo" güldük "aysel abla nerde"   "bugün izinli o"  "e nasıl kahvaltı edicez"  "ben hazırlarım" dedim nedeolsa 2 parça şey çıkartıcaktım  "olmaz mehmet hazırlar hadi mehmet" neden ben hazırlayamazdım merak ettim ve sordum "cellat neden ben değilde mehmet hazırlıyo"  "çünkü sen benim karımsın ve bu evde iş yapamazsın"  aslında hoşuma gitmişti yarım saat geçti mehmet sofrayı hazırlamıştı "hadi gelin kahvaltı hazır" mutfağa gittik  "mehmet sen doymadın mı hala kardeşim"  "yoooo ne münasebet"   "bırakın yesin ne olucak"   "yürü be cerenn" kahvaltı ettik ve salona geçtik "dışarı çıkalım mı" dedi mehmet "olmaz siz çıkcaksanız çıkın ben çıkmiycam"  "ya nedenn hadi beraber çıkalım" dedim aslında tersler diye bekliyodum ama "tamam" dedi  şaşırmıştım ama kararını değiştirmeden odaya çıktım ve üstümü değiştirdim

"alo civcivim nasılsın"                                                                                                                                                            "c-ceren sen misin"      "evet benim ne oldu neden şaşırdın"      "k...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bunu giyer ve salona iner  "ceren üstündeki biraz kısa değil mi" dedi cellat  "bilmem kısa mı" "yok knk yok hiç kısa değil aksine çok güzel" mehmet böyle der demez cellattan azına tokatı yedi "öhö öhö bence kısa ve seni kısa göstermiş"  "gerçekten mi"  "yok beee aksine daha uzun ve zayıf gözüküyosun knk kusura bakma ama cellat dürüst ol çok yakışmış knk sen bakma buna kıskandığı için yapıyo"  şunu farkettim ki kıskanılmak güzel birşey  "saol knk hadi çıkalım" "ceren üstündekiyle mi çıkıcaksın"  "evet"  "peki ama yanımızdan ayrılma"   "tamam ayrılmam hadi gidelim"  deniz kenarına gittik çünkü hepimizin şehirden uzak temiz hava almaya ihtiyacı vardı "e biz sizi rahat bırakalımda siz başbaşa kalın biz şuralardayız" dedi yusuf ve gittiler bu fırsatı değerlendirmeliydim "cellat şuraya oturabilir miyiz"   "tamam gel oturalım"  kayalıklara oturduk tam konuşucaktım ki saldırgan bir köpek bizim olduğumuz yere doğru koşmaya başladı biz dururmuyuz bizde el ele tutuştuk ve koşmaya başladık hem korkuyordum hemde mutluydum çünkü cellatla beraberdim biz tam köşeye sıkıştık derken mehmet ve yusuf köpeği tuttular sonrada bizi çağırdılar "gelin gelin bişey yapmaz sizi çağırmak için göndermiştik" yanlarına gittik "olum niye kaçıyonuz küçücük köpekten"  "mehmet saçmalama kanka köpek benim boyum kadar var"  "mehmet manyk mısın kardeşim bizi çağırmaya insan gibi gelemiyomusun hadi seni anladım yusuf senden beklemezdim" "ya benim haberim yoktu ki bu mal direkt saldı"  "mehmet saol knk sayende kalbim yerinden çıkıcak"  "ceren iyi misin"  ne cellat bana iyi misin dedi ay buna gerçekten bişeyler oluyo  "i-yiyim"   "noldu kız niye heyecanlandın ne de olsa kaç yıldır sevgilisiniz" dedi mehmet anlamıştı   "ne heyecanlanması be" cellatda anlamış olacak ki sırıttı ve "hadi gidelim" dedi offf rezil olmuştum neyse işte eve gittik "offf ben çok acıktım ne yiycez"  "ne bilim ben olum yapcan bişeyler bizde yiycez hadi yap bişeyler bende acıktım"   "ben tek yapamam cerende gelsin"   "olmaz hadi git"    "ya banane ozaman yusufta gelsin"  "MEHMET hadi kardeşim uzatma yusufun yapması gereken işler var"  "cellat bırak işte bende yardıma gidiyim"  "ceren kaç defa açıkliycam sen bu evde iş yapmayacaksın"    "tamam peki ozaman ben odamdayım" 




öncelikle geç bölüm attığım için özür dilerim tiktok kaos ortamına döndüğü için biraz düzelmesini bekledim ve sanırım biraz daha iyi artık bundan sonra daha düzenli bölüm atmaya çalışacağım güzel yorumlarınız için teşekkür ederim


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

mafyAşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin